"Bu suça ortak olmayacağız" diyen 8 akademisyen İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.
"Bu suça ortak olmayacağız" diyen 8 akademisyen İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen öğretim üyesi Erol Katırcıoğlu, savunmasında "Bildiri bugün de gelse imzalarım" dedi.
"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılan 8 akademisyen, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. İlk duruşma, Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen öğretim üyesi Erol Katırcıoğlu’nun savunması ile başladı.
Katırcıoğlu savunmasında gerek Anayasa’da gerek de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ifade ve basın özgürlüğünün düzenlendiğini hatırlatarak, “Bildiri bugün de gelse imzalarım. 40 yıldır akademisyenlik yapıyor, insan yetiştiriyorum. İnsanların ölümü konusunda sessiz kalmak ahlaki ve vicdani değildir. Muhatap olarak devleti ve siyasileri gördüğümden onlara çağrı yapan bu metni imzaladım. Yangın tüm mahalleyi sarmıştı. Mahalle halkını uyandırmak için üzerime düşeni yaptım. Yangın var diye bağırmazsak bütün mahalle olarak yanarız. Ben bunu görev olarak kabul ettim. Yaşanan ölümlere vatandaş olarak razı gelmek benim yapabileceğim bir şey değildi onun için de metni imzaladım. Ortada bir suç yoktur. Ben bu metinden dolayı dava açılmayacağını düşünmüştüm. Böyle bir dava açılmış olsa da mahkemenizin ceza vermeyeceğini düşünerek beraatimi talep ediyorum” dedi.
'YARGILAMANIN BİRLİKTE YAPILMASI GEREKİR'
Katırcıoğlu’nun avukatı Bahri Belen ise, savunmasında usule ilişkin beyanlarda bulundu. Bildiriyi imzaladıkları için akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya hakkında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt propagandası” iddiasıyla dava açıldığını hatırlatan Belen, şunları söyledi:
“4 akademisyenin İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının ilk duruşmasında iddia makamı, yargılamanın 301’den yapılması için izin koşulu gerektiğini, izin koşulu gerçekleşmediğinden yargılamanın durmasını ve iznin beklenmesini talep etmişti. Mahkeme de bu talebi kabul etmişti. Müvekkilim ve diğer imzacı akademisyenler için tipikliği belirlenmiş bir suç ne savcılık makamından ne de mahkeme tarafından saptanamamıştır. Eğer iddianamemizde imzacıların isimleri yazılıyor. Bunlardan 4’ü ile ilgili açılan dava için 301’e başvuruluyorsa, o zaman burada tüm sanıklar için yargılamanın birlikte yapılmasının yeknesaklığı sağlamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle dosyanın 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nden celp edilmesini, dosyalar fiili ve hukuki yönden irtibatlı olduğu için birleştirilmesini ve 301 hususu kesinleşene kadar da, yargılamanın durmasını talep ediyoruz.”
Kararını açıklayan Mahkeme, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan 4 akademisyenin dava dosyasının istenmesine, birleştirme ve 301’den yargılama talebinin ise dosya geldikten sonra değerlendirilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
'İDDİANAME GERÇEĞE AYKIRI'
Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen doktora öğrencisi Cihan Yapıştıran ise savunma için süre istedi. Yapıştıran’ın avukatı Meryem Kavak, iddianamenin gerçeğe aykırı isnatlarda bulunduğunu, somut deliller yönünden eksik ve hatalı olduğunu söyleyerek, AİHM, AYM ve Yargıtay kararlarından örneklerle müvekkilinin ifade özgürlüğünü kullandığını ve bir hakkın kullanımının cezalandırılamayacağını kaydetti.
Kavak, derhal beraat ve 13 Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile birleştirilme talep etti.
Birleştirme hususunda takdiri mahkemeye bırakan savcı, sorgudan sonra hüküm kurulacağından derhal beraat isteğinin reddini talep etti.
Mahkeme, savunması alındıktan sonra beraatin değerlendirilmesi için derhal beraatin bu aşamada reddine, birleştirme talebine savunmadan sonra ilerleyen aşamada karar verileceğini belirterek, bir sonraki duruşmayı 24 Nisan 2018'e erteledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen İsmet Akça da savunma için süre istedi. Akça’nın da avukatlığını üstlenen Kavak, birleştirme ve derhal beraat taleplerini yineledi. Mahkeme, talepleri bu aşamada reddederek bir sonraki duruşmayı 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
SÜRE İSTENDİ
Hakkında açılan dava kapsamında duruşması görülen bir diğer isim Marmara Üniversitesi’nden akademisyen Ayşe Nilüfer Durakaşa’dı. Ancak konuk öğretim üyesi olarak Viyana’da görev yapması nedeniyle mahkemeye katılmayan Durakaşa’nın mazeret dilekçesi, avukatı Meryem Kavak tarafından mahkemeye sunuldu.
Avukatı, bir sonraki celse hazır bulunacağını belirttiği müvekkili için mahkemeden beraat ve birleştirme taleplerinde bulundu.Ancak taleplerin mevcut aşamada reddine karar veren Mahkeme, bir sonraki celseyi 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
Av. Meryem Kavak, Marmara Üniversitesi’nden akademisyen Seçil Ercan’ın da Fransa’da bir üniversitede araştırma görevlisi olarak çalıştığını söyleyip, iş sözleşmesinin bir örneğini mahkemeye sundu. Ercan’ın sözleşmesi gereğince 24 Temmuz’da Türkiye’ye döneceğini belirten Kavak, beraat ve birleştirme taleplerini yineledi. Mahkeme, taleplerin bu aşamada reddine karar vererek duruşmayı 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
Daha sonra Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Özgür Müftüoğlu’nun savunmasına geçildi.
Müftüoğlu’nun avukatı Ziya Çelik, OHAL KHK’si ile getirilen 3 avukat sınırlandırmasına itiraz etti. Avukat Yıldız İmrek de, avukat sınırlamasının savaş halinde bile getirilemeyeceğini ve açıkça Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etti. Mahkeme, duruşmada en çok 3 avukat hazır bulundurulmasına ve diğer avukatların izleyici bölümüne geçmelerine karar verdi.
'SUÇ DEĞİL'
Müvekkilinin derhal beraat edilmesini talep eden Avukat Devrim Avcı, "soruşturma ve bildirinin imzalanmasıyla başlayan süreçte müvekkilimin kişilik hakları kamuoyunda hedef haline getirilerek ihlal edilmiştir. Ceza kanununa göre hakkını kullanana ceza verilemez. Anayasa ve AİHS maddelerinde de yer alan düşünce ve ifade özgürlüğü haklarını kullandı. Bu nedenle derhal beraat. Hukuki değil siyasi saiklerle hazırlanmış iddianameyi savcının kendi görüşlerinin yazdığı bir metin olarak görüyoruz. Bu aşamada müvekkilimin işlediği bir suç olmadığı için derhal beraatini talep ediyoruz" dedi.
Avukat Ali Saygı yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tek elden yürütülmesi gerektiği kanaatinde olduklarını belirtti. Mahkeme talepleri savunmadan sonra değerlendirileceğini belirterek şu aşamada reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden akademisyen Semin Çağdaş Tuba İnal Çekiç’in avukatları Murat Deha Boduroğlu ve Alp Tekin Ocak, müvekkillerinin Hamburg’da yaşadığını, Hamburg Üniversitesi’nde akademik faaliyetler yürüttüğünü, görev süresinin 2020 yılında sona ereceğini beyan etti. Müvekkillerini bir sonraki celse hazır edemeyeceklerini söyleyen avukatlar, istinabe usulü ile savunmasının alınmasını talep etti. Mahkeme, sanığın izin kullanma hakkı olduğundan İnal’ı hazır etmeleri için Avukatlara sonraki celseye kadar süre verip duruşmayı 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.
24 NİSAN'A ERTELENDİ
Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Yüksel Taşkın’ın avukatı Mehmet Adil Demir, yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamayla hukuki ve fiili bağı olduğunu belirterek, “Yargı birliği açısından ve usul ekonomisi yönünden birlikte görülmesinde yarar görüyoruz. Her iki suç da oluşmamıştır zaman kaybı olmaması açısından 301 izni alınmasını ve dosyaların birleştirilmesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme talepleri ilerleyen aşamada değerlendirmek üzere mevcut aşamada reddederek, duruşmayı 24 Nisan 2018 tarihine erteledi.