30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilen on öncü sosyalistten biri olan Sabahattin Kurt’un cansız bedeni, tıpkı 10 Haziran 1981’de Gaziantep hapishanesinde idam edilen Veysel Güney’in mezar yerinin kaybedilmesi gibi kaybedildi.
Türker Demirci
Kızıldere’de katledilen 9 devrimcinin bedenleri ailelerine teslim edilirken ve mezarları bilinirken, o günün koşullarında Van’dan gelerek istenilen sürede evlatlarının cenazesini alamayan Kurt ailesi, yıllar sonra cenazelerinin peşine düşmesine rağmen bir sonuç alamadı.
Bizzat Sabahattin Kurt’un mezarını bulmak için ailesi ile birlikte araştırmalar yapan ve bunu Sabo adıyla yazdığı kitabında yer veren gazeteci Yazar Murat Bjeduğ, tüm belge ve bilgilere rağmen mezar yerini öğrenemedi.
İHD’YE BAŞVURU
Aynı zamanda kayıp ailelerinin mücadelesine katkı veren, üyeleri arasında onur üyeleri de bulunan Dostluk ve Kültür Derneği(DKDER), Murat Bjeduğ’un bu araştırmalarından ve tanıklığından yola çıkarak, Sabahattin Kurt’un mezar yerinin açıklanması için, çalışma yürütmesi talebiyle İstanbul ve İzmir şubeleri kanalıyla İnsan Hakları Derneğine dilekçe ile başvurdu.
Başvuru dilekçesinde şöyle denildi:
Kızıldere’de Sabahattin Kurt'un da aralarında bulunduğu cansız bedenler üst üste atılarak bir at arabasıyla Niksar Devlet Hastanesi'ne götürülür. Hastanenin alt katında koridorun daha serince kısmına aynı şekilde atılır cansız bedenler. Aileler gelip alırlar cenazelerini. Bir cenaze kalır, ama yüzü tanınmaz haldedir, kimlik tespiti yapılamaz. Daha sonra teşhis edilir.
Niksar Savcılığı'ndan bir telgraf gelir aileye; “Cenazenizi şu saate kadar almazsanız burada gömülme işlemi yapılacaktır” diye. Zaten o saate yetişmeleri imkânsızdır, o yılların ulaşım koşullarında. Aile, “usullere göre defnedilmesi” talebini iletir cevaben.
Gelen ikinci telgrafta Sabahattin Kurt'un Niksar’ın Şavşak Mezarlığı'nda 157 nolu mezara gömüldüğü bildirilir.
Yıllar sonra Şavşak Mezarlığı'nda Sabahattin Kurt'un küçük kardeşi Semih Kurt’un katılımı ile gazeteci yazar Murat Bjeduğ tarafından aramalara, resmi makamlar nezdinde araştırmalara, mezarlık çevresinde oturan ailelerin yaşlı büyükleriyle yapılan görüşmelere rağmen mezar yerini bulmak mümkün olmaz. Ne bir iz, ne bir işaret, ne de öyle telgrafta yazıldığı gibi bir mezar numarası veya belediyede bir kayıda rastlanmaz. Bir yaşlı köylü tanık, ‘sabah buraya genç bir cenaze getirip gömdüler, ne düşündüler ise akşama gelip çıkarıp götürdüler’ diye bilgi verir.
İster 157 nolu mezarda ister başka yere taşınmış olsun 52 yıldır mezarı ve dolayısıyla bir ziyaretçisi bile olmadan yatıyor Sabahattin Kurt. Tıpkı 10 Haziran 1981’de Gaziantep hapishanesinde idam edilen Veysel Güney’in katledildikten sonra bedeninin kaybedilmesi gibi.
Gözaltında kaybedilen aileleri, evlatlarının katillerinin yargılanması ve evlatlarının bir mezarı olsun diye mücadele sürdürmektedir. Bu mücadelenin bir parçası olarak, Sabahattin Kurt’un mezar yerinin de açıklanması gerekmektedir. Bu nedenle, bilgileri, tanıklarını ve fotoğrafını sunduğumuz Sabahattin Kurt ile ilgili mezar yerinin açıklanması talebimizin yetkili mercilere ve kamuoyuna taşınmasını istiyoruz.”