651. Kez Galatasaray Meydanında olduklarını ifade eden Cumartesi Anneleri, 13 Eylül !980 yılında gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın sorumlularının peşini bırakmayacaklarını dile getirdiler.
Hakikat ve adalet talebiyle 651. Kez Galatasaray Meydanında olduklarını ifade eden Cumartesi Anneleri, 13 Eylül !980 yılında gözaltına alındıkta sonra kaybedilen ve hala cesedine ulaşılamayan Cemil Kırbayır’ın sorumlularının peşini bırakmayacaklarını dile getirdiler.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından yapılan açıklamada, Cemil Kırbayır’ın başına gelenler şöyle anlatıldı:
Bugün 12 Eylül işkencehanelerinde sistematik olarak işlenen insanlığa karşı suçlardan birini hatırlatmak için buluştuk.Kırbayır ailesi Ardahan’ın Göle ilçesindeki Okçu köyünde yaşıyordu.12 Eylül askeri darbesinin ertesi günü 13 Eylül 1980 tarihinde askerler, Kırbayır Ailesinin evine baskın düzenledi. Kars Eğitim Enstitüsü’nde öğrenci olan oğulları Cemil Kırbayır’ı gözaltına aldı.Cemil, önce Göle’ye, oradan da Kars Askeri Gözetimevi’ne getirildi. İşkencehaneye dönüştürülen Eğitim Enstitüsü’nde sorgulandı. Onu işkencede koma halinde gören çok sayıda tanık vardı ama ailesine “Firar etti, bir daha bize sormayın” denildi ve Cemil’den bir daha haber alınamadı.Ailenin ve İnsan Hakları Derneği’nin ısrarlı takibi ile 2011 yılında hazırlanan TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporunda; Cemil Kırbayır’ın gözaltında öldürüldüğü ve bedenin bilinmeyen bir şekilde yok edildiği kararına varıldı. Raporda kaybetme suçuna karışan asker, polis ve Mit mensuplarının açık kimlikleri yer aldı. Komisyon tüm belge, bilgi ve beyanları göndererek Kars Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı 6 yıldır sorumlular hakkında dava açmadı.İç hukuktan sonuç alamayan İHD avukatı Eren Keskin davayı AHİM’e taşıdı. Hükümet bu yıl AHİM’e gönderdiği savunmada, Anne Berfo Kırbayır’ın 26 Ekim 2011 tarihli başvuruyu yaptıktan sonra öldüğünü, varislerinin de davayı onun ölümünden sonra sürdürme niyeti olduğunu gösteren bir bilgi ya da belge yoktur diyerek, AİHM’in yargılamayı dava listesinden çıkarmasını istedi. Ayrıca savunmada Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili; “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” denilerek 12 Eylül savunuldu. Hükümetin bu hukuk dışı savunması evrensel hukukla arasına koyduğu mesafenin ifadesidir. Devletin öldürmeme ve işkence yapmama yükümlülüğünün inkarıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçlardaki cezasızlık geleneğini sürdürmedeki kararlılığın ifadesidir. 105 yıllık ömrü oğlunu bulmaya yetmeyen Berfo Kırbayır’ın, Cemil’e ulaşma mücadelesi şüphe yok ki çocukları, torunları ile sürecek. Ayrıca Cemil Kırbayır’ın akıbetini öğrenmek toplumsal bir haktır ve biz de bu hakkımızın takipçisi olacağız. Berfo annenin bıraktığı yerden Cemil Kırbayır’ı aramaya faillerinden yargı yoluyla hesap sormaya devam edeceğiz.
Fotoğraflar: Kerim Eren