Aynur Uluç
VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.youtube.com/watch?v=mDzjZSDKDT4
bir arkadaşım benim çizimlere "metamorfozik çizikler " ismini verdi geçen gün.. kendi bilinçaltında olanı çıkartıyorsun ama resimlere bakan da senin ne anlatmak istediğini bulmaya çalışırken kendi bilinçaltına kazı yapıyor, dedi.
kesinlikle ben de bunu istiyor ve hissediyorum.. benim ne yaptığım tam da bunun için merak edilsin istiyorum.
bu, içimizde örttüğümüz o yüzden de bizi için için kemiren yanlarımızın görünür olma isteği ile ilgili.. eksik kalan durumlarımızı tamamlama isteğimizle ilgili.. o sayede kendi boşluklarımıza seyahat edebiliyor oluyoruz. ancak, seyahat edebildikçe en derin katmana ulaşma şansımızın olduğunu biz bilemesek de içimiz biliyor.. tamamlanmamış resimlere ve şiirlere ihtiyacımız var hepimizin. kendimizi içine yerleştirme nefesi verebilecek boşluklu resimlere, şiirlere...
tam da bu yüzden işte, okur ve izler yanımla baktığımda şundan eminim artık iyice.. öğretme dilli ve netliği olan şeyleri sevmiyorum... içine girebileceğim bir boşluk noktası bırakmadan algımı sadece kendi istediği ya da doğru bulduğu yönde sabitlemeye çalışan insanları, yaşamıma direk müdahale ediyor gibi hissediyorum içselimde.. yaşamıma dayatma şeklinde müdahaleyi eskiden de sevmezdim şimdi katlanamıyorum bile... bana su gibi usulcacık karışıp, su gibi ayrışacak dostlar lazım ömrümün kalanında. ve su gibi karışıp su gibi ayrışacağım şiirler.. resimler... filmler lazım...
ve geçenlerde yaptığım bir paylaşımda doğal bir söyleşi edası da oluştu kendiliğinden.. hem de aynı anda bir çok kişi ile birden. resimsiz paylaştığım için zaman tünelinde akıp gidecek içime sinmez.. bir çizik eşliğinde aynı albüme katacak şekilde yeniden paylaşıyorum bu kıymetli yorumları ve elbette benim de bir o kadar kıymetli yanıtlarımı)))
kendi kıymetini bilmeyen başkasını hiç bilmez. ama başkasının kıymetini bilemeyen de kendi kıymetini asla olduğu gibi bilemez deyip bir de ukala girizgah yapayım başta:
yorumlar bir anlamda mini bir istatistik gibi ya o yüzden bu grafik çizikle paylaşmak istedim. resim çok yorumlanabilir bir şey... aynı resmi 17 ağustos depremi için çizmiştim o gün o hislerime tercüman olan bu çizgiler, bugün bu hislerime tercüman oluyor. demem o ki yorumlarımız da değişir.. biz değişiriz.. şimdi doğal olarak yorumlardan çıkan mini söyleşimiz:
Aynur Uluç: nasıl da çevriliyor değil mi ay çekirdeği gibi güneşe yüzler peşpeşe paylaştığım çiziklerde en fazla sevgi içeren ilgi çekmiş simdi fark ettim, kadın ve erkek birlikte olan, genel meylimiz bütünlenmeye yönelik en temelde; ne güzel :)
Nûdem Hezex: Kadın bedeninin olduğu resimde erkek bedeni ancak figüran olabilir. Resimlerinizde de erkek bedeni hep siliktir:-)
Aynur Uluç: evet kadınlar görkemli dişi, erkekleri ya üzgün ya tedirgin. ya öfkeli, ya bıkkın ya yorgun çıkıyor resimlerimde. demek ki onlardan aldığım yaşama enerjisi net değil flu.. genelde bu tür şeyler yansıyor demek ki bana onlardan. kadınınsa hayatı devindirme dönüştürmek için daha fazla enerjisi var sanki..bu da yansıyor resimlere..
Nûdem Hezex: Evet çizgilerinizdeki erillik ismin halleri gibi beş çeşit ama dişillikte hep yalın hal :-)
Fahri Kalın: "ortak cinsiyet" sevgi....
Vedat Ertan Demir: Ukelalık diye düşünmezsen eğer, istatistik sadece bir fikir verir fakat kesin sonuç değildir. Çok fazla varsayım etkiler ki 'tesadüf' en çok etkiler sonucu; yeterince süzgeçten geçirilip arındırılmazsa. Beğeni sayısına anlam yükleyeceksek eğer, deneklerin ilgi alanlarına göre sosyal medayda olma saatlerine göre farklı sonuçların çıkma ihtimali var. Bu teknik açıklamaya rağmen çıkan sonuca sevindim ben. :)
Aynur Uluç: yok yok farkındayım hayatta gördüğüm şeylerle de destekli bir yorumdu benimki. pek çok alanda insanların meyillerine bakıyorum. sadece benle ilgili de değil genel manada insanların davranma şekillerine… sosyal medya üzerinden gidersek mesela sayfalarda bir tek kendi bakış açılarına uyanları beğenenler var. aslında sizi değil her beğenide kendilerini beğeniyorlar demektir bu... sizin bir şeyinizi desteklemek gibi de bir dertleri yok demektir meselenin aslında. kendi bakış açısına uyan bir söyleminiz varsa hemen beğeniyor, sonra yine yok oluyorlar. beğenmek bu demek diyenler olacaktır iğne ucu kadar bile olsa, ki değil)) daha büyük bir kütle, yani sözün kısası ince bir ayardan söz ediyorum sözün burasında. kendini çoğaltma tamam, beğeni okey. insanın temel isteğidir diyelim. kendisinin fikrini çoğaltma meyli... ama kendi yaklaşımına uymayan şeylerde bakıyorsunuz size hiç bir yakınlık göstermiyor… sorun bu noktada… ya da başka bir örnek ama aynı mantalite işliyor aslında ikisinde de. sadece kendi akrabaları-tanıdıkları ile bir resim çekerseniz örneğin, bir etkinlik paylaşırsanız gelip sadece onu beğeniyor. yani babasının diyelim ya da oğlunun içinde olduğu kareyi, yakını her kimse yani))) kendisinden farklı olanın varlık alanını tanımaya ilişkin sorunu olan insanların tavrı bu. bu temelde de kendi varlık alanını tanımaya ilişkin sorundur. bütün içinde göremediğiniz her şey eksik tanımlanmıştır çünkü.
o yüzden ben bu tür sayıları istatistik veri olarak almıyorum meselâ. mesela sayfamda paylaşımlarım peşpeşe olduğu için doğal olarak o günlerde sosyal medyada varlık gösteren kişiler yani hemen hemen aynı kişilerin yönelimleri görünür olur. biraz daha veri oluruz hep birlikte diye görüyorum. ki benim okumalarım da dahil buna. çizerken biliyor muyum ben ne çıkacak))) o yüzden ben de herkesle birlikte yorum yapıyorum anlamak için. bir çizen kimliğim var, bir de yorumlayan... ikisi de aynı kişi… tek farkım çizerken de kendi bilinçaltımı kazıyorum, yorumlarken de. şaka yollu söylersek; benimkiler iki kere rafine)))
Vedat Ertan Demir: Yapay zekânın test edilip denendiği ve uygulandığı yer burası, bunun farkında olanlar benzer deneyler yapıyor ki bu bence çok değerli, fakat bence çok daha önemli olan tekli veya çoklu süzgeç kullanırken kendimize de uygulamalıyız ki aynı standartları, daha doğru sonuçlara yaklaşabilelim.
Dilan Lily: Siz en iyisi mi çizgi dünyası diye bir sayfa açın ve hatta kitap hazırlayın… Çok beğeniyorum bu tarzınızı… Siz ilk rastladığım kişisiniz bu anlamda.
Aynur Uluç: sevgili dilan o kadar çoklar ki, yani bazen gecede otuz resim çizip sabah kalkıp yirmi tane daha yaptığım çok oldu.. ve hakikaten de bir hâl anlatıyor hepsi de.
Dilan Lily: hepsi dolu ve anlamlı. Her çizimde kendime göre bir şeyler buluyorum… konuşan ve hisli resimler. çizimin kıvrımlarında ve renklerinde sizin ne düşündüğünüzü de arada merak etsem de kendime göre değerlendiriyorum.
Aynur Uluç: tam tercihim budur, bakanın benden ziyade kendine yönelmesi... beni de merak edebilir ama beni merak ederken kendisini kaçırır. o zaman şişik egolar başlıyor işte. üretimden çok üreten oluyor odakta. hem bakan kendini kaçırıyor, hem de yapan bir şey yaptım sanıyor kendini. dengeler böylece değişiyor. araç amaç dengesi :)
Adore Serdar Eroğlu: van gogh'un resimlerinden esinlenerek bir çizgi film yapılmış ya... aslında sen de çiziklerinle o insanları kendi biçilmiş rollerinde oynatıyorsun bir nevi.
D. Çetin Yüzer: benim gibi düşünenler de varmış Aynur hanım. size demiştim çizikleri kitap olarak oluşturun, o fikrime ilaveten çizikle ilgili en uygun yorumumu altına koyun ya da bir bukle şiir. bir ilk olur bence, bu yeteneğiniz ki çok mükemmel ölümsüzleştirin bence.
Aynur Uluç: kitap yapma fikri henüz iki üç çizikkenden başlanıp pek çok kez söylendi bana. ben de kendime söyledim pek çok kez bir fikir olarak... ama bende işler kendi suyu ile akar. kim bilir ne zaman içim tamam diyecek... kitap için heyecan yapacak. işte o zaman çıkar. şiir sanmıyorum içinde olsun. resimlere isim bile olmasın istiyorum.. başkalarının ne dediğini kitaplarda yayımlamayı aciz bir bakış açısı olarak yorumluyorum bakın bana ne demişler bana. bakın da bakın hâli. insan kendisine güvenir bir şey yapmak için ortaya çıkacaksa… benim anlayışıma göre.. ve bende kitap yapılacak çok yazı şiir resim var. sadece organizasyona hayli zaman harcamam gerek. bense daha çok üretme safhasını seviyorum.
D Çetin Yüzer: yalın olması daha iyi tabii ki bence en iyi fikir. bakarken bulmaca çözer gibi çizikleri çözmek, anlatmak istediğini anlamak yada okuyucuyu düşündürmek aynı zamanda beyin cimnastiği yaptırır insana.
Adore Serdar Eroğlu: çiziklerin tamamen yorumsuz ve şiirsiz sade olacağı bir kitap düşünülmesi iyi gibi... sonrasında şiir kitabı oluşturmak isteyen şairlerin her şiirini yorumlamaya yönelik senin çiziklerinle beslenmiş bir ortak emek düşünülebilir bu bağlamda... ki bu da ticari düşünülür.. ama sen aynur hanım daha çok ticari boyutuyla bakmıyorsun tabii..
Aynur Uluç: hayır ticari bakmıyorum... bildiğiniz gibi :) evet çiziklerin kitapta toplanmasını düşünen diğer değerli arkadaşlarımdan birisiniz siz de. "metamorfozik çizikler"de beyin fırtınası yaratmaktır amacım. kitapta ya da internette olması biçimzel anlamda çok fazla fark etmiyor benim için. bir şekilde insanlara ulaşıyorsa o yolu önemsiyorum.
Vakıf Cağın: Son zamanlarda fazlaca yoğunluktan hiç bir yere bakamadım. Şeylerin bilmek ile ilgili olduğunu var sayan bir hal içinde ebruli çizimlerin geliçotu etkisi yapıyor.
Geliçotu kökleri yeni sürülmüş felhanlarda pembe mor kıvrım kıvrım parlar son baharda. Keçiler onu yer şişerler ve birden karınları boşalır. İçleri temizlenir. Tabii temizlenmek için kirlenmek gerekiyor mu bu tartışmalı. Senin çizgilerinde kadının dik olması erkeğin eğik olması anlam dünyamızda neye tekabül eder. Ben hiç bir zaman karşılaştırmalı olarak düşünmedim. Bir ötekine göre şöyle ya da böyle değil bence.
Senin çiziktiriklerin durum ne olursa olsun en çocuk seninle ilgilidir. Başkasının okuması da başkasına. Yani senden soyutlanıp bakana göre kimlik almaz. Her görende başka bir deşme arama yaratır. Ama çizen sensin.
Kullandığımız dil de sürekli bir sansür vardır. Hiç bir zaman gördüğümüzü söyleyemeyiz. Aşk gibi. Kim neden aşık olduğunu söyleyebilir. Senin resimlerin çıplak gövdeyi, memeyi vs sahnelediği için bir nadirliğe işaret ediyor. İçimdeki kadını az da olsa resimde görmek kelime ülkesinde bir yoğunluk yaratıyor.
Kadınlık ile ilgili bir yoldasın bence. Dişiliğin senin götürüyor. Seyahat bazen de erotik olmalı. Bu da yola dahildir. Sen bunu ilginç bir kamuflaj ile yapıyorsun.
Bunun tek kişilik bir psikanaliz olduğunu düşünüyorum.
Diren Kahraman: çizimlerin resimin haikuları gibi aynur, minimalde maksimali anlatıyor çoğu, ben pek seviyorum.
Ateş Ateş: Çağrışımlar; en mahrem şeyi dahi anlatsa, kendi içinde anlatımı varsa eğer, sorun yoktur. Algılayanın, algı biçimini betimler sadece. Bereket Tanrısı gibi en açık anlatımın (Gücün ve İktidarın) dahi çarpıklığı yahut teessürü olamaz, cinsellikle hiç bir ilgisinin olmadığı gibi. Algıyı yaratan kendi bakış açımız, değerlendirme yönümüz yani değerlendirme eğitimimiz: Beynimizdir.
Hatice Yanık: sanırım forum siteleri dışında forum alanı yaratıyorsun sevgili Aynur Uluç, yani zaten herkes kitabına başlamış durumda, ön sözler, başlangıç, gelişme ve sonuçlarla dolu forum sayfaların var. en güzeli de bu. herkes aslında kendi kitabını yazıyor harf harf. :)