91 kadın ve LGBTİ örgütü yayınladıkları ortak metinle 'Olağanüstü Hal'in ‘olağan hale gelmesine alışmıyoruz' dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Çalışma Grubu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik Kadın Sağlığı Kolu'nun çağrısını yaptığı metinde 91 örgüt, olağanüstü hal (OHAL) rejiminin görünen yüzünün yanında kadınların hayatlarında açtığı tahribatı kapsayan görünmeyen yüzü olduğuna dikkat çekti.
OHAL’in kaldırılması, kanun hükmünde kararnamelerin ve bu süreçte demokratik şekilde yapılmamış yasal düzenlemelerin iptalini talep eden kadınlar “#KadınlarOhaleAlışmıyor” hashtag kampanyası ile sosyal medyada da OHAL’in kaldırılmasını isteyecek.
Metinde şu ifadeler yer aldı:
'OLAĞANÜSTÜ HAL'İN ‘OLAĞAN’ HALE GELMESİNE ALIŞMIYORUZ'
Olağanüstü hal rejiminin gündelik hayatlarımızı etkileyen, hissedilen ve görünen pek çok yüzü var. Görünenler kadar yıkıcı bir görünmeyen yüzü OHAL'in kadınların hayatlarında yol açtığı tahribattır.
Biz kadınlar için OHAL sadece meydanlarda, sokaklarda her an bir çatışma çıkacakmış tedirginliği yaratan eli silahlı kolluk kuvvetlerinin varlığı demek değil. OHAL biz kadınlar için evde, sokakta, işte güvencesizlik demek. Herhangi bir bahaneyle birileri tarafından ihbar edilebilme huzursuzluğu içinde çalışmak demek, gözaltındayken avukatla görüşüp görüşemeyeceğini, yakınlarına haber verip veremeyeceğini bilmemek demek. İşten ihraç edilipkocaya, abiye, babaya, sevgiliye bağımlı kılınmakdemek. Parayı verenin kendinde daha çok hak görmesi demek, itiraz edincedaha fazla şiddet görmek, ev içinde de emeğimizin daha fazla sömürülmesi demek.Dayanışma için başvurduğumuz kadın derneklerinin, belediyelerin kadın birimlerinin kapatılması demek. Belirsizlikler ve güvencesizliklerle boğuşarak çocuklara bir gelecek sağlamaya çalışmak demek. "Güvenlik" bahanesiyle mahallende, sokağında, hatta evinde LGBTİ olamamak demek. "Güvenlik" bahanesiyle dün konuştuğun, anlamaya çalıştığın tanıdıklarının, komşularının düşmanlaştırıldığına tanık olmak demek. Fetvalarla, çocuklara, kadınlara yönelik ayrımcılığın, istismarın, tacizin, tecavüzün meşrulaştırılmaya çalışılması demek. Nefretle baş etmek demek.Nefretin bir gelecek kuramayacağını daha iyi anlamak demek.Sözümüzü, sorunlarımızı görünür kılan basın yayın organlarının kapatılması, sesimiz kısıldıkça kadın cinayetlerinin artması demek. Meclisi, seçilmiş kadınları siyasetin dışında bırakmak demek.Haklarımızın, demokratik ve siyasalkazanımlarımızın gasp edilmesi demek.Her şeyin, bugünümüzünve geleceğimizinKHKlerle düzenlenebilmesi demek.
Neden OHAL'i istemiyoruz açık değil mi?
Sadece 696 No'lu KHK bile OHAL'den kurtulmak istememiz için yeter. Erkeklerin kadınları kolayca katlettiği bu topraklarda, erkekler iyi hal, haksız tahrik indirimi diyerek "cezasız" bırakılır, kolluk ve yargı erkekleri korur. Şimdi de son KHK ile silahlanmış ya da silahlandırılmış erkekler "darbe karşıtıyım" diye cinayet işlese bu kez yargı karşısına bile çıkarılmayacak. Çünkü “bazı” sivillere yargı muafiyeti getiren maddeyle öldürmek, şiddet uygulamak, işkence yapmak yasal koruma altına alındı. "15 Temmuz Darbe Girişimi ile sınırlı" açıklamalarına da inanmıyoruz. İktidar kanadı bile birbirini yalanlarcasına açıklamalar yaptı. Bir de "anayasal suçlar"dan yargılananlara tek tip kıyafet zorunluluğu çıkarıldı. Biz bunların birtakım kişilere işledikleri suçlar için cezasızlık zırhı sağlarken diğerlerini tek tip kıyafet gibi haysiyet kırıcı bir cezalandırmayı yargılama sürerken uygulamak suretiyle peşin hükümle suçlu ilan edeceğini açıkça görüyoruz.
Hep birlikte OHAL kaldırılsın diyoruz!
Çatışmayı derinleştiren, yoksulluğu, eşitsizliği, adaletsizliği büyüten, şiddeti ve nefreti meşrulaştıran KHK düzeni sona ersin.
Son KHK'lar başta olmak üzere, bu süreçte demokratik şekilde yapılmamış yasal düzenlemeler iptal edilsin.
Olağanüstü Hal'in "olağan" hale gelmesine alışmayacağız!"