TMMOB, Türkiye genelinde eş zamanlı düzenlenen bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
TMMOB’ya bağlı meslek odaları, 3 Mart 1992 yılında 293 işçinin hayatını kaybettiği Kozlu’daki maden faciasının yıl dönümünde, iş kazalarına dikkat çekmek için Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin Alsancak semtinde bulunan lokalinde basın toplantısı düzenledi. TMMOB tarafından hazırlanan basın metni, Türkiye genelinde düzenlenen eş zamanlı basın toplantıları ile birlikte kamuoyuyla paylaşıldı.
Cumhuriyet’in haberine göre, açıklamayı yapan TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş, çalışma hayatında yaşanan ölümlerin, uzun zamandan beri sistematik bir hal aldığını ileri sürdü. Bu nedenle ölümlerin kamuoyu tarafından ‘kaza’ değil, ‘cinayet’ olarak adlandırıldığını söyleyen Cengiz Göltaş, bu cinayetin faillerinin kâr hırsını can güvenliğinin önünde tutanlar olduğunu ifade etti. Gerekli denetimleri yapmayan, sorumluları hak ettikleri biçimde cezalandırmayanların da iş cinayetlerinin müşterek failleri olduğunu belirten Cengiz Göltaş, geçen yıl Türkiye’de 2 bin 6 işçinin, iş kazalarında hayatını kaybettiğini kaydetti.
‘İş cinayetinin her yıl artışı, insan hayatına verilen önemi gösteriyor’
Türkiye’de her dört saatte bir emekçinin, evine ekmek götürebilmenin bedelini hayatıyla ödediğini söyleyen Cengiz Göltaş, şunları söyledi:
“Daha ucuza, daha çok ve daha hızlı üretim yapabilmek için kimileri tersanede, kimileri inşaatta, kimileri boyahanede, kimileri madende, kimileri tarla yolunda, kimisi yüksek gerilim hattında can vermekte. İş cinayetlerinin her yıl artması, ülkemizde insan hayatına verilen önemin giderek düştüğünü gösterdiği kadar, iş sağlığı ve güvenliği alanına ilişkin yasal mevzuatın ve denetimlerin yetersizliğini de gözler önüne sermekte”
İşçi ölümlerini önlemek için atılması gereken ilk adımın, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna kamusal bir anlayışla yaklaşmak olduğuna dikkat çeken Göltaş, başta, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olmak üzere bu alana ilişkin tüm yasaların kamusal bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
‘Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler yeniden ele alınmalı’
Her şeyden önce emekçilerin gelecek kaygısı hissetmeyeceği, güvenli bir çalışma ilişkisi yaratılmasının önemine değinen Cengiz Göltaş, bunun için de İş Kanunu’nda yer alan ‘telafi çalışması’, ‘denkleştirme’, ‘çağrı üzerine çalışma’, ‘kısmi süreli çalışma’ gibi esnek ve kuralsız çalışma hükümlerinin kaldırılması gerektiğini belirtti. Göltaş, şunları söyledi:
“İşçi sağlığının korunması ve iş güvenliğinin sağlanması devletin ve işverenin sorumluluğundadır. Ne var ki, devlet kurumları da, işverenler de, konuya bu sorumlulukla yaklaşmamakta. 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na rağmen iş cinayetlerinin her geçen yıl artmasının nedeni devletin ve işverenin bu sorumsuz tutumudur. İş yerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ticari kuruluşların kâr alanı olmaktan çıkartılmalı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenleme ve denetimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalı.”
TMMOB, açıklamanın sonunda devlet ve işvereni işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda sorumlu davranmaya çağırırken, kamuoyunu da işçi ölümlerine karşı duyarlılığa davet etti.