Epilepsi, kalın bağırsak, kalp, mide ve çölyak hastası, ayrıca 3 kez anjiyo olmuş bir hasta olan İdris Başaran, acil olarak tedavi edilmesi istendi.
Epilepsi veçölyak hastasıolan, bağırsak, kalp ve midesinde sorunları bulunan, ayrıca 3 kez anjiyo olmuş hasta mahpus İdris Başaran’ın acil olarak tedavi edilmesi istendi.
1994’den beri hapishanede tutuklu olan İdris Başaran'ın ailesi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında yetkilileri göreve çağırdı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
‘Hasta mahpus İdris Başaran, Bursa H Tipi Hapishanesi’nde 12 Şubat’ta “askeri düzende” sayım dayatmasını kabul etmedikleri için 10 kişilik koğuşlarında gardiyanların saldırısına uğrayarak 12 saat süresince ters kelepçeyle çıplak bir şekilde tek kişilik hücrede tutuldu. 16 Şubat itibarıyla boş bir koğuşta koğuş arkadaşlarıyla birlikte beton zemin üzerinde yatmak zorunda kalıyor.
Kuşkusuz bu yapılan açık bir işkencedir. Bu işkence İdris Başaran şahsında kanıtlanıyor. Çünkü Başaran, epilepsi ve çölyak hastası, kalın bağırsak, kalp ve midede sorunları bulunan, ayrıca 3 kez anjiyo olmuş bir hasta mahpus. Üstelik 1994’den beri hapishanede olan bir siyasi mahpus.
Yaklaşık 15 yıldır bu hastalıkları var olan İdris Başaran, Burs H Tipi Hapishanesi’nde ortada olan tüm raporlara rağmen, hastaneye götürülüp muayene edilmeden ring aracında bekletilip cezaevine geri götürülüyor. Kandıra Hapishanesi’ndeyken ağır zaman lira olsa tedavisi sürerken, Bursa H Tipi hapishanesinde hastaneye götürülmediği gibi “Senin ilacın Türkiye’de yok. Yurtdışından getirteceğiz.” denilerek ilacı dahi verilmiyor. Bu uygulama bile işkenceyken, 12 Şubat’tan bu güne fiziki işkence de görüyor.
İnsan hakları savunucuları olarak sağlık durumu giderek daha da kötüleşen İdris Başaran’ın tedavi hakkının engellenmemesini istiyoruz. Ona ve tüm mahpuslara uygulanan işkencenin son bulmasını istiyoruz. Bu isteğimizi duyarlı herkesle paylaşıyoruz. Mahpusların, özellikle hasta mahpusların sesi, soluğu olalım.’denildi.