Nurettin Yedigöl'ün kaybediliş öyküsü, 12 Eylül cuntası tarafından en ağır zulümlerle kaybedilen onbinlerce insanın öyküdür. Nurettin ismi, sosyalist mücadele tarihine, inancın ve direnişin sembolları olarak geçti. Diğerleri gibi...
TÜRKER DEMİRCİ
NURETTİN YEDİGÖL NASIL KAYBEDİLDİ?
12 Eylül Cuntası dönemi yoğun işkencelerin, idamların ve infazların yapıldığı, gözaltında kayıpların yoğun olarak yaşandığı, yüzbinlerce insanın hapishanelere atıldığı bir dönemin adıydı. Gözaltı süresi 90 gündü. Bu dönemin gözaltında, işkencede öldürülüp kaybedilenlerden biri de 1970’li yılların sosyalist önderlerinden Nurettin Yedigöl’dü. İşkencede öldürülüp kaybedildiği tanıkların ifadesi ile ortaya çıkmasına ve tüm mücadelelere rağmen bugüne kadar ne sorumluları yargılandı, ne de mezarı bulunabildi.
TANIKLAR ANLATIYOR
Nurettin Yedigöl öğrenci gençlik önderlerindendi
Nurettin Yedigöl, yüksek öğrenim mücadelesinde, dönemin devrimci mücadelesinde yer almış sosyalist öncülerden biriydi. Bu nedenle 11 Nisan 1981'de gittiği arkadaşlarının evine karakol kurmuş olan polisler tarafından gözaltına alındı.
Gözaltı haberi alan kardeşi Muzaffer Yedigöl ve yengesi Şayzer Yedigöl, dönemin 1.Şubesi olan Gayrettepe Emniyeti' ne gittiler. Nurettin' in orada olduğunu söyleyen polise, her hafta sonu, Nurettin’e iletilmek üzere sigara, para ve iç çamaşırı bıraktılar. Ancak ; emanetleri önce teslim alan polis, daha sonra 'Burada öyle biri yok!' diyerek hepsini geri verdi.
16 Nisan 1981'den sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
Nurettin'in kaybedildiği dönemin Siyasi Şube Müdürlüğü olarak kullanılan binanın önünde protesto
TANIKLAR ANLATIYOR! TIKLAYINIZ!
https://www.youtube.com/watch?v=eiyx6EsL_0w
Baba İsmail Yedigöl, dönemin askeri savcısı Faik Tarımcıoğlu'na başvurdu ancak “Bizde değil.” cevabını aldı. Yurtiçi ve yurtdışına yapılan bütün başvurular sonuçsuz kaldı.
Aynı tarihlerde İstanbul Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü 1. Şube'de gözaltında tutulan çok sayıda tanık Nurettin Yedigöl’ün gözaltında gördüğü işkence ile ilgili beyanları mevcut olmasına rağmen açılan soruşturmalarda ifadeleri alınmadı.
Nurettin Yedigöl ile aynı dönem 1 Şube'de bulunan ve işkencelere tanıklık edenlerden ve kayıplar mücadelesinin önde gelenlerinden Ümit Efe, gerek mahkemede gerek kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Nurettin Yedigöl’ü “ayağa kalkamayacak durumda, kaburgaları kırık bir şekilde ve kafasına açılan delikten cereyan verildiği"ni orada bulunan çoğu insanın bildiğini dile getirdi ve bunu her fırsatta vurgulamaktadır.
CANSIZ BEDENİ DIŞARI TAŞINIRKEN GÖRÜLDÜ
Nurettin Yedigöl’ün gözaltında işkence ile öldürülüp kaybedilmesinin tanıklarından biri de Akrep Nalan diye polis ve burjuva basının isim vererek manşetlere taşııdığı Nalan idi. Aynı dönem gözaltında olan Nalan ise gördüklerini şöyle anlatıyordu:“Nurettin ile aynı dönemde siyasi şubede bulunuyorduk. İşkence odalarının karşısında bulunan bekleme odasındaydım.Sorgu ve işkenceye alma sırasını bekliyordum. Polisler, Nurettin'i kol ve bacaklarından tutup götürürken gördüm. Cansız vaziyette idi. Bacakları kaskatı kesilmişti. Ağır cüsseli olduğu için polisler taşımakta zorlanıyorlardı. Daha sonra durumu hem savcılıkta hem de mahkemede dile getirdim. Ancak bir sonuç çıkmadı”.
"ONUN ARTIK ELBİSEYE İHTİYACI YOK'
Yine başka bir tanık ise, Nurettin yedigöl ile bir süre aynı odada kaldığını,önce Nurettin’i sorguya aldıklarını, sonra kendisini götürdüklerini, bu sırada kendi elbiselerinin sorgu odasında kaldığını, elbiselerini istediğinde kendisine Nurettin Yedigöl’ün elbiselerini getirdiklerini, “Bunlar Nurettin’in elbiseleri, benimkileri getirin,” demesi üzerine, polisin “Artık onun elbiseye ihtiyacı yok,” yanıtıyla karşılaştığını anlattı.
Baba İsmail Yedigöl ve avukatı tüm ilgili resmi kurumlara başvurdu, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ama bu başvurulara her seferinde Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı cevabı geldi. Ayrıca, Tazebey çakaz, Battal Oğun, Şemsi Aydemir, Kemal Kesen, Muharrm Karaağıl, Neşe İnceoğlu ve Nimet Tanrıkulu gibi 10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerini hem açıkladıkları gibi tanıklık edenler de oldu. Bir çok tanık, “Şahidiz, Nurettin işkencede öldürüldü.” diye ifade verdiler ama savcılık “Böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın.” dedi.
22 İDAM VEREN MAHKEME İŞKENCEDE ÖLDÜRMEYE SESSİZ KALDI
Yine, İstanbul 3. Nolu askeri Mahkemesi’nde görülen MLSPB davasının Metris duruşma salonlarında görülen tüm duruşmalarında Nurettin Yedigöl ile ilgili suç duyuruları yapılmasına rağmen mahkeme kılını bile kıpırdatmazken, 56 kişi için idam istedi, 22 kişi için idam verdi, 6 tanesinin idamının onaylanıp Meclise gönderildi. Bunlardan ikisinin de idamı infaz edildi. Tüm bunlar olurken, aynı davadan işkencede katledilen biri için hiç bir adımatılmadı, işlem yapılmadı.
O günden bu yana Tam 40 yılı aşkın bir zamandır hukuk işletilmedi, tüm suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.
İŞKENCEDE ÖLÜMÜN ZAMANAŞIMI OLUR MU?
Nurettin Yedigöl için yerel mahkemelere yapılan tüm girişimler sonuçsuz kalırken, avukatları tarafından AYM’ye yapılan başvuru da sonuçsuz kaldı.
Mahkeme, '12 Eylül Gözaltında Kayıp' olayıyla ilgili başvurunun zamanaşımı sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Başvuruda Yedigöl’ün, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'nde işkenceyle öldürüldüğünü, ölümden “darbenin lideri Kenan Evren ve komuta kademesi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever ve şubede görevli polislerin sorumlu olduğu” ifade edilmişti. Anayasa Mahkemesi ise kararında, “Yedigöl’ün gözaltına alındığını resmi makamlarca hiçbir zaman doğrulanmadığını” belirtti. Mahkemenin ret kararında ayrıca, birçok tanığın ifadesinin sunulmuş olmasına rağmen “yeni delil olmadığı” ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi’ne sözkonusu başvuru, 21 Mart 2012'de Yedigöl'ün ölümünden sorumlu olanların bulunup yargılanması amacıyla yapılan suç duyurusuna 28 Ağustos 2012'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen “kovuşturmaya yer yok” kararının ardından yapılmıştı.
'ÖLÜMÜZÜN NEREDE YATTIĞINI BİLMEK BİZİM HAKKIMIZ'
Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, 1981’den beri ağabeyini aradıklarını söyleyerek, “Ölümüzün nerede yattığını bilmek bizim hakkımız.” diye ısrarını sürdürüyor. Cumartesi Anneleri/İnsanları da her ölüm yıldönümünde yaptıkları açıklamada, “12 Eylül karanlığında gözaltına alınan Nurettin Yedigöl, o dönem 1.şube olarak bilinen Gayrettepe Emniyet müdürlüğüne getirildi. Şube müdürlüğünü Tayyar Sever’in yaptığı, Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timi tarafından sorgulandı. Gözaltına alındığı inkar edilen Nurettin Yedigöl, İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı’nın yönetimindeki Gayrettepe 1. Şube binasında katledildi” görüşünü dile getirdi. Bu ısrarlı başvurular ve çağrılardan da bugüne kadar bir sonuç alınamadı.
NURETTİN YEDİGÖL'ÜN KARDEŞİ ANLATIYOR! TIKLAYINIZ!
https://www.youtube.com/watch?v=Vhxn3ogT5ys
81'DEN BERİ BU ACIYI YAŞIYORUZ'
Yedigöl’ün kardeşi Sevim Demir, “1981’den beri bu acıyı yaşıyoruz. Yaramız büyüyor. Çok acılar çektik. Bu yaramıza kimse çare olmadı. Abim çok ağır şartlar altında okudu. Babam elinden geldiğini yaptı. Annem o acıyla yaşadı, hep Nurettin’i sayıkladı. Aydın bir ülke istedik. Kimse kimsenin hakkını yemesin istedik. Herkesin hürce yaşamasını istedik. Kimseyi öldürmedik, kimseyi kaçırmadık, hırsızlık yapmadık. Hepimiz aydınlık içinde yaşamak istedik. Gözümüz açık gideceğini biliyoruz. Hepimiz çok ağır bedeller ödedik. Abim geldi gelecek diyoruz. Rüyalarımıza giriyor. 81 yılından bu yana acıyla yaşıyoruz. Yanımızda olan herkese teşekkür ederiz” dedi.
Nürettin Yedigöl'ün ailesi ve avukatları bu davanın peşini bırakmayacaklarını açıkladı.
CUMARTESİ ANNELERİ 837 HAFTADIR KAYIPLARIN PEŞİNDE
Gözaltında kaybedilen yüzlerce insan için, dünyanın en uzun eylemlerinden birini (..haftadır) yürüten Cumartesi Anneleri, 837 haftadır tüm gözaltında kayıplar ve onlardan biri olan Nurettin Yedigöl için mücadele yürütüyor. Cumartesi annelerini kayıpların bulunması ve faalillerinin yargılanması için yürüttüğü mücadele kesintisiz devam ediyor.
'Oğlumun kemiklerini mezarıma koyun'
İlerlemiş yaşına rağmen oğlu Nurettin'in gözaltında kaybedilmesine karşı mücadele eden ve Galatasaray Meydan'ını mekan tutan, 22 Kasım 2020'de yaşamını yitiren Anne Zeycan Yedigöl bir konuşmasında şöye demişti: "Ben yana yana kül oldum. Çocuklarımızı kaybedenler de kül olsun. Oğlumun kemiklerini benim mezarıma koyun" dedi.
Nurettin Yedigöl'ün kaybediliş öyküsü, 12 Eylül cuntası tarafından en ağır zulümlerle kaybedilen onbinlerce insanın öyküdür. Nurettin ismi, sosyalist mücadele tarihine, inancın ve direnişin sembollari olarak geçti. Diğerleri gibi...