Ankara Tabip Odası (ATO), bir basın açıklaması yaparak, “Sağlık çalışanlarına yapılan ek ödemelerin eşitsiz olduğu, çalışanlar arasında çalışma ve iş barışını bozan güvencesiz ücretlendirme biçimini reddediyoruz” dedi.
Koronavirüs salgını tüm dünyada ve Türkiye’de hızlı bir şekilde yayılmaya, yayıldıkça da can kayıplarına neden olmaya devam ediyor.
Sağlık emekçilerinin bu süreç içerisinde hakkı olan ek ödemelerin Sağlık Bakanlığı tarafından eksik ve ayrımcı bir şekilde ödendiğini gündeme getiren Ankara Tabip Odası,“Güvenceli ücret rejimi uygulansın” dedi. Ayrıca sağlık emekçilerine yönelik yeterli ve gerekli önlemlerin alınmadığı vurgulandı.
“SAĞLIK BAKANI EK ÖDEME ÜCRETLERİNİN TAVANDAN YAPILACAĞINI SÖYLEMİŞTİ”
Ankara Tabip Odası tarafından yapılan basın açıklamasında, “Covid-19 pandemisi süresince her ülkede olduğu gibi ülkemizde de salgının ilk günlerinden itibaren sağlık çalışanlarının özverili çabaları toplum tarafından alkışla takdir edildi. Kamu otoritesi de bu eylem şeklini benimseyerek sahiplenmek için günlük olarak balkonlardan sağlık emekçilerini alkışladılar. Bu süreçte iktidar ve Sağlık Bakanı pandemi sürecinde sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanlarına ek ödeme ücretlerini tavandan ödeyeceğini bir basın açıklaması ile kamuoyuyla paylaştı” denilerek hükümetin sağlık emekçileri ve emek birliklerine verdiği söz hatırlatıldı.
“GÜVENCELİ ÜCRET REJİMİ UYGULANSIN”
Hükümetin ilan ettiği sözüne sadık kalınmadığı belirtildikten sonra Ankara Tabip Odası, Sağlık emekçilerinin iktidarın sağlık politikalarından sağlıkçıların ne kadar hasar aldığı, tarihsel süreç içerisinde değerlendirildi. Ankara Tabip Odası, mevcut iktidarın inatla ve ısrarla savunduğu en önemli kuramlardan biri olan “Performansa dayalı ücretlendirme” sürecinin koronavirüs sürecinde dahi en önemli argüman olduğunu belirtilerek açıklamaya şöyle devam edildi:
“Sağlık meslek ve emek örgütleri TTB, SES ve Tabip Odaları; 2003 yılında uygulanmaya başlanan sağlıkta dönüşüm programının birinci fazında hayata geçirilen performansa dayalı ücretlendirme biçimine hep karşı çıkmışlardı. Çalışma barışını bozan, niteliğe değil parça başı güvencesiz ücretlendirme rejimini hep reddettiler. İnsanca ve onurlu bir hayat sürdürmek için emekliliğe yansıyan güvenceli bir ücret rejimini savundular ve savunmaya devam ediyorlar. Özellikle bu süreçte para konusunun gündeme gelmesinden ötürü rahatsızlıklarımızı her mecrada dile getirdik, açıklamalarda bulunduk. Bu popülist yaklaşıma karşı durduk. Kendi sağlığımızı ve toplum sağlığını korumak için güvenli bir çalışma ortamında tam donanımlı KKE sağlanmasını vurguladık. Sağlıklı doğru bilgi paylaşımını talep ettik. Sürecin olumlu işleyebilmesi için gerekli olan Sağlık Bakanlığı kurullarında ve il pandemi kurullarında demokratik temsiliyet istedik.”
“ADALETLİ İŞ BÖLÜMÜ YAPILMALIDIR”
Ankara Tabip Odası, yetkililerin ücret dağıtımında adaletli olmadığını belirterek sağlık emekçilerinin böylesine önemli ve kritik bir zamanda demolize olmalarını anlattı. ATO açıklamasına şöyle devam etti:
“Öncelikle risk gruplarına ve toplumun tüm kesimine yaygın tanı testlerinin ülkenin her tarafında yapılmasını vurguladık. İlerleyen dönemde de ekonomik ve özlük haklarımız için söz söyledik. Yoksulluk sınırının 7500 TL civarında olduğu bir ülkede hiç bir çalışanın bu ücret altında gelirinin olmaması gerektiğini söyledik. Çalışma barışının bozulmaması için adaletli bir iş bölümü planlanmasını istedik. Kamu ya da özel sağlık kuruluşlarındaki taşeron işçiden temizlik işçisine, birinci, ikinci ve üçüncü basamakta çalışan her aşamadaki sağlık çalışanına maaşının iki katı kadar ücret talep ettik ediyoruz. Bunun karşılanmayacağını geçmiş kriz dönemlerinde de deneyimlemiştik. Biz sağlık emekçileri sistemin, toplumdan yana değil patrondan yana vergi indirimi ve teşvik paketlerinin açıklanacağını biliyorduk. Evet, yanılmadık; teşvikler, kısa dönem çalışma ödenekleri ve sözüm ona çalışanların bu dönemde işten çıkarılmaları yasaklanırken ücretsiz izne çıkarma yasalaştırıldı. TBMM’de ilgili yasa teklifi iktidar bloğu tarafından onaylanarak, günlük 39 TL ödemesi yani asgari ücretin yarısı kadar bir ücretlendirme çalışana reva görüldü. Ankara’da yaptığımız bir anket sonucu özel sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanlarının; %60’ı ücretsiz izin veya rapor almaya zorlandıklarını, %48’i ekonomik kayba uğradıklarını, % 21’i ücretsiz izne ayrıldıklarını yine % 22’si gelirinin en az %50’sini kaybettiklerini belirtmiştir.”
“EMEKLİLİĞİMİZE YANSIMAYAN ÜCRETLENDİRME BİÇİMİNİ REDDEDİYORUZ”
Sağlık emekçilerinin aldığı tüm ek ücretlerin sadece aktif çalıştıkları dönem için önemli olduğunu belirten Ankara Tabip Odası, emekli olduktan sonra da sağlıkçıların bu ücretlendirmelerin kendilerine yansıtılmasını talep ettiklerini belirtti. ATO “Emekliliğimize yansımayan ücretlendirme biçimini reddediyoruz” diyerek açıklamayı şöyle sürdürdü:
“Kamu ve özel üniversitelerde çalışan, bu dönemde en riskli alanlar olan tiriajda, Corona polikliniğinde, yoğun bakımda ve acil servislerde çalışan bu süreçte bütün iş yükü omuzlarına yüklenmiş genç hekim arkadaşlarımızın (asistan hekimler) gelirlerinde azalma oldu. Birinci basamakta, ASM’lerde çalışan arkadaşlarımız kişisel koruyucu ekipmanlarını kendi gelirleri ile karşıladıkları için cari giderleri arttı ve gelirleri azaldı. Diğer sağlık çalışanları; Corona hastasının tedavisi ve takibi için, günde en az iki kez Covid-19 tanısı alan hastanın odasına giren hemşire arkadaşımız üstelik en kıdemlisi ancak 1900 TL ek ödeme alabildi. Polikliniklerde çalışan tıbbı sekreter, en riskli grup olan temizlik elemanı; her tomografi çekiminde kapı kolundan tomografi cihazına kadar her tarafı eksik KKE ile temizleyen sağlık çalışanına ise hiç bir ek ödeme yapılmadı. Bu çalışma barışını bozan, motivasyonumuzu düşüren, güvencesiz ve emekliliğimize hiç bir şekilde yansımayan ücretlendirme biçimini reddediyoruz.”