Almanya, Rusya, Fransa ve Türkiye'nin katılımıyla gerçekleştirilen dörtlü zirve sona erdi. Zirvede Anayasa Komitesi kurulması kararlaştırıldı.
‘Suriye Dörtlü Zirvesi’ Türkiye’nin ev sahipliğinde Almanya, Fransa ve Rusya’nın katılımıyla gerçekleşti. Soçi mutabakatının ardından İdlib'deki durum başta olmak üzere, sahadaki genel gelişmeler ve siyasi çözüm sürecinin ele alındığı zirve 2 saat 45 dakika sürdü. Zirve’de İran’ın olmaması uzlaşı şartı olarak değerlendirildi. Astana ile Cenevre arasında bir ara uzlaşma toplantısı olarak değerlendirilen zirve sonrası, liderlerin yaptığı konuşmalarda kırmızı çizgiler karşılıklı olarak hatırlatıldı, ‘Suriye’de siyasi çözüm’ vurgusu yapıldı.
Suriye’nin geleceği üzerine yapılan ‘İstanbul Zirvesi’ dörtlü zirve biçimde gerçekleşti. Rusya lideri Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana süreci ve İdlib mutabakatına atıf yaparken Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Almanya Başbakanı Merkel dörtlü zirve haricindeki güçleri de hatırlattı. Macron özel olarak ABD vurgusu yaptı.
İDLİB MODEL OLACAK MI?
Zirve sonrası yapılan açıklamalarda Rusya ve Türkiye tarafı İdlib’in “terörden arındırılması için başarılı bir model” ortaya koyduklarını belirtirlerken özellikle Fransa lideri Macron ‘kimyasal silah’ uyarısında bulundu ve Suriye rejimini halkına savaş açan bir iktidar olmakla suçladı. Tarafların İdlib konusundaki açıklamaları İdlib’in henüz tamamıyla sonuçlanmış bir model olmadığına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İdlib mutabakatındaki başarıya vurgu yaparak, IŞİD ve PYD’i işaret ederek yeni operasyonlar yapılması çağrısı yaptı.
REJİME KARŞI BM KOZU
Dörtlü zirvede bütün taraflar Suriye’de kalıcı ateşkese ve siyasi çözüme vurgu yaparlarken Putin Suriye’deki rejime “Suriye Arap Cumhuriyeti” denmesini istedi. “Suriye halkı kendi kaderini kendisi belirlemeli” diyen Putin’e karşılık Macron ve Merkel çözüm sürecinde rejimin değil Birleşmiş Milletler’in inisiyatif alması gerektiğine vurgu yaptı. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın öncesinde eleştirilen yetersizlikleri sıklıkla ‘değerli çabalar’ olarak vurgulandı. Zirve sonrası konuşan dört lider yılbaşına kadar Anayasa Komitesi’nin oluşması konusunda anlaştıklarını deklare ederlerken, öncesinde karar alınmasına rağmen bu toplantının yapılamamış olması da yeniden hatırlatıldı. Bu vurgu Anayasa Komitesi girişiminin gidişata göre bir pazarlık konusu olacağı biçiminde yorumlandı.
‘MÜLTECİLER DÖNMELİ AMA...’
Zirvenin en önemli gündemlerinden biri de Suriyeli mültecilerdi. Putin 1.5 milyon mültecinin Suriye’ye geri dönmesi için bir çalışma içinde olduklarını belirtirken Erdoğan da Afrin, Cerablus ve diğer bölgelerde güvenli alanlar oluştuğuna vurgu yaptı. Macron, İdlib hatırlatması yaparak, gerilim sürdüğü müddetçe geri dönüşlerin zor olduğunu, bilakis İdlib’e müdahale durumunda yeni göç dalgasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Fransa lideri ayrıca insani yardım konvoylarına saldırılar olduğunu ifade ederek geri dönüş koşullarının henüz hazır olmadığını dile getirdi.
ZİRVE’DE KAŞIKÇI CİNAYETİ DE ELE ALINDI
Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak ikili görüşmelerimizde bu konuyu ele aldık. Gerekli bilgiyi kendilerine verdim. Her şeyden önce içeride 18 tutuklu var. Bunlar ülkemize gelen kişilerdir. 9+6+3 dağılımı var. Bu 18 kişiyi Türkiye’ye kimler gönderdi, bu sorunun cevabını Suudi yetkililer vermelidir. Diğer açıklama Suudi yetkili mercilerinden geldi. O da Türkiye’deki yerli işbirlikçilere cesedin teslim edildiğine dair. Yerli işbirlikçiler kimdir, bu iddiayı ortaya koyan kişilerin açıklaması gerekir. Suçun işlendiği yer İstanbul’dur” açıklamasını yaptı.
Ardından söz alan Merkel ise, “Kaşıkçı’nın ölümüyle ilgili, faillerin kimler olduğu ortaya çıkarıldıktan sonra gerekeni yapacağız” dedi.
CENEVRE'DE ANAYASA KOMİTESİ KURULACAK
Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından yayımlanan bildiride liderler, teröre karşı mücadeleye devam etme gerekliliğinin altını çizerken, etkili önlemlerin tam olarak uygulanması ve tüm ilgili tarafların hükümlere riayet etmesi suretiyle sağlanacak kalıcı bir ateşkesin önemini vurguladı.
Bildiride, Dörtlü Zirve'de Suriye ihtilafına dair son gelişmelerin ele alındığı ve Suriye ihtilafından kaynaklanan bölgesel ve küresel güvenlik ile istikrara yönelik risk ve tehditler karşısındaki ortak kaygıların ifade edildiği belirtildi.
Süregiden ihtilafa askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair güçlü inançlarının altını çizen liderler, bu çerçevede, Suriye ihtilafına muteber ve sürdürülebilir çözüm bulunmasına katkı sağlamayı amaçlayan tüm uluslararası girişimler arasında eşgüdümün artırılmasının önemini vurguladı.
Bildiride, şu görüşlere yer verildi:
“BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ'la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler, oluşumlar ve diğer terörist grupların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla terörle mücadelede kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğine zarar vermeyi amaçlayan ayrılıkçı gündemleri reddetme kararlılıklarını ifade etmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu tarafından 17 Eylül 2018'de Soçi'de imzalanan İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıra'yı memnuniyetle karşılamışlardır. Ağır silahların ve radikal grupların Muhtıra uyarınca tesis edilen silahtan arındırılmış bölgeden çekilmesinde sağlanan ilerlemeyi takdir etmişlerdir.”
Suriye'de herhangi bir tarafça kimyasal silah kullanılmasına azami surette karşı olduklarını iddia eden liderler, tüm taraflara Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme'ye tam riayet etmeleri çağrısında bulundu.
BM'nin kolaylaştırıcılığında ve Suriyelilerin öncülük ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı bir siyasi sürece desteklerini ifade eden liderler, Suriyeli taraflara bu sürece aktif katılım sağlama çağrısında bulundu.
Liderlerin ortak bildirisinde şu ifadeler yer aldı:
“BM gözetiminde, en yüksek uluslararası şeffaflık ile hesap verilebilirlik standartlarına uygun olarak, diaspora mensupları da dahil seçime katılma hakkına sahip tüm Suriyelilerin katılımıyla düzenlenecek serbest ve adil seçimlerin zeminini oluşturmak üzere Suriye'de anayasal reformu gerçekleştirecek Anayasa Komitesi'nin Cenevre'de kurulması ve erken bir zamanda, şartları gözeterek, bu yıl sonu itibarıyla toplanması çağrısında bulunmuşlardır.
Siyasi sürecin sürdürülmesine ve ateşkesin kalıcı olmasına katkı sağlanmasını teminen güven artırıcı önlemlerin uygulanmasının önemini vurgulamışlar ve ilgili Çalışma Grubu tarafından BM ile Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla çalışmalar yürütülen, zorla alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti konularına desteklerini beyan etmişlerdir.”
Başta Türkiye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere, ev sahibi ülkelerle dayanışma içinde olduklarını teyit eden liderler, mültecilerin Suriye'ye güvenli ve gönüllü şekilde, uluslararası hukuka uygun koşullarda geri dönmelerine bağlı olduklarını hatırlattı.
Mültecilerin ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların tüm ülke genelinde oluşturulması ihtiyacına işaret eden liderler, geri dönenlerin silahlı çatışma, siyasi baskı veya keyfi tutuklamalardan korunması ve su, elektrik, sağlık ve sosyal hizmetler dahil olmak üzere insani altyapı gereksiniminin altını çizdi.
Liderler, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacını vurguladı.