21 Şubat 1848’de yayımlanan Komünist Parti Manifestosu, yayımlandığı günden bu yana işçi hareketlerine yön verdi. Dünyanın en çok okunan eserleri arasında yer aldı.
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından kaleme alınan ve 21 Şubat 1848’de yayımlanan Komünist Parti Manifestosu, yayımlandığı günden bu yana işçi hareketlerine yön verdi. Dünyanın en çok okunan eserleri arasında yer aldı.
Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünistler Birliği’nin programı olarak kaleme aldıkları Komünist Manifesto, 1848 Şubat’ında, tüm Avrupa’nın devrimci ayaklanmalarla çalkalandığı bir dönemde, Londra’nın küçük bir basımevinde basıldı. Bilimsel sosyalizmin kitlesel siyaset sahnesine çıkışının ilk ciddi işareti olan Komünist Manifesto, yayımlandığı günden bu yana en çok okunan ve en çok tartışılan toplumsal ve siyasal metinlerden biri olmakla kalmadı, tarihteki bütün sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturdu; dünyanın ve milyonlarca insanın yaşamının değişmesinde belirleyici bir rol oynadı. Modern çağda başka hiçbir siyasal hareket, döneminin toplumsal, ekonomik ve sınıfsal koşullarını kavrayışındaki derinlik, çözümleyişindeki gözüpeklik ve üslubunun gücü bakımından, Manifesto’yla kıyaslanabilecek bir metin ortaya çıkaramadı.
Komünist Manifesto bugün Marksist hareketin temel belgesi ve devrimci bir klasiğidir.
Dünyanın en çok okunan bu kitabın hikayesi ise şöyledir:
Komünist Manifesto, Uluslararası bir işçi örgütü olan gizli Komünistler Birliğinin Kasım 1847’de Londra’da yapılan ikinci kongresinde kararlaştırıldığı gibi Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından hazırlandı. Yazılması 1848 Ocağının sonlarına doğru tamamlandı ve metin aynı yıl yalnız Karl Marx’ın adıyla önce Almanca, sonra İsveççe yayımlandı. Karl Marx ve Engels’in adları birlikte ilk olarak 1872 Leipzig baskısında yer aldı. Almanca; “Manifest der Kommunistischen Partei” olan ismi de “Kommunistisches Manifest” olarak değiştirildi. Dünyanın hemen bütün dillerine çevrilmiş olan Komünist Manifesto Türkiye’de ilk defa kitap olarak Dr. Şefik Hüsnü Deymer’in çevirisiyle 1920’de yayımlandı. İkinci defa Kerim Sadi’nin çevirisiyle 1936’da yayımlanan kitabın 1968, 1970, 1976, 1979 daki çeşitli çevirileri toplatılarak, yayımcıları komünizm propagandası yapmak suçundan mahkum edildiler. Komünist Manifesto dört bölümden meydana gelmiştir. “Burjuvalar ve Proleterler” başlıklı birinci bölümde; sınıf mücadelesinin toplumların gelişmesinin itici gücü olduğu belirtilir. Efendilerle köleler arasındaki mücadelenin yerini önce senyörlerle serfler arasında, sonra da kapitalistlerle proleterler arasındaki mücadelenin aldığı öne sürülür. Toplumsal gelişme kanunlarının ele alındığı bu bölümde kapitalist düzenin yerini sosyalist topluma bırakacağı ve bu tarihi görevinde proleteryaya düştüğü belirtilir. “Proleterler ve Komünistler” başlıklı ikinci bölümde, komünistlerin programları anlatılır. Siyasi iktidarın ele geçirilmesi, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılması, ücretli işçiliğe son verilmesi, kollektif mülkiyetin kurulması, miras hakkının kaldırılması, kredinin bir devlet bankasında merkezileştirilmesi gibi hususlara yer verilir. “Sosyalist ve Komünist Literatür” başlıklı üçüncü bölümde; derebeyi, küçük burjuva, alman, burjuva, tutucu ve ütopyacı sosyalist ve komünist akımlar değerlendirilir. “Komünistlerin Çeşitli Muhalefet Partilerine Karşı Tutumları” başlıklı dördüncü ve son bölümdeyse, mevcut toplumsal ve siyasi düzene karşı devrimci hareketlerin desteklenmesinin komünistler için görev olduğu belirtilir. Son bölüm; “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır. Bütün ülkelerin işçileri birleşin.” sözleriyle sona erer.