Adli tatilde ara verilen Adalet Nöbeti 69'uncu kez Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde tutuldu.
Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatları nezdinde başlatılıp haksız tutuklamalara karşı sürdürülen Adalet Nöbeti, 69. kez tutuldu.
Hukuk örgütlerinin tutuklu meslektaşları için İstanbul Adliyesi’nde başlattıkları “Adalet Nöbeti” adli tatilde verilen aradan sonra bugün 69. kez tutuldu. Nöbete katılan isimler arasında HDP Milletvekilleri Oya Ersoy ve Züleyha Gülüm, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Onursal Başkanı Ercan Karakaş, Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez, Manisa Barosu Genel Sekreteri Seçil Ege Değerli de vardı.
‘NÖBETE ZORUNLU TUTANLAR UTANSIN’
Nöbette ilk olarak Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez konuştu. Nöbetin önemine değinen Dönmez, “Kıymetli olan sayı değil, bir arada olmaktır. Bizi burada nöbet tutmak zorunda bırakan bir anlayış var. Bir ülkede eğer avukatlar adalet için nöbet tutuyorsa üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir sorun vardır” dedi. 6 Nisan 2017’de Adalet Nöbeti katılımcılarına yönelik polis saldırısını anımsatan Dönmez, “Bu cübbenin kıymetini bilmeyenleri kınıyoruz. Eğer avukatlar 69 haftadır bu nöbete ihtiyaç duyuyorsa bu nöbete bizi zorunda bırakanlar utansın” diye konuştu. Dönmez, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklandıklarını, soruşturmaya uğradıklarını belirterek, “Bizim buradaki halimiz Türkiye’nin başka bir ilinden farklı değil. Bizler adalete nöbet tutma ihtiyacını değiştirmek için bir araya geldik” dedi. Dönmez, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi avukatlarının önümüzdeki hafta görülecek ilk duruşmasını anımsatarak şöyle devam etti: “Bir avukatın yaptığı savunma yargılama konusu edilemez. Nöbetin tutulmadığı, adaletin tesis edildiği, demokrasinin, insan haklarının olduğu bir zaman gelecek.”
‘BARIŞIN TEMELİ ADALETLE SAĞLANIR’
Manisa Barosu Genel Sekreteri Seçil Ege Değerli de konuşmasında toplumun adalet talebinin karşılanmadığına değindi. Değerli, “Bu toprakların adalet talebi, adalet saraylarında karşılanmadıkça, adalet saraylarında insanlar adalet arayışlarına sonuç elde edemedikçe bu arayış Somalı annelerin adalet yürüyüşüne, Cumartesi annelerinin nöbetine dönüşecektir. Eğer biz bu topraklara barışın, huzurun ve mutluluğun gelmesini istiyorsak eril şiddete uğrayan kadınların ve çocukların adalet talebine, madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda iş cinayetlerinde, hızlı trenlerde cinayete kurban giden vatandaşların, işçilerin ve ifade özgürlüğü sebebiyle yargılanan akademisyenlerin, yazarların, basın özgürlüğü ihlal edilen gazetecilerin, savunma dokunulmazlığı ihlal edilen avukatların adalet talebinin gerçekleştirilmesinde hep beraber olmalıyız” dedi. Adaletin gerçekleşmesiyle barışın mümkün olmadığına vurgu yapan Değerli şöyle devam etti: “Hak savunucularının yanında olmak, onların haklarının yanında olmak ülkenin barış içinde yaşamasının da temelidir. Çünkü barışın temeli ancak toplumsal adaletin her anlamda sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Biz hak savunucuları olarak bu mücadeleye kararlılıkla devam edeceğiz.”
‘AVUKAT TUTUKLAMALARI POLİTİKTİR’
Son olarak konuşan Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan ise, “Eğer ortada bir nöbet varsa, ya teyakkuzdayızdır ya da hastamız vardır. Biz hem teyakkuzdayız hem de gittikçe hastalığı ağırlaşan bir adalet sistemimiz var” dedi. Mevcut hukuk sisteminin adaletten ari olduğunu ifade eden Sağkan, “Bir avukat tutuklaması; öncelikle bir vatandaşın, sonrasında savunmayı savunan bir hukuk temsilcisinin sesinin kısılma çabasıdır. Bu yönüyle totaliter ve otoriter sistemler için son derece kullanışlı ve avukat özelinden koca bir ülkeye verilen büyük bir gözdağıdır. Tam da bu yüzden, avukat tutuklamaları politiktir” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: Evrensel