78’liler Girişimi, tutuklu bulunan HDP İstanbul Milletvekili Adayı Celalettin Can’ın serbest bırakılmasını istedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Adayı Celalettin Can’ın, 26 Haziran’da Silivri’de görülecek duruşması öncesi Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenleyen 78’liler Girişimi, Can’ın serbest bırakılmasını istedi. “Celalettin Can’a özgürlük” pankartının açıldığı toplantıya, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, CHP İstanbul Milletvekili Adayı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, HDP İstanbul Milletvekili Adayı Hüda Kaya, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Esengül Demir, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, gazeteci Mehveş Evin, tarihçi Erdoğan Aydın, Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz ve çok sayıda kişi katıldı.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, dayanışmak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, “Umut ediyorum ki bu dayanışma Can ile birlikte bütün siyasi tutukluların en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmasına vesile olur. Hafta sonu yapılacak seçimlerde demokrasi ve barışısın kazanacağına olan inançtan umudumuz büyük. Seçimlerde Türkiye halklarının bütün cezaevlerindeki mahpusları düşünerek nasıl davranması gerektiğini ortaya koyması gerekiyor. Daha kötü bir sonuç, korkarım ki hepimizi açık cezaevinden kapalı cezaevine dönüşeceği günleri getirebilir” ifadelerini kullandı.
Türkdoğan’ın konuşmasının ardından Can’ın eşi Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can’ın özgürlük ve barışa ilişkin düşüncelerinden dolayı tutuklandığına dikkat çekerek, sağlık durumuna ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
‘YÜRÜTMENİN SORUMLULUĞU ÖNCEDİR’
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise, Celalettin Can’ın ve onun durumuna benzer yargılanan birçok kişinin, görüşleri, yazdıklarıyla, konuştuklarıyla değil, niyet sorgulamasıyla yargılandıklarını belirtti. Kaboğlu, “Bu tür davalarda yargılananlar aslında bir niyet sorgulaması, niyetin ötesinden hangi amaç güdülür, yorum yoluyla suç iddiası söz konusu. Ama bu süreçte sorumlu yargı diyemiyoruz, esasen yargı karşısında susması gerekenler, sorumluluk ve yükümlülük altında tutulan yürütmenin burada sorumluluğu öncedir. Çünkü onların müdahalesi olmasaydı Celalettin Can ve benzerleri şu anda tutuklu olmayacaklardı. Tabi ki bu yargının sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor” dedi.
‘HERKESE DÜŞMAN HUKUKU İŞLETİLİYOR’
Ülkede, demokrasi, özgürlük, barış adına, muhalif kimliğiyle ortaya çıkan herkese düşman gözüyle bakıldığını vurgulayan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bir düşman hukukunun işletildiğine dikkat çekti. Fincancı, “Celalettin Can’ın rehin alınmış olması insan olarak benim için çok can yakıcıdır. Fakat cezaevi koşulları göz önüne getirildiğinde hem Can, hem de diğer hasta mahpuslar için çok kaygı verici bir durum söz konusu. 30 bine yakın insanın yatacak yerinin dahi olmadığı koşullar hakim. Dolayısıyla kendi başına sağlıksız insanların bile bu koşullardan hasta çıkacağını ön görmek mümkün. Can da pek çok sağlık sorunu olan bir insan. Dolayısıyla oradaki koşulların çok kaygı verici olduğunu söylemeliyim. Çünkü ayrıca cezaevlerindeki sağlık ortamları da çok ciddi tahrip edilmiş durumda. Zaten çok uygun koşullar değilken cezaevlerinde sürekli dönüşümle aile hekimleri görevlendiriliyor. Bu aile hekimleri cezaevlerindeki sağlık koşulları konusunda deneyimli, bilgili değiller. Çünkü yeterli bir eğitim de almıyorlar” diye belirtti.
‘YAŞINA VE RAHATSIZLIKLARINA RAĞMEN TUTSAK EDİLDİ’
HDP Milletvekili Hüda Kaya ise, “Celalettin Can’ın şahsiyeti üzerinden tüm hasta mahpuslarla ilgili büyük bir dramın olduğunu hepimiz biliyoruz. Mecliste elimizden geldiğince her fırsatta hasta tutukluları gündeme getirmeye çalıştık. Özelde de Celalettin Can’ın durumunu da Meclis’te gündemleştirdim. Ülkede, yaklaşık 20 yıldır darbeler sürecinde ciddi mağduriyetler yaşamış, sağlığını kaybetmiş bir siyaset insanı tekrardan cezaevine konulmuş durumda. Bu insanın, barış ve demokrasi adına yaptığı çalışmalar ‘örgüt üyeliği’ olarak gösterildi. Yaşı, rahatsızlığı, özel durumları olmasına rağmen bugün tekrar hapisle tutsak hale getirildi” şeklinde konuştu. (MA)