LEVENT KAÇAR :Kayan Yıldızlar Üzerine Düşünceler 19
LEVENT KAÇAR
Ahmet ve Kadir’e bin selam ettim; ama çocuktum daha…
Yüreği ağzında; günü yoldaş sıcaklığıyla, ölümle alay edercesine ve kahkahalarıyla tekmelediler idam sehpalarındaki sandalyeyi. Işık ve bayrak oldular. Zebaniler kör karanlıklarda unutulurken, onlar unutulmadılar.
Simurg olup Anka’ya doğru bulutların ak perçemine asılarak, kuş uçumuyla yola çıktılar. Halklarına gönülden bağlıydılar. Yaşamı bunca severken ölümü karşıladılar. Yiğitliklerini direncin en yoğun halinden damıtarak, su tanesiyken nehir olup Karadeniz’e aktılar. Dağlarında kar varken sert coğrafyaların, bahara tutundular. Gelincik tarlasında papatya, karakışta kardelen oldular. Misk-i amber kokularıyla yıkandılar. Dağ çiçeklerinin renk cümşünden bir tutam alıp, gökkuşağına asıldılar. “…Yaşamak isterken delice…” yeni doğan çocuklara onların isimleri verildi.
Asırları aşarak bugüne değin onların hikayeleri anlatıldı, nesilden nesile. Zebanileri kimse hatırlamazken kimseler unutmadı, tarihin şen çocukları olarak. Direniş destanlarına onların isimleri verildi.
Unutulmadılar.
Her yıldız kaydığında gecenin karasında, güz yangınlarına ışık oldur. Kıyıya vuran ayışığının yakamozuydular. Kıvılcım yağmurlarında kayanın gediğine tutundular. Özgürlük aleviydi harında sınandıkları.
Gecekondulardan, barikatlardan, dağ yangınlarından geliyordu umutları. Hiç sönmedi ateşleri; ışık tanesinde isimsiz alevlerde yandılar. Ateşi, suyu, havayı, toprağı ve inancı taşıdılar gönülden bir başka gönüle yol eyleyip, köpru kurdular; genç kızların bereketli memelerinde doyurdular susuzluklarını. Kana kana yundu, yudumladılar. Yıkanıp paklandır yeni doğmuş bir bebek gibi. Karınlarını dağın zirvesindeki barınaklarda doyurdular. Ateş yakıp, tavşan kanı çayın keyfinde, kınalı kuzuların kızılına boyandılar.
Yeşili severdi bu çocuklar; bir de kan kızılına vuruldular. Mavi düşlere uyandılar. Fecir zamanlarında; erkenci bir horuzun türkü tadındaki ağıtlarıyla kalktılar; yeni fecir zamanlarında, şenlik halaylarında mendil salladılar.
Sonra Selimiye’nin A Bölümü’nde hücreye tıkıldılar. Ahmet Saner ve Kadir Tandoğandı’lar. İşkenceci zebanilere bağırdılar. “Yeter ulan alçaklar; vurmayın yoldaşlara…” İşkenceciler utandılar çığlık olan devrimci yüreklere. Bir süre de olsa şaşkınlıktan durakaldılar. “A Bölümü’nde maltada/ ölümle voltadaydık/ A Bölümü devrimin yalçın kalesi”ydi ve gönüllerimize moral oldular.
Sonra sonra… yıldızlara asıldılar tekmeleyerek idam sehpasını. Ah Kadir ah Ahmet! Selimiye’de gürleyen sesiniz kulaklarımda hala. “Giderseniz oraya/ yüzünüze bir kahkaha vurur/ A Bölümü’nün duvarlarında hala/ o canlı tebessüm durur…” Güle güle yoldaşlar; anılarınız emanetimizdir gelecek kuşaklara…
Uğurlarola.
Levent Kaçar
A Bölümü’nde ölümün soğukluğu üşüyordu Haziran’da… Kasım 2021