İSİG Meclisi "20 Mart tarihinde Covid-19 ve işçi sağlığı taleplerimiz konulu bir açıklama yayınlamıştık (Raporun sonunda tekrar yer alıyor). İki husus eklemek, altını çizmek istiyoruz"
1- “Başta sağlık emekçileri olmak üzere, evden çalışanlar dahil faal işçilerin” SARS-Cov-2 virüsü ile bulaşma sonucunda maruz kalacakları Covid-19 Hastalığını, iş kazaları sonucu gelişen ölümcül seyirli mesleki bulaşıcı hastalık, ölümleri de iş cinayeti olarak değerlendiriyoruz. Bu süreçte emek örgütlerimizin ve tüm işçilerin bu talebi savunması önemlidir.
2- Gelinen noktada işçilerin, halkın sağlığı için üretimi sürdürmenin zorunlu olduğu sektörler dışında işyerlerinde üretim durdurulmalı ve işçiler salgının kritik evresi bitinceye kadar ücretli-idari izinli sayılmalıdır. Buna bağlı olarak güncel pratikte işyerlerindeki duruma göre (covid-19 hastası olan, sendikalı/sendikasız, irade konabilecek işyerleri ve işkolları vs) yasal süreçlere bağlı adımları atarak ya da fiilen iş bırakma süreçlerini örgütlemeliyiz...
Covid-19 ile ilgili başta TTB olmak üzere emek örgütlerimiz ve farklı disiplinlerden uzmanlarımızın açıklamalarını da takip etmemiz önemli...
Mart ayında 113 iş cinayeti
Yüzde 80’ini ulusal basından; yüzde 20’sini ise yerel basın, işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sendikalardan öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Mart ayında en az 113 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi...
• Mart ayında tespit edebildiğimiz covid-19 nedenli en az 14 işçi ölümü var. Daha fazla ölen olabilir ama bilgilere ulaşmak şu an için çok zor.
• 113 emekçinin 100’ü ücretli (işçi ve memur), 13’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi, balıkçı ve esnaf) oluşuyor...
• Ölenlerin 11’i kadın işçi, 102’si erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım, gıda, büro, metal, enerji ve sağlık işkollarında gerçekleşti...
• İki çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi cinayetleri tarım ve metal işkollarında gerçekleşti…
• 51 yaş ve üstünde ise çalışırken ölen 18 emekçi bulunuyor: Çiftçi, balıkçı ve esnaflar ile gıda, büro, inşaat, enerji taşımacılık, konaklama, güvenlik ve genel işler işçileri...
• Mart ayında 6 göçmen/mülteci işçi yaşamını yitirdi, 2’si Suriyeli, 1’i Afganistanlı, 1’i Gürcistanlı, 1’i Özbekistanlı ve 1’i Rusyalı...
• Ölen işçilerin biri sendikalı. Sendikalı işçi (kamu çalışanı) eğitim işkolunda çalışıyordu.
İş cinayetlerinin şehirlere göre dağılımı
20 ölüm İstanbul’da; 8 ölüm İzmir’de; 6 ölüm Kocaeli’de; 5’er ölüm Adana ve Antalya’da; 4’er ölüm Aydın, Bursa ve Sakarya’da; 3’er ölüm Ağrı, Ankara, Malatya ve Trabzon’da; 2’şer ölüm Afyon, Hatay, Kastamonu, Manisa, Mardin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Nevşehir, Tekirdağ, Zonguldak ve Irak’ta; 1’er ölüm Adıyaman, Balıkesir, Bolu, Çanakkale, Çankırı, Diyarbakır, Erzincan, Gaziantep, Giresun, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Ordu, Şırnak, Tokat, Tunceli ve Fransa’da yaşandı…
İşçi Arkadaşlarımıza...
İşçi Sağlığı Mücadelesinin En Güncel Sorunu: Koronavirüs Salgını ve Taleplerimiz
6 Mart’ta ilk resmi koronavirüs açıklamasının yapıldığı Türkiye’de hastalığa yakalananların sayısı hızla artıyor ve virüs hızla yayılıyorken çeşitli önlemler alındı ve açıklandı. İlk günden beri alınan evde kalma, kişisel hijyen ve korunma mesafesi, beslenmeye dikkat etme gibi önlemlerin hemen hiçbiri her gün toplu taşımayla ya da servislerle işimize gitmek zorunda olan, işyerlerimizde yan yana ve hiçbir önlem almadan çalışmak zorunda olan biz işçiler için mümkün değil.
Koronavirüs salgını sırasında 20 milyon işçi ve aileleri için hiçbir önlem alınmadığı gibi işyerlerinde işten atma, zorunlu ücretsiz izne çıkarma, yıllık izin kullandırtma, üretim baskısı ve fazla mesai gibi uygulamalar sıklaşıyor. Patronların tek derdinin işçinin sağlığı değil performansı olduğu bu süreçte bir kez daha ayyuka çıkarken, pek çok işyerinden hastalığa davetiye çıkaran çalışma koşullarının sürdürüldüğü, hiçbir önlem alınmadığı, işçilerin kişisel hijyenlerini sağlamasına izin verilmediği, maske ve eldiven kullanmanın yasak olduğu sesleri yükseliyor.
‘Aynı gemideyiz’ açıklamaları yapılırken, ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketiyle patronlar için KDV indirimi, teşvik, borç erteleme, faiz indirimi, stok finansmanı desteği veriliyor, işçilereyse kendilerini korumaları salık veriliyor. Bu maliye politikalarıyla hedefin işçinin ve yoksulların sağlığının değil, kaynakların şirketleri ayakta tutmak için seferber edileceği açıkça ortaya konulmuştur. Koronavirüs salgını bir sınıfsal uçurumu daha da derinleştirmektedir. Halkın ve işçilerin sağlığını ilgilendiren böyle bir durumda ülkede ‘sağlık seferberliği’ ilan edilmesi gerekirken emekçilerin sağlığı ve canı hiçe sayılıyor.
Bu noktada işçilerin sağlığının korunması için 12 acil talebimiz:
1- Patronların ekonomik kaybı gerekçe göstererek işçileri işten çıkarmaları, zorunlu ücretsiz izin ve zorunlu yıllık izin kullandırması yasaklansın.
2- Çalışma saatleri ücretler ve haklarda bir kayıp olmaksızın en çok günlük 6 saat olacak biçimde sınırlandırılsın. Çalışma süresinin kısaltıldığı işyerlerinde patronların, bu süreleri işçilerin izinlerinden düştüğü hukuksuz uygulamalarına son verilsin.
3- Kişisel hijyen ve korunma malzemeleri işçilere ve halka ücretsiz olarak dağıtılsın. İşçilerin sağlık taramaları yoğunlaştırılsın ve işyerlerinin çalışma organizasyonu salgında hijyen kuralına göre düzenlensin.
4- Özellikle tuvalet, yemekhane, ortak çalışma ve dinlenme alanlarının kullanımı acilen düzenlensin. Sık ve ortak kullanılan yemekhane, soyunma odası, dinlenme odası, tuvalet gibi alanların temizliği ile işçi servisleri ve şehir içi toplu ulaşım araçlarının hijyeni sağlansın.
5- Sağlık ücretsiz ve herkesçe erişilebilir hale getirilsin. Testler ve muayeneler kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde ücretsiz olarak yapılsın.
6- Kendisi ve yakını virüs nedeniyle karantinaya alınan işçi hastalık süresi kapsamında olsun ve bu süredeki gelir kaybı önlensin. Enfekte işçilerin işten atılması yasaklansın.
7- Temel gıda ve hijyen yardımı karşılansın, gıda ve hijyen ürünlerine yapılan fahiş zamlar geri çekilsin, temel gıda malzemelerinde KDV sıfırlansın. Kontrolsüz fiyat artışına karşı ihbar ve denetim mekanizması kurulsun.
8- Elektrik, su, doğalgaz, tüketici kredisi ve prim borçları ertelensin, salgın süresince temel hizmetler ücretsiz olsun.
9- Alınan karar ve tedbirlerin ancak kamunun bir bölümünde değil, özel sektör, kayıt dışı sektör ve 50’den az çalışanı olan işyerlerinde uygulanması ve yaptırımı sağlansın, gerekli önlemlerin alınmadığı işyerlerinin bildirimi için ihbar hattı kurulsun.
10- Koronavirüsün en riskli yaş grubunu oluşturan 50 yaş ve üstü işçilere salgın bitene kadar izin hakkı tanınsın, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine çıkarılsın.
11- Hangi şehirde kaç hastanın teşhis edildiği, kaç kişinin hayatını kaybettiği gibi bilgileri öğrenme hakkımız var. Bu bilgiler halkla açık ve şeffaf biçimde paylaşılsın.
12- Tüm bu maddeleri de içeren ana talebimiz ise bu süreçte işçilerin sağlığı için üretimi sürdürmenin zorunlu olduğu sektörler dışında işyerlerinde üretimin durdurulması gerektiği ve işçilerin salgının kritik evresi bitinceye kadar ücretli izinli sayılması gerektiğidir...
Bu noktada yani koronavirüsle mücadele sürecinde işçiler olarak bizlerin her işyerinde örgütlenmemiz, sesimizi yükseltmemiz, taleplerimizin -fiili iş durdurma vb. eylemlerle- arkasında durmamız gerekiyor.