ANKARA - “Barış Bildirisi” imzacısı akademisyenlerin üniversitedeki işlerine geri dönmeleriyle ilgili Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı İlker Akcasoy, hukuksuzluğun son bulması için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
“Barış Bildirisi” imzacısı akademisyenlerin üniversitedeki işlerine geri dönmeleriyle ilgili “Geç kalmış adaletin adalet olmayacağını bilmemize rağmen bu sevinci yaşıyoruz” diyen Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı İlker Akcasoy, hukuksuzluğun son bulması için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
2016 yılında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesi’nde görevli “Barış Bildirisi” imzacısı akademisyenler Funda Şenol Cantek, Tezcan Durna, Nail Dertli ve Can Irmak Özinanır ihraç edildi. OHAL Komisyonu’na yaptıkları başvuruları reddedilen 4 akademisyen hakkında Ankara 21’inci İdare Mahkemesi ihlal kararı verdi. Böylece akademisyenlerin üniversitedeki işlerine geri dönmelerinin yolu açıldı.
Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Ankara 5 Nolu Şube, akademisyenlerin görevlerine iade edilmelerine ilişkin Mülkiyeliler Birliği Merkezi'nde toplantısı düzenledi. Toplantıya, çok sayıda akademisyenin yanı sıra CHP Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da katıldı. Toplantıda ilk olarak Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı İlker Akcasoy konuştu.
GECİKEN ADALET
Akcasoy, kararla ilgili “Geç kalmış adaletin adalet olmayacağını bilmemize, hala mahkemelerden ret kararlarının geldiğini görmemize rağmen bu sevinci yaşıyoruz. Cübbelerin yerlere serildiği ve polis postalları altında ezildiği günden bugüne, her bir ihraç kararı sonrasında ‘Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz’ diyerek alkışlarla uğurladığımız hocalarımızın, kendilerine yaşatılan hukuksuzluğa ve eziyete rağmen gösterdikleri onurlu ve kararlı duruşun kimlere nasıl dert olduğunu gördüğümüz için seviniyoruz” diye belirtti.
Anayasa Mahkemesi’nin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini “Düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiren kararını hatırlatarak, imzacı akademisyenler hakkında verilen beraat kararlarına değinen Akcasoy, "OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ‘kurum kanaati’ gibi hukuken hiçbir geçerliliği olmayan gerekçelerle verdiği ret kararlarının ardında siyasi iktidara sadakat ve itaat olduğunu çok iyi biliyoruz. Bugün de üniversite yönetimlerinin yargı kararlarını uygulamakta işi nasıl ağırdan aldıklarına tanıklık ediyoruz. Halbuki Anayasa Mahkemesi’nin 2022 yılında verdiği kararla ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atmanın bir disiplin cezasına dahi konu olamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna rağmen Ankara Üniversitesi yönetimi, Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin iptal kararlarını Bölge İdare Mahkemesi’ne taşımakta ya da yargı kararlarını ‘ivedilikle’ uygulamamakta bir sakınca görmemiştir” dedi.
KEYFİ UYGULAMALAR UYGULANIYOR
Akademisyenlerin ellerinden alınan her bir hak için büyük uğraşlar vermek zorunda bırakıldığını söyleyen Akcasoy, “Hocalarımız, bugün de yargı kararlarının üniversite yönetimleri tarafından uygulanması için aynı çabayı sergilemeye zorlanıyor. Mülkiyeliler Birliği eski Genel Başkanı Dinçer Demirkent’in 30 gün içerisinde göreve başlatılmaması, ilk defa atanacakmış gibi hakkında arşiv soruşturması yapılacağının kendisine iletilmesi bunun en açık örneğidir. Evet, kendisi dün itibariyle göreve başlama yazısını tebellüğ etmiştir. Ancak bunun üniversite yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmasından sonra apar topar yapılması keyfi ve hukuksuz uygulamaların boyutlarını gözler önüne sermiştir” ifadelerini kullandı.
MÜCADELEYE DEVAM
Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi gerektiğinin altını çizen Akcasoy, şöyle dedi: "OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ret kararlarını yargıya taşıyarak iptal ettiren hocalarımız, Ankara Üniversitesi yönetimi tarafından hızla görevlerine başlatılmalıdır. Görevlerine dönen tüm akademisyenler için telafi mekanizmaları oluşturulmalı, akademik atama ve yükseltme kriterlerinin yeni bir cezalandırma aracı olması engellenmelidir. Unutulmamalıdır ki bizler, Türkiye’nin en köklü kurumlarına, fakültelerine, bilime ve akademik özgürlüğe ağır darbeler indiren, eleştirel aklı tasfiye etmeyi hedefleyen bu hukuksuzluğun son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Biliyoruz, zamanı geri alamayacak ve açılan yaralarımızın izini silemeyeceğiz. Ancak, ilk gün söylediğimizi bugün de tekrarlıyor ve sözümüzün arkasında duruyoruz. Çiçekleri koparanlara baharın geldiğini, tomurcukların çiçek açtığını ve umudun filizlendiğini hep birlikte müjdeleyeceğiz. Hocalarımıza yaşatılan bu hukuksuzluğun ve onların yaşamlarını alt üst eden bu zulmün faillerinden tek tek hukuk önünde hesap soracağız.”
Ardından konuşan Eğitim Sen 5 Nolu Şube Başkanı Mutlu Arslan, “Barış Bildirisi” imzacısı 401 imzacının adaletin tecelli etmesi büyük mücadele verdiğini belirtti. Son olarak akademisyenlerden Dinçer Demirkent konuştu. Maruz kaldıkları haksızlığından üzerinden 6 yıl geçtiğini anımsatan Demirkent, şöyle devam etti: “Bu 6 yılın nasıl geçtiği bizim için unutulmayacak. Bize ‘imzanızı geri çekin’ diyen akademisyenler, barış imzacısı akademisyenleri üniversiteden atmak için toplu liste veren hukuk müşavirleri, rektörler bunlara ortak olan dekanlar unutulmayacak.”