Ankara’nın da aralarında bulunduğu 20 baro başkanlığı, Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik’e dava açtı.
Danıştay Başkanlığı’na verilen dilekçede, yönetmeliğin 72. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde ayrıca “Avukatların hükümlü ile kurumda yapmış olduğu görüşme sırasında konuşmaları yansıtan ve bizzat avukat tarafından elle tutulan kayıtlar hakkında da bu bent hükümleri uygulanır” hükmü getirildiği de anımsatıldı.
Dilekçede, “Düzenleme ile cezaevi yönetimine sınırsız bir tasarruf hakkı tanınarak temel hak ve özgürlüklere doğrudan müdahale edilmesinin önü açılmıştır” denildi. 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın, avukatlara “sır saklama” yükümlülüğü verdiğine işaret edilen dilekçede, buna düzenleme ile müdahale edildiği belirtildi.
Dilekçede, “Avukatın sır saklama yükümlülüğü, öğrendiği bilgileri açığa vurmalarını yasaklamaktadır. Avukatlara öğrendikleri bu bilgilerle ilgili tanıklıktan çekinme hakkı tanındığı gibi, avukatlar için arama ve el koyma, koruma tedbirleri de özel olarak düzenlenmiştir. Genel hükümler çerçevesinde yapılacak arama ve el koyma avukatın müvekkiliyle ilgili belgelerine el konulmasına engel teşkil etmediğinden bu durum avukatın sır saklama yükümlülüğüne aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
Dilekçede, “düzenlemenin müvekkil-avukat güven ilişkisine darbe vurarak temel bir insan hakkı olan savunma hakkının tam anlamıyla kullanılmasına engel olacağı” belirtilerek yürütmenin durdurulması istendi.