23 Haziran İstanbul seçimi öncesi Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki açık oturum, 17 yıl sonra Türkiye siyaset sahnesinde bir ilk oldu. Peki yayından öne çıkanlar nelerdi?
Türkiye’de 17 yıl sonra ilk kez gerçekleşen seçim öncesi açık oturum Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasında İsmail Küçükkaya’nın moderasyonunda gerçekleşti.
Pek çok televizyon ve haber sitesi tarafından yayınlanan, geniş bir izleyici kitlesine ulaşan ve sosyal medyada da gündem olan açık oturum gergin başlayıp sakin sona erdi. Formatı AKP ve CHP’liler tarafından mutabakatla belirlenen ve bunun sonucu olarak sürprizin yaşanmadığı, moderatör olarak Küçükkaya’nın da adayları fazla zorlamadığının görüldüğü yayına dair öne çıkanları 12 maddede derledik.
İMAMOĞLU’DAN “DEMOKRASİ MÜCADELESİ” VURGUSU
Ekrem İmamoğlu, İsmail Küçükkaya’nın seçimlerin tekrarlanmasına ilişkin sorusuna verdiği yanıtta 23 Haziran seçimini bir yerel seçim olarak değil “Demokrasi mücadelesi” olarak gördüklerini söyledi. İmamoğlu, “16 milyon insanın hakkını kul hakkı yiyenlere karşı savunma mücadelesidir” dedi.
YSK KARARI: OYLAR ÇALINDI MI?
İstanbul seçimlerini iptal eden YSK’nin kararı açık oturumda beklenenden daha az tartışıldı. Ekrem İmamoğlu, Yıldırım’ın “Oylar çalındı” söylemine ilişkin YSK kararında böyle bir tespitin olmadığını hatırlattı. Yıldırım bu konuyu açıklarken “Oyları kimin çaldığını bulacak olan YSK'dir. Çalma işini şöyle anlatayım; yolda giderken cüzdanınızı biri çekti. Gidip karakola cüzdanım çalındı dersiniz. Yer değiştirdi demezsiniz. Ki bu ortaya çıktı ve YSK de bu doğrultuda seçimi yenilemeye karar verdi” dedi.
Binali Yıldırım, seçimin iptal edilmesini kendilerinin de istemediğini savunarak “Bizim talebimiz oyların yeniden sayılmasıydı ama CHP bu konuda bize yardımcı olmadı” dedi. İmamoğlu ise 'CHP oyların sayılmasını istemedi' yorumu doğru değil.
Seçime dair bir diğer tartışma ise Yıldırım’ın oy farkının 29 binden 13 bine dair düşmesine ilişkin iddiasıydı. İmamoğlu, AKP’nin bu konuda bir çarpıtma yaptığını oy farkının 29 değil 24 binden 13 bine düştüğünü söyledi. İmamoğlu, “29 binlik fark” ifadesinin 100 kadar sandık henüz açılmadan yapılan açıklamada yer aldığını belirtti.
BİNALİ YILDIRIM’IN OKUMADIĞI SAYIŞTAY RAPORU
İsmail Küçükkaya’nın Sayıştay raporunda yer alan “Son 5 yıldaki 753 milyon TL’lik zarar ve vakıflara 1 yılda 308 milyon TL ayrılması” sorusunu yanıtlayan Yıldırım, Küçükkaya’ya raporu okuyup okumadığını sordu. Yıldırım, Küçükkaya’nın “Okumadım ama buna dair çok sayıda manşet haber yapıldı” yanıtı üzerine raporda böyle rakamlar olmadığını sadece 108 bin liralık bir zarar olduğunu öne sürdü.
Ekrem İmamoğlu ise Sayıştay raporunun yanında olduğunu ifade ederek “Sayıştay denetiminden çıkan raporu arzu ederse sayın Yıldırım'a takdim ederim. İETT ve İSKİ'de 753 milyon TL'ye ulaştığını söylüyor” dedi. Bunun üzerine Küçükkaya, Yıldırım’a raporu okuyup okumadığını sordu ve Yıldırım, “753 milyon TL’lik zarara dair bir ifadenin olmadığını” özgüvenli bir şekilde öne sürdüğü raporu kendisinin de okumadığını itiraf etti.
İSTANBUL DİYE İZMİR VERİLERİNİ Mİ ANLATTI?
İsmail Küçükkaya'nın “Siz vaatlerinizi anlatırken 'AKP 25 yıldır İstanbul'u yönetiyor, neden bugüne kadar yapılamadı' sorusu geliyor” ifadeleri üzerine Yıldırım, “25 yıldır biz İstanbul'a çok hizmet yaptık. 1994'te 14 litre su veriliyordu. şimdi 101 litre su veriliyor kişi başı” dedi. Ancak Yıldırım’ın 1994’e ait olduğunu söylediği kağıtta, İzmir’e ilişkin olduğu belirtilen bir verinin yer alması kafaları karıştırdı.
Konu sosyal medyanın gündemine otururken, İYİ Parti Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Aslan, yayın hakkında Yıldırım’a yakın bir isimle konuştuğunu, konuştuğu kişinin kendisine “Binali Yıldırım’ın en yakınındaki biriyle konuştum. FETÖ ve İzmir’den kalma karton bilgi bizi yıktı; bu saatten sonra İmamoğlu’na başkanlık hayırlı olsun dedi...” dediğini söyledi.
İMAMOĞLU, İBB’NİN VERİ TABANINI NEDEN KOPYALATTI?
Binali Yıldırım, İmamoğlu’nun göreve gelir gelmez İBB’nin veri tabanını kopyalatılması talimatını vermesinin, “kozmik odalara resmi görevlilerin dışında isimlerin sokulmasını” FETÖ taktiği olarak tanımladı. İmamoğlu ise yapılanın veri yedekleme işlemi olduğunu ve “Masum bir işlem” olduğunu söyledi. İşlemin durdurulmasını ise “Hukuksuz bir karar” olarak tanımladı.
İmamoğlu, “Verdiğimiz talimatta 31 Aralık, yeni yılbaşı, 31 Mart, yani seçim gecesi, 18 Nisan, yani bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve yine Büyükşehirde korunması" ifadesini kullandı.
İmamoğlu, Küçükkaya'nın "Niye yaptınız?" sorusu üzerine şu yanıtı verdi: “Bakın İsmail Bey bir afaki değişiklik yapılabilir. O süreç içerisinde bir işlem yapılabilir. Bize de ihbarlar geliyor. Kaldı ki bu yapamadık, yetişmedi.”
‘FETÖ’ TARTIŞMASI
İsmail Küçükkaya, yayın sırasında Ekrem İmamoğlu’ya “Siz bunların yurtlarına gittiniz mi, FETÖ elebaşını ziyaret ettiniz mi?” sorusunu yöneltti. İmamoğlu’nun “Uzaktan yakından ilişkim yok” yanıtı sonrası aynı sorunun Yıldırım’a sorulmaması sosyal medyada eleştirildi. Bu eleştiriler üzerine Küçükkaya bu kez aynı soruyu Yıldırım’a sordu. Yıldırım, tok bir sesle “Hayır” yanıtını verdi ama sosyal medyada Yıldırım’ın 2013’te Türkçe Olimpiyatlarına katılarak “Türkçe, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin dilidir” demesi ve Gülen’in Hasbi Nidai Gülen Erzurum’daki cenaze törenine dönemin bakanları Recep Akdağ ve Faruk Çelik ile birlikte katılması hatırlatıldı.
İMAMOĞLU, ORDU VALİSİNE “İT” DEDİ Mİ?
Ekrem İmamoğlu’nun Ordu’daki VIP krizi sırasında Vali Seddar Yavuz için “İtlik yapmıştır” deyip demediği yeniden gündeme geldi. İmamoğlu, “Basitlik yapmıştır dedim” diyerek söz konusu ifadeyi kullanmadığı iddiasını sürdürdü. Yıldırım ise İmamoğlu’nun halka yalan söylediğini belirterek özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Yıldırım, yayın boyunca İmamoğlu’nu “yalancılık”, “çarpıtma”, “doğruları söylememe” gibi ifadelerle suçladı.
“KÜRT SEÇMEN” SORUSUNA YANITLARI
İsmail Küçükkaya’nın “Ben Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti aşığı bir vatandaşım. Size neden oy vereyim?” şeklindeki sorusuna her iki aday da kaçamak yanıt verdi.
Ekrem İmamoğlu, seçim çalışmalarında İstanbul’daki yoksulluğu öne çıkardığını, bu yoksulluğu yaşayanlara “Türk kökenli misin, Kürt kökenli misin” diye sormadığını belirtti. İmamoğlu kendisini her partiden destekleyenler olduğunu sayarken HDP’yi de es geçmezken partizanlığın “terörden sonra” bu ülkenin en önemli sorunu olduğunu söyledi.
Binali Yıldırım da “Hizmet yaparken insanların inançlarına, etnik kökenlerine bakmayız” dedi ve örneği de İzmir üzerinden verdi.
“SURİYELİ MÜLTECİLERE İLİŞKİN TUTUM”
Türkiye’de son yılların en çok tartışılan konularından Suriyeli mülteciler meselesi de adaylara soruldu.
Ekrem İmamoğlu, “Türkiye’nin Suriye’de yaşananlar konusunda yalnız bırakıldığını” söylemekle birlikte mülteci konusunun iyi yönetilemediğini ifade etti. İBB’nin bir Suriyeli mülteci politikası olmadığını, belediye başkanı olunca İBB bünyesinde bir mülteci masası oluşturacaklarını söyleyen İmamoğlu, “Ülkemiz adına ulusal politika geliştirme konusunda aktif davranacağız” dedi. İmamoğlu, “Ülkeye bir anda 3.5 milyon mülteci dağılmamalıydı” derken “İstanbul’un sokaklarına kuzeyden, doğudan, güneyden gelenler ekmeklerinin ellerinden alınması tehdidini hissediyor” ifadesini kullandı.
İmamoğlu, bazı CHP’li belediyelerde gündeme gelen Suriyelilere yönelik ayrımcı uygulamalar için de “Benim partimden de olsa insan haklarına aykırıysa kabul etmem” dedi.
Binali Yıldırım ise “Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz. Bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan, özellikle belli ilçelerde Fatih, Beyoğlu gibi burada bir asayiş sorunları, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz” yanıtını verdi.
ÇOK TARTIŞILAN “VAKIFLAR” MESELESİ
Seçim sürecinde Ekrem İmamoğlu’nun en çok öne çıkan söylemlerinden biri “Adama, kişiye, vakıflara, cemaatlere hizmet işi bitti” cümlesiydi.
İmamoğlu, programda, “Belediye başkanı seçilirseniz bu israf dediğiniz düzen, rakamlar, vakıflara aktarılan para, bunu nasıl çözeceksiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Türkiye Gençlik Eğitim Hizmet Vakfı'na 51 milyon 218 lira. Burada yazıyor. Ensar Vakfı'na 29 milyon 797 bin. Esas olan devlettir. Vakıflarla, dernekle tabii ki iş birliği yaparım. Temiz dernekler, vakıflarla iş birliği yaparsınız. Ben her kesimdeki derneklerle, vakıflarla iş birliği yaptım. İHH ile yaptım. İş birliği yaparsınız, ama yurdu belediye yapacak kardeşim. Zaten başımızda bir bela, bir FETÖ terör örgütü oluştu. İBB olarak yurtlar yapacağız, okula, eğitime destek vereceğiz.”
Yıldırım, bunun üzerine “Temiz dernekleri deterjanla yıkayıp mı belirleyeceksiniz” derken TÜRGEV yayın sonrası açıklama yaptı ve İmamoğlu’yu kendilerinden özür dilemeye çağırdı.
AA TARTIŞMASI VE AA’NIN AÇIKLAMASI
Ekrem İmamoğlu, tartışma esnasında 31 Mart gecesi yaşananları hatırlattı ve Anadolu Ajansının (AA) Binali Yıldırım’ın “Kazandık” açıklamasını yapmasından hemen önce veri akışını durdurduğunu belirtti. İmamoğlu, seçim gecesi AA yetkilileriyle görüşüp görüşmediğini Yıldırım’a sordu. Yıldırım ise AA ile görüşmediğini, açıklamayı kendi verilerine göre yaptıklarını ifade etti ve bu sorunun muhatabının AA olduğunu belirtti.
Bunun üzerine AA, konuya dair 2.5 ay sonra açıklama yaparak “AA, 31 Mart öncesindeki 6 seçimde de aynı şekilde açılan sandık oranı yüzde 99'a ulaştığında nihai sonucun açıklanmasını YSK'ye bırakmıştır. 31 Mart’ta yapılan uygulama diğer seçimlerden farklı değildir. Şunu da özellikle hatırlatmak isteriz ki AA, seçim sonucu açıklayan değil, veri aktaran bir medya kuruluşudur. Türkiye'de seçim sonuçlarını AA değil YSK açıklamaktadır” dedi.
“MAL VARLIĞINIZI AÇIKLAR MISINIZ?”
İsmail Küçükkaya, adaylara “Siyasete girmeden önce ne kadar paranız vardı, şimdi ne kadar. Belediye başkanı seçilirseniz mal varlığı beyanında bulunur musunuz?” sorusunu yöneltti.
Yıldırım, mal varlığı beyanını devlete yaptıklarını ancak bunu halka açıklamanın bir adet olmadığını söyledi.
İmamoğlu ise Yıldırım’ın dediği gibi böyle bir adet olmadığını ancak yeni süreç, yeni ahlak anlayışı gereği bu öneriyi kabul ettiğini ifade etti ve “Tabii ki ailece olmalı” dedi.
Kaynak: Evrensel