Av. Gülizar Tuncer, 19 Aralık operasyonu kapsamında 6 mahpusun yaşamını yitirdiği Ümraniye Hapishanesi’ndeki saldırıya ilişkin yargılanan askerlerin “kanıt bulunmadığı” iddiasıyla beraat ettirilmesine tepki gösterdi.
Av. Gülizar Tuncer, 19 Aralık operasyonu kapsamında 6 mahpusun yaşamını yitirdiği Ümraniye Hapishanesi’ndeki saldırıya ilişkin yargılanan askerlerin “kanıt bulunmadığı” iddiasıyla beraat ettirilmesine tepki gösterdi. Tuncer, delillerin karartıldığını belirterek, İstinaf Mahkemesi’ne gideceklerini kaydetti.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.youtube.com/watch?time_continue=31&v=TsjJP9_b9DA&feature=emb_logo
Hapishanelerdeki mahpuslar F tipi hücre sistemine ve tecrite karşı 20 Ekim 2000’de açlık grevi ve ölüm orucuna başlamıştı.
19 Aralık’ta, 20’den fazla hapishaneye yönelik başlatılan bu operasyon zincirinde 2 asker ve 30 mahpus yaşamını yitirmiş, yüzlerce mahpus da yaralanmıştı.
Devlet tarafından “Hayata Dönüş Operasyonu” adı verilen ve 6 mahpusun yaşamını yitirdiği Ümraniye Hapishanesi’ndeki saldırıya ilişkin 15 yıldır süren davanın karar duruşması 3 Aralık’ta İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ümraniye davasında yargılanan askerler “kanıt bulunmadığı” iddiasıyla beraat ettirildi.
“TALEPLERİMİZ REDDEİLDİ”
Ümraniye Davası avukatlarından Gülizar Tuncer, davaya ilişkin PİRHA’dan Eylem Babayiğit'e değerlendirmede bulundu.
Tuncer, yargı sürecinin hemen başlamadığını, 15 yıldır süren yargı boyunca da mahkemenin davayı aydınlatma gibi bir kaygısının olmadığını, kendilerinin taleplerinin reddedildiğini belirtti.
Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Operasyon gerçekleştirildikten sonra bir olay tutanağı hazırlanmış, altında savcı ve başsavcının ismi var, fakat imzadan imtina etmişler. Biz savcı ve başsavcının getirilip dinlemesini istedik taleplerimiz reddedildi. Kamera kayıtlarının, pek çok balistik incelemenin tamamlanmış olduğunu öğrendik, telsiz kayıtlarını istedik, olayların yaşandığı bölümlerde keşif yapılmasını, mahkeme heyetiyle birlikte incelemek istedik fakat bütün taleplerimiz reddedildi.”
“DELİLLER KARARTILMAYA ÇALIŞILDI”
Tuncer, “Bilirkişi raporları var, olayları inceleyen adli tıp uzmanları, aynı Bayrampaşa ve diğer hapishane dosyalarında olduğu gibi koğuşlardan dışarıya tek bir atış yapılmadığını, bütün atışların dışarıdan içeriye doğru yapıldığını söyledi. Kapalı mekanda kullanılması yasak o kadar çok gaz bombası kullanılmış ki bunların yarattığı etkiler tek tek tespit edildi. Hapishaneye operasyon düzenleyenler tarafından delillerin karartılmaya çalışıldığı orataya konuldu” diye konuştu.
“NURETTİN KURT İSİMLİ ASKERİ MAHPUSLARIN ÖLDÜRDÜĞÜ İDDİA EDİLMİŞTİ”
Kurt’un ölümüyle ilgili 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde müvekkillerinin yargılandığını söyleyen Tuncer, “Hapishanede mahpuslara ait beş adet silahın bulunduğu iddia ediliyordu. Bunlarla ilgili yapılan balistik incelemelerde ölümlerle bağlantısının olmadığı tespit edildi. Nurettin Kurt’un yüksek kinetik enerjiye sahip olduğu anlaşılan G3 mermisiyle öldürüldüğü tespit edildi” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Otopsi ve balistik incelemeler dışında Ümraniye Hapishanesi Koruma Bölüğü Komutanı Uğur Pamukçu’nun, A ve E Blokları arasında mahpuslara ateş açılıyor, mahpuslar çapraz ateşe tabi tutuluyor ve A blokta bulunan askerlerin ateşi sonucu ölüyor.”
Tuncer, mevcut delillerin kendisi bile sanıkların mahkum edilmesi için yeterli nitelikte olmasına rağmen mahkemenin, askerleri müdaafa edecek hiçbir gerekçeye bile sığınmadan doğrudan beraat kararı verdiğini söyledi.
“MAHKEME TARAFLI DAVRANDI”
Devlet görevilerinin yargılandığı tüm davalarda olduğu gibi bu davada da olayın aydınlatılması için bir çabanın olmadığını belirten Tuncer, “Mahkeme hiçbir şekilde olayın aydınlatılmasına yönelik bir çaba içinde olmadı. Mahkemenin kararı başlangıçtan itibaren belliydi. İşkence, yargısız infaz, zorla kaçırma, kaybettirme dosyaları dahil olmak üzere, devlet görevlilerinin yargılandığı tüm davalarda olduğu gibi mahkeme taraflı davranarak onları koruyucu kollayıcı bir yaklaşımla hareket etti ve beraat kararıverdi” dedi.
“İSTİNAF MAHKEMESİ’NE GİDECEĞİZ”
Sanıklara beraat kararı verilmesinin ardından İstinaf Mahkemesi’ne gideceklerini ifade eden Tuncer, “Devletin sorumlu olduğunu ortaya koyan yargı kararları var. İdari Mahkeme’ye, ölen mahpusların yakınları ve yaralı mahpuslar dava açmıştı, olaylarda devletin kusurlu olduğuna karar verip tazminat ödenmesine karar verilmişti” diye konuştu. Tuncer, İdari Mahkeme’nin verdiği karar dışında AİHM’in de ( Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kendi yasalarının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’yi mahkum ettiğini hatırlattı.
“19 ARALIK OPERASYONLARINDA HİÇ BİLMEDİĞİMİZ KİMYASAL SİLAHLAR KULLANILDI”
Ümraniye dava dosyasında üstünde durulması gereken Yıldız Ercan isimli bir tanığın ifadesi olduğunu söyleyen Tuncer şunları söyledi:
“Yıldız Ercan isimli infaz koruma memuru bu katliamın gerçekleştiği günlerde Ümraniye Hapishanesi’ndeydi ve operasyon sonrasında bazı açıklamalarda bulundu. Olay günü hapishaneye çok sayIda asker ve polisin yığılı olduğunu ve daha önce görmediği ağır silahların dışarıdan içeriye getirildiğini gördüğünü açıklamıştı. Bu sadece Yıldız Ercan’ın anlatımı değil, Bayrampaşa Hapishanesi’ndeki operasyonu yürüten komutanlardan Zeki Bingöl’ün de benzer açıklamaları vardı. Askeriyenin envanterinde bulunmayan armut tipi bombalar var demişti. 19 Aralık operasyonlarında hiç bilmediğimiz el bombaları kimyasal silahlar kullanıldı, hem Zeki Bingöl’ün hem de Yıldız Ercan’ın anlatımları bunu doğruluyor.”
Operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığına dikkat çeken Tuncer, “Yıldız Ercan, çatılarda mutfak tüpüne benzeyen ama mutfak tüpü olmayan parlak saydam bir silahtan söz ediyordu. Bunun kendisinde kimyasal silah olduğu izlenimi uyandırdığını söylüyordu. İnfaz koruma memuru olan Ercan, operasyon sonrasında kadınların sağlık muayeneleri sırasında da hazır bulunuyor ve görüntüler korkunç diyordu. Onlarla birlikte orada günler geçiriyor, kullanılan kimyasalların ya da ne olduğunu bilemediğimiz maddelerin sonuçlarını da doğrudan görmüş oluyordu.
“BU OPERASYON İNSANLARDA PSİKOLOJİK OLARAK DA OLUMSUZ ETKİ BIRAKTI”
Tuncer, “Bu operasyon insanlarda sadece fiziksel anlamda arazlara yol açmadı. Ruhen ve psikolojik olarak da insanlarda olumsuz etki bıraktı. Yıldız Ercan sonrasında dayanamayıp istifa ediyor, bu suça ortak olmayacağını, gördüğü bu korkunç manzaralar karışında daha fazla devlet görevlisi olarak kalamayacağını söyleyip görevinden ayılmıştı” ifadelerini kullandı.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.youtube.com/watch?time_continue=31&v=TsjJP9_b9DA&feature=emb_logo