Güncel

"19 Aralık katliamı insanlığa karşı suçtur, bu davanın peşini bırakmayacağız"

19 Aralık 2000 tarihinde, iş makineleri, ateşli silahlar, gaz bombaları, yanıcı kimyasal silahlar kullanılarak 20 hapishanede 30’u mahpus 2 si asker 32 insan hayattan koparıldı, yüzlerce mahpus yaralandı.

20 Aralık 2019 Saat: 12:31
"19 Aralık katliamı insanlığa karşı suçtur, bu davanın peşini bırakmayacağız"
"19 Aralık katliamı insanlığa karşı suçtur, bu davanın peşini bırakmayacağız"

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:                                                                                           

19 Aralık 2000 tarihinde, iş makineleri, ateşli silahlar, gaz bombaları, yanıcı kimyasal silahlar kullanılarak 20 hapishanede aynı anda yapılan ve 4 gün süren operasyon sonucunda 30’u mahpus 2 si asker 32 insan hayattan koparıldı, yüzlerce mahpus kalıcı hasarlar bırakacak şekilde yaralandı.

Saldırı sırasında; Bayrampaşa Hapishanesi’nde Cengiz Çalıkoparan, Ali Ateş, Mustafa Yılmaz, Murat Ördekçi, Nilüfer Alcan, Fırat Tavuk, Aşur Korkmaz, Şefinur Tezgel, Yazgül Güder Öztürk, Gülser Tuzcu, Seyhan Doğan, Özlem Ercan,  Ümraniye’de Ahmet İbili, Ercan Polat, Umut Gedik, Alp Ata Akçagöz, Haydar Akbaba,Muharrem Buldukoğlu ve hastanede tedavisi devam ederken Rıza Poyraz, Çanakkale’de Fidan Kalşen, Fahri Sarı, Sultan Sarı, İlker Babacan, Bursa’da Murat Özdemir,  Çankırı’da İrfan Ortakçı, Hasan Güngörmez, Ali İhsan Özkan, Uşak’ta Berrin Bıçkılar, Yasemin Cancı, Ceyhan’da Halil Önder  isimli mahpuslar ile Ümraniye ve Çanakkale’de Nurettin Kurt ve Mustafa Mutlu isimli askerler öldürüldü. Öldürülenlerin çoğu vahşice öldürülmüşlerdi  ve Bayrampaşa Cezaevi’nin C-1 koğuşunda, kadın mahpuslar diri diri yakılmıştı.

Silahsız, savunmasız mahpusların katledildiği bu saldırıyı devlet yetkilileri sonuna kadar savundu. Operasyonu protesto için devamında başlatılan açlık grevlerinde yüzün üstünde insan hayatını kaybetti ve dışarıda olayı protesto eden 3 bine yakın kişi göz altına alındı. 

Katliamdan sağ kurtulan mahpuslar, hücre tipi hapishanelere götürüldüklerinde de ağır işkence ve tecride maruz bırakıldılar. Ardından da isyan ve mala zarar verme suçlamasıyla haklarında davalar açıldı.

Katliamın izleri silinecek gibi değildi ama hızla deliller karartılmaya çalışıldı. Katliam failleri ve sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmedi, hatta korundular, terfi ettirildiler. Dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, bu katliamdaki rolü nedeniyle 2004 yılında  ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası’yla ödüllendirildi.

Bayrampaşa Hapishanesi’yle ilgili ilk dava, Eyüp Cumhuriyet Savcılığı'nın 37 er ve 2 astsubay hakkında hazırladığı iddianameyle, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde  tam 10 yıl sonra açılabildi.

O dönem Bayrampaşa Cezaevi Jandarma Bölük Komutanı olan Zeki Bingöl, ifadesinde, operasyonun İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş'un yazılı verdiği "Tufan Harekât Emri"ne göre gerçekleştirildiğini söyledi ve aralarında üst düzey komutanların da olduğu 157 jandarmaya “öldürme” ve “öldürmeye teşebbüs” suçlamalarıyla, 2015 Mart’ında ikinci bir dava açıldı.

 “Gizli” ibareli harekat emirleri 14 yıl sonra mahkemeye gönderildiğinde görüldü ki; müdahale harekat emrinde; Adalet, İçişleri, Sağlık Bakanlıklarının, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Jandarma Genel Komutanlığı Harekât Dairesi Başkanı Osman Özbek’in  imzası var. Ve operasyon emri 12 Aralık’ta verilmiş. Bu tarih itibariyle Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı İstanbul Jandarma Komutanlığı emrine verilerek operasyon hazırlığı yapılmış, operasyona katılacak birimler yeni görev yerlerine sevk edilmiş, katliam ince ince planlanmış.

Bunca bilgiye, bilirkişi raporlarına, tanık anlatımlarına, Adli Tıp raporlarına rağmen, açılan davaların Bayrampaşa hapishanesi  dışında kalanları zamanaşımı ve beraat kararları ile kapatıldı.

Ümraniye Cezaevinde dört tutuklu bir de uzman çavuşun öldürüldüğü operasyona ilişkin 267 askerin yargılandığı ve 15 yıl önce açılmış olan davada karar 3 Aralık günü yani 16 gün önce verildi. Anadolu adliyesinde görülen davada  8. Ağır Ceza Mahkemesi, müdahil avukatların tüm taleplerini reddettikten sonra kararı açıkladı. Mahkeme, sanıklardan beşi hakkında dava sürecinde hayatlarını kaybettikleri için davanın düşürülmesine karar verirken,  geri kalan 262 sanık hakkında;  “kasten yaralama” ve “işkence” suçlarından davanın zamanaşımından düşmesine, “faili belli olmayacak şekilde kasten öldürme” suçundan da “aleyhlerine mahkumiyetlerine yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunamadığı” gerekçesiyle beraat kararı vererek cezasızlık ayıbına bir yenisini ekledi.  

Operasyona katılan güvenlik güçleri hakkında açılan Bayrampaşa davası ise halen devam ediyor olmakla birlikte, dava gereksiz uzatılarak diğer dosyalar gibi bu dosyalar da zamanaşımına  uğratılmaya çalışılıyor.  

İsyan ve mala zarar verme suçlamasıyla Bayrampaşa’daki 167 tutuklu ve hükümlü hakkında açılan dava ise, 2009’da Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin zaman aşımı kararıyla düştü. Ümraniye Cezaevi’ndeki 399 mahpusa açılan öldürme suçlamasına dair dava ise 22 ocak 2016 tarihinde beraatla sonuçlandı. Bu arada, Jandarma Uzman Çavuş Nurettin Kurt’un operasyonu yapan askerlerce öldürüldüğü kesinleşti.

AİHM bu davalarla ilgili önüne giden başvuruda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını garanti altına alan 2. ve işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddelerini ihlal ettiğine karar verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkum etti.

Ancak hapishanelerde değişen bir şey olmadı. Hapishaneler halen insanlık dışı, onur kırıcı muamelelerin mekanı durumunda ve her geçen gün işkence iddiaları artıyor. CHP nin mayıs 2018 de açıklanan raporuna göre son 16 yılda yaklaşık 3 bin 432 mahpus yaşamını yitirdi. Ve sonrasında da ölümler artarak devam etti, tecrit, izolasyon giderek sertleşti, mektup, telefon dahil dışarıyla temas sağlayacak olanlar başta olmak üzere her tür hak keyfi disiplin cezalarıyla ortadan kaldırılıyor. .

Egemen zihniyet, cezaevlerini birer işkence merkezine dönüştürme gayretinde. Ancak mahpuslar yılmadan mücadele ediyor bu işkence ve hak gasplarına karşı.

İnsan Hakları Derneği de, 16-17 Kasım 2002 tarihlerinde gerçekleştirdiği Genel Kurulu’nda  19 Aralık gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan ederek, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin toplumsal bir sorun olduğunu ve çözümün sadece mahpuslara bırakılamayacağını işaret etti. Bu sorumlulukla diyoruz ki;

- Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri derhal durdurulmalı, yaşanan ihlaller etkin bir şekilde soruşturulmalı ve sorumlular yargı önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır.

- Mahpusların eğitim ve sağlığa erişimi dahil tüm temel haklarını güvenceye kavuşturacak mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.

- Tüm mahpusların insan onuruna  saygı gösterilmelidir.

- Hiçbir mahpus tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmamalıdır.

- Adalet Bakanlığı 45/1 nolu Genelge’yi, hiçbir mazeret ileri sürmeden derhal uygulamalıdır.

- Cezaevleri sivil izlemeye açık olmalıdır.

- Çocuk cezaevleri kapatılmalı, kadın cezaevleri mahpus ve kadın hakları gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.

İnsan hakları savunucuları olarak, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine karşı durmaya ve mahpuslarla dayanışmaya devam edeceğiz.

19 Aralık katliamı bir insanlığa karşı suçtur. Yargılama bu suç kapsamında yapılana, zamanaşımıyla desteklenen cezasızlık son bulana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız.

19 Aralık Katliamını unutmadık, unutturmayacağız!

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız