19 Aralık cezaevi katliamına ilişkin Jandarma görevlilerinin yargılandığı dava, Bakırköy Adliyesi'nde görüldü. Duruşma 10 Temmuz 2018'e ertelendi
İSTANBUL-19 Aralık 2000 yılında Bayrampaşa’da “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında yapılan hapishane katliamına ilişkin görev sınırlarını aştığı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 196 sanığın yargılandığı dava Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi.
Duruşmada, sanık Ramazan Baygın, sanık Hidayet Yorgancı, sanık Musa Karakuş, sanık Faruk Ağaoğlu, sanık Erdal Topsakal ve sanık Mustafa Karaca SEGBİS yoluyla ifade verdi. Sanık Hakan Aydın ise avukatı olmaması sebebiyle ifadesini veremedi. Duruşmada ayrıca sanık avukatları ve müşteki avukatları Güçlü Sevimli ile Several Ballıkaya hazır bulundu.
İlk olarak ifadesi alınan sanık Ramazan Baygın, “Ben arama-kurtarma taburunda görevliydim. Bizim görevimiz doğal afetlerle ilgiliydi. Cezaevindeki görevim, daha önce de belirttiğim gibi rahatsızlananları ambulans taşımak ve yardım etmekti. Başka gördüğüm herhangi bir şey yok. Çoğunlukla hep zehirlenmelerle ilgili rahatsızlananlar vardı. Cezaevinin ana kapısının dışındaydım. Siviller de orada bulunuyordu” ifadelerini kullandı.
2013 yılında, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde cezaevi önünde toplanan tutuklu-hükümlü yakınlarının ve diğer sivillerin herhangi bir saldırısına karşı orada bulunduğuna dair ifadesi hatırlatılan Baygın; “Ben arama-kurtarma ve doğal afetler için oradaydım. Ben saldırıyı nasıl engelleyebilirim?” diyerek ifadesini reddetti.
Sanık Musa Karakuş, verdiği ifadede hapishanenin ana giriş kapısı ile iç kapısı arasındaki avluda bulunduğunu ve bir müdahalede bulunmadığını ifade ederek “Özel Harekat taburunda görev yapıyordum. Bizi otobüslerle İstanbul’a götürdüler. Hasdal Kışlası’nda kaldık. Operasyon günü görevli olarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gittik. Emniyet görevi ile oradaydım. İsyan çıkarmışlar, yangın vardı. Ben müdahalede bulunmadım” dedi.
Karakuş’un ardından ifade veren sanık Erdal Topsakal, kendinden önceki sanıkların ifadelerine benzer biçimde “Jandarma Özel Harekat’ta uzman çavuş olarak görev yapıyordum. Dağcılık Timi’ndeydim. Cezaevinin dış kısmında ihtiyaç olması halinde görev yapmak üzere ihtiyat birliği olarak bulunduk. Operasyondan 2 iki gün önce İstanbul’a geldik, Hasdal’da kaldık. Cezaevinin dış ana kapısı ile iç kapısı arasında görevliydik. Sabaha karşı gidip akşam hava kararırken döndük” ifadelerini kullandı.
‘Sanıklar yalan söylüyor’
Sanıklardan Hidayet Yorgancı’nın ifadesi ise duruşmada en çok üzerinde durulan ifadelerden biri oldu. Yorgancı, “Ankara Özel Kuvvetler Özel Harekat Komutanlığı’nda görevliydim. Operasyondan bir iki gün önce oradaydık, Hasdal’da kaldım. Bayrampaşa’daki görevim dış avluda gelişebilecek durumlara karşı ihtiyat birliği olarak müdahale etmekti. Ancak herhangi bir müdahalemiz olmadı” ifadelerini kullanmasının ardından bir 2006’da ve 2013’te verdiği iki ayrı tanıklık ifadesinde Süreyya Yalçınkaya ve Zafer Sabancı’nın hapishane içerisine müdahale etmek üzere girdiğine yönelik beyanlarını düzeltmek istediğini söyledi.
Yorgancı, Sabancı’nın müdahale için girdiğinden emin olduğunu ancak Süreyya Yalçınkaya ile yaptıkları görüşmeler sonrasında, Yalçınkaya’nın içeriye girenin kendisi olmadığını söylemesi üzerine bu ifadesinden vazgeçtiğini beyan etti. Müşteki avukatlarından Avukat Güçlü Sevimli ise söz alarak “Her iki ifadenizde de Süreyya Yalçınkaya ve Zafer Sabancı’nın girdiğini söylüyorsunuz. Ancak şimdi Süreyya Yalçınkaya’nın girmediğini söylüyorsunuz. Ne değişti? Süreyya Yalçınkaya hakkında yakalama kararı var ve kendisinin yurtdışında olduğuna dair bir bilgi var” sözlerinin ardından sanıkların büyük çoğunluğunun yalan söylediğini şu sözlerle ifade etti:
“Zafer Sabancı hayatta değil. Bizim yorumumuz, bu yüzden sanığın böyle söylediği üzerine. Bu yargılamanın başından beri, belgelerin de işaret ettiği üzere sanıkların ciddi bir kısmı doğruyu söylemiyor. Zaten karar aşamasına gelindiğinde de kimin içeride kimin dışarıda olduğunu çıkarırız ancak şu an içerideyim diyen 2 ya da 3 sanık var. Ancak operasyon sırasında cezaevi içinde olan bölük bölük asker var. Bu hayatın olağan akışına ters”
Bir önceki celsede SEGBİS üzerinden ifade veren sanık Hüseyin Sarıtaş’ın beyanları hatırlatılarak Hidayet Yorgancı’nın ifadeleriyle söz konusu ifadeler arasında çelişki olduğu avukatlar tarafından belirtildi. Avukat Sevimli’nin, “Sizinle aynı taburda bulunan, Özel Harekat Taburu’ndan Hüseyin Sarıtaş cezaevi içerisine girdiğini söylüyor ancak siz dışarıda olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu nasıl oluyor? Bir kısmınız içeri girdi, bir kısmınız ihtiyat görevi mi aldı?” sorusu üzerine “Bu konuda bir bilgim yok” diyen Yorgancı, Özel Harekat’tan o gün üç timin görevli olduğunu ifade etti.
Son olarak ifadelerini veren sanıklar Mustafa Karaca ve Faruk Ağaoğlu, görevlerinin ihtiyat görevi olduğunu; bulundukları yerden hapishane içerisinde neler olduğunu göremediklerini; yalnızca dumanları ve iş makinelerini görebildiklerini beyan etti. Sanık Hakan Aydın ise müdafiisi bulunmaması sebebiyle ifade veremedi.
Avukat Güçlü Sevimli ve Several Ballıkaya; duruşma sonunda aldıkları sözlerde dosyaya ilişkin zamanaşımı riskinden söz ederek sanık ifadelerinin daha hızlı şekilde alınması gerektiğini ve SEGBİS yönteminin sağlıklı yargılamaya engel olduğunu ifade etti.
Mahkeme heyeti, sanık savunmaları ve avukat beyanlarının ardından ara verdi. Aranın ardından ara kararını açıklayan heyet, davayı, 10 Temmuz 2018 saat 10.00’a erteledi.
Kaynak: Yolculuk gazetesi