NECDET ÖZSAYGIN

İSTANBUL-İstanbul Çağdaş Hukukçular Derneği yaptığı açıklamada şunları dile getirdiler:

Avukatlar günü’nü  neden kutlayalım?

Avukatlar gününü bir kutlama günü olarak değil,bir mücadele dayanışma günü olarak kabul ediyoruz.Emekçilerin emeklerinin sömürüldüğü,güvencesiz ortamlarda çalıştırılarak iş cinayetlerinde katledildiği bu ülkede nasıl ki 1 mayıs kutlanamıyor ve ancak direnen emekçilerin mücadele ve dayanışması bileniyorsa,avukatların gününü kutlayacak zemine sahip değiliz.

-Kutlamıyoruz;çünkü ülkemizde ağır aksak bile olsa yürüyen bir ‘’hukuk düzeni’’ yok.

-Kutlamıyoruz,Çünkü,ülkemizde bozuk bir saat kadar bile işleyen Yargı yok.

-Kutlamıyoruz,Çünkü,bu yargıya uyarlanan adliye bürokrasisinden savunma makamına ve savunmana yer yok.

O halde neyi kutlayacağız?

İktidarın,hakim ve savcı denilen memurları ile birlikte oynadığı yargılama oyununa sessiz kalarak yardımcı olmayı reddediyoruz.Bu gün bir kutlama günü olamaz,Çünkü,avukatlığın kutlanacak bir hali yoktur.

Bu gün genç avukatlar büyük hukuk bürolarında asgari ücretin biraz fazlası bir ücretle çalışıyorlar.Üzerlerine, GPRS cihazı takılı halde ve güvenlik kameraları eşliğinde güya serbest avukatlık yapıyorlar.Stajeravukatlar,ilk altı aylık staj döneminde ki çalışma yasağından istifade eden patron avukatlar tarafından yok pahasına çalıştırılıyor ve sömürülüyorken seslerini çıkaramıyorlar. Bağımsızlığı ve hak savunuculuğu ile gurur duyulan avukatlık mesleği avukatların yaşadığı ekonomik zorluklar sonucu bir ‘’arabuluculuk’’ ve ‘’dava takipçiliği’’konumuna getirilmiş durumda.Neredeyse her ilçede açılmış olan hukuk fakültelerin den mezun olan on binlerce hukukçunun iş ihtiyacına karşı mesleğin niteliğini korumak adına avukatlık sınavına bile hayır denilmeyen nokta da hangi günü kutlayabiliriz?

Hapishanelerde gardiyan nezaretin de görüşme yapılması dayatılan,müvekkilleri ile görüşmeleri kayda alınan  bir mesleğin mensupları.Kuryelik,habertaşıma,talimat verme gibi bin türlü bahane ile hakarete uğrayan hürriyeti tehdit edilen,tutuklanan ve tüm bu baskılar,gözaltılar,tutuklamalar ile 2019 yılında ve toplam 3.kez 24 ocak tehlike altında ki Avukatlar günü ithaf edilen biz Türkiye’li avukatlar kutlayacak bir şey bulamıyoruz.

Kendisini azarlayana biat eden,mesleğipiyasalaştıran,mesleğin hak arama işlevini iktidara pazarlık malzemesi yapan,genç meslektaşlarına eşitlik,özgürlük,demokrasi,laiklik ve hukukun üstünlüğü üzerine binlerce yemin ettirmiş iken kendi yeminini unutan Barolar Başkanının işidir.

Bizim işimiz mücadele etmektir.

Bugün işimiz ‘’meydana getireceği tehlikenin büyüklüğü’’gerekçe gösterilerek ağırlaştırılmış cezalar verilen 18 üye ve yöneticimizi ziyaret etmek ve onlara bir kez daha söz vermek olacaktır.Bu gün bizim işimiz kağıt üzerinde kaldırılmış olsa da fiilen devam ettirilen OHAL düzenini ortadan kaldırarak yerine hukuk güvenliğini tesisi etmek olacaktır.Bizim işimiz işkence merkezlerin de,karakollarda ve tüm kapatılan mekanlarında süren işkenceyi engellemek ve teşhir etmek olacaktır.

Bizim işimiz kendi kanunlarına dahi uymayan iktidarın tecrit işkencesine karşı bedenleriyle,açlıklarıyla direnenlerin sesi olmak olacaktır.Bu gün bizim işimiz iktidarın kaç yasayı çiğnediğini saymak değildir.Artık onların bu yasayı çiğnemelerine engel olmaktır.Bizim işimiz hukuksuzlukların çetelesini tutmak değildir.Artık hukuksuzluğa engel olmaktır.Bunun da tek yolu örgütlülüğümüze sahip çıkmak ve tüm farkındalıklarımıza rağmen ortak değerlerimiz etrafında birleşmektir.

İşte bu yüzden bu günü bir kutlama günü olarak değil,ancak ve ancak,dayanışmave mücadele günü olarak görebiliriz.

Buradan meslektaşlarımıza sesleniyorz;

Sessizliğimizde protestomuz da hukuksuzluğa engel olamıyorsa vazgeçecek değiliz.Ellerimizle,sesimizsoluğumuzla,emeğimiz ve cüretimizle engel olacağız haklarımızın gasp edilmesine.

5 Nisan’ı hep birlikte kutlayacağımız günleri bu mücadele günlerinin yaratacağı inanç ve azim ile mesleğimize,meslektaşlarımıza her koşul ve şartta sahip çıkacağımızı bir kez daha yineliyoruz.