Onlar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yayınlanan KHK’larla mesleklerinden ihraç edilen binlerce isimden yalnızca ikisi: Nuriye Gülmen ve Semih Özakça.
Gazetelink.com/ Ali Haydar Çelebi
Onlar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yayınlanan KHK’larla mesleklerinden ihraç edilen binlerce isimden yalnızca ikisi: Nuriye Gülmen ve Semih Özakça.
İşlerinin ellerinden alındığı günden itibaren içine düşürüldükleri haksız durumu yaptıkları eylemlerle protesto ettiler. Ankara Yüksel Caddesi’nde başlattıkları eylemlerini her gün inatla sürdüren, yaşadıkları haksızlığı daha çok insana duyurabilmek için en sonunda eylemlerini ‘açlık grevi’ne dönüştüren bu iki eğitimci ‘terörist’ oldukları gerekçesiyle, üstelik açlık grevini sürdürdükleri o günlerde tutuklanarak hapse gönderildiler. Durumlarının kritik noktaya gelmesi, olayları ilk günden itibaren yakından takip eden herkesin vicdanını yaralıyor.
Nuriye ve Semih onurlu direnişleriyle izbe, metruk, zifiri karanlığın karabasan gibi çöktüğü dönemde bizlere ışık oldular. Serpilip büyüdü yüreğimize ektikleri umut. Gelin ne olur bu umut yerini kara bir yasa bağlamasın, zaman döndü, durdu, sınıra geldik artık .Yelkovan her hamlesiyle yüreğimizi kanatıyor ürpertiyor .Henüz vakit varken bu fevaranı mutlak silinmez bir mutluluğa akıtalım. Yalnız onları değil onların şahsında kökü barışa uzanan herkesi, tüm halkları kaybederiz…
Ve o isimler; yazar, sanatçı, milletvekillerinin de içinde bulunduğu aydınlar vicdanlara sesleniyor. “Nuriye ve Semih yaşasın!”
Alper Turgut (gazeteci-yazar-sinema eleştirmeni)
Alper Turgut (Gazeteci-yazar-sinema eleştirmeni): Herkesin her şey hakkında bilgisi hatta fikri olduğu memlekette, haliyle ahkâm kesiyor gibi görünmeyi istemem, yine de 1996 ve 2000 ölüm orucu ve süresiz açlık grevi direnişlerini, Cumhuriyet adına takip ettiğimi ve bu zorlu hak arama eylem türüne hayli hâkim olduğumu belirtmek isterim. İyi ve güzel insanların, dışarıdaki direniş evlerinde, hücre hücre eriyişlerine, 70 kilodan, 30 kiloya inmelerine, aylarca, hatta yıllarca tanıklık ettim. Üstüne de onları anlatan “Sessizliğe Karşı” adında bir kitap yazdım. Doğruya doğru, bu bende harbiden travmaya dönüştü, yaşama bu denli bağlı canların, inançları uğruna can vermelerini seyretmek, kabul buyurun, bir gazetecinin en zorlu sınavı gibiydi. Ece Ayhan’ın meşhur şiirinde dediği gibi, pek çok çocuk, devlet dersinde öldürülmüştür. Ve adaletsizliğin, vicdansızlığın, haksızlığın olduğu yerde, çıkar yol pek yoktur. Sorun ise çoktur ve elbette tanımsız bir kısır döngü vardır. ‘Hayata Dönüş’ katliamının ardından, ölüm orucu eylemi, tamı tamına 2285 güne yayıldı, 122 can, teninden oldu, yüzlerce insan da sakat kaldı. Yaşamayı en hak edenlerin, geri dönülmez yola girmesi, suskun bir toplum, dediğim dedik bir devlet karşısında, insan olan herkesi yaralamıyorsa, yutkundurmuyorsa, canını sıkmıyor, canını yakmıyorsa, insanlık imtihanında hepimiz çaktık demektir. Nuriye ve Semih, hak arama azmi ve bedel ödeme kararlılığınızla, çoktan tarihe geçtiniz, hala ve inatla insan kalmaya çabalayanlar sizi duydu, sizi gördü, sizi anladı. Lakin durabiliyorsanız durun artık, çünkü ölüme çözüm yok. Yaşarsanız şayet, büyük çaresizliğimiz sonlanacak; umut, yine ve yeniden var olacak, sesimiz, seslerimiz daha da çoğalacak, bilesiniz…
HDP Siirt Milletvekili Besime Konca
HDP Siirt Milletvekili Besime Konca: KHK’larla işten atılan Semih ve Nuriye’nin bu mücadelesini büyütmek ve onları yaşatmak sorumluluğumuzdur. Eylül’ün 14’ündeki mahkemeye tüm kamuoyunu duyarlılığa davet ediyorum…
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi: Nuriye ve Semih’i savunmaya devam edeceğiz. Nuriye ve Semih terörist değildir, aksine onlar için ölsün diyenler insan dahi olamaz. Eğer ‘Nuriye ve Semih yaşasın’ demek suç sayılıyorsa ben de bunu binlerce kez söylüyorum. “Nuriye ve Semih yaşasın!”…
Hasan Sertkaya (Yazar-şair)
Hasan Sertkaya (Yazar-şair): “Ne denebilir ki; iki doğru, yaptıkları eylemlerle dünyanın dikkatini yanlışlar içindeki şeytana çektiler defalarca ve ömrünü azalttılar şeytanın.”
Efkan Şeşen (Sanatçı)
Efkan Şeşen (Sanatçı): 173 gündür açlar… Ve ölüyorlar… Yetkililerin suskunluğu, tek talepleri olan işlerine iade edilmeyişleriyle ağır bir cinayete dönüşüyor… Nuriye ile Semih bir yerde, vicdanların suskunluğuna karşı da direniyorlar. Herkes biliyor ki insanlığın sınavıdır bu aynı zamanda… Nuriye ve Semih yaşamalı.. İnsanlık kazanmalı….
Muhammet Uzuner (Oyuncu ve yönetmen)
Muhammet Uzuner (Oyuncu ve yönetmen): Hiçbir kural, hiçbir yasa (devlet) ya da ilke insan hayatından daha değerli olmamalı.
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer: Nuriye ve Semih’in direnişi iktidarın temelini sarsmaktadır…
HDP Dersim Milletvekili Alican Ünlü
HDP Dersim Milletvekili Alican Ünlü: Nuriye ve Semih yoldaşın onurlu direnişi ile “Durmayalım Faşizme birlikte dur diyelim”…
Belma Fırat (Yazar)
Belma Fırat (Yazar): Nuriye ve Semih’i görmeye Yüksel’e gittiğimizde hastalanmasınlar diye maske takmıştık. Sonradan maskeyi katlayıp cebime koymuşum. Geçenlerde bir restoranda mendil aramak için elimi cebime attığımda karşıma çıktılar. Biz yiyoruz, içiyoruz ve onlar aç. İş için, aş için ölüyorlar. Dileğim bu zulmün son bulması. Haksızca işlerinden edilenlere hakları iade edilsin. Nuriye ve Semih yaşama dönsünler…
HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım
HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım: İhraç edilenler adına onurlarına sahip çıkan ve bedel ödemekte olan Sevgili Nuriye ve Semih’i selamlıyorum…
Sema Kaygusuz (Yazar)
Sema Kaygusuz (Yazar): “Nuriye ile Semih’in açlığı, büyük açlıktır. İçinden geçtiğimiz şiddeti kendi bedenleriyle Türkiye halkına ifşa ettiler. Bundan sonrası herkese düşen onları yaşatmak olmalı.”
Pınar Aydınlar (sanatçı)
Pınar Aydınlar (sanatçı): Bu ülkenin onurlu insanlarıdır Nuriye ve Semih ve onurun pazarlığı olmaz. Onlar biziz, biz de onlarız!
HDP Parti Meclisi Üyesi Arife Çınar
HDP Parti Meclisi Üyesi Arife Çınar: Yürekleri güçlendiren, karanlığa beden ve düşünceleri ile ışık yayan güçlü insan ‘Nuriye ve Semih’… Faşizm çarkı işletilirken, derin sessizliği parçalayarak esir alınmaya çalışılan vicdanlara karşı emek ve insanlık değerlerini yarınlara taşıma umudu oldular… Nuriye ve Semih’in yaşam hakkı ve tüm toplumun yaşam hakikati için hep birlikte yarınlara ses olalım. Saygılar….
HDP Parti Meclisi Üyesi Çilem Küçükkeleş
HDP Parti Meclisi Üyesi Çilem Küçükkeleş: Nuriye ve Semih yoğun karanlık günlerin içinde bile aslında aydınlık içinde oldular. İnsan bedeninin aslında en büyük savunma olduğunu, insan bedeniyle sözler kurulabileceğini çok iyi anlattılar topluma. Semih ve Nuriye asla ölmemeli, yaşarlarsa toplum da ahlaklı, daha düzgün ve daha politik yaşabilir. Semih ve Nuriye’nin mücadelesi başarıya ulaşmalı. Bu tamamen bizim elimizde, ne kadar sahip çıkarsak, ne kadar sözlerini büyütürsek onları yaşatabiliriz…
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı Turgut Koçak
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı Turgut Koçak: Önemli çoğunluğu devrimcilerden oluşan insanlar görevlerinden atılmış, görevlerinden atılırken de terörist diye yaftalamış. İnsanları görevlerinden edersen, mesleğinden edersen, aşından, ekmeğinden edersen, ellerinde başka dayanakları yoksa hiç kuşku yok ki onlar da tepki göstereceklerdir. Gösterecekleri tepki ‘açlık grevi’ tepkisi oldu. İnsanlar, açlık grevi tepkisini ellerinde hiçbir çareleri kalmadığında gösterebilir. Öyle sanıyorum ki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, önlerinde hiçbir yol kalmadığını düşünerek bu yola başvurmuşlardır. Bize sorarsanız biz açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına siyaseten karşıyız. Ama bu şu anlama gelmiyor. İnsanlara ‘direnmemeyi önermek’ anlamına gelmiyor. Bu yüzden de bizler ilericiler, sosyalistler, devrimciler olarak ülkemizde yaşanan bütün bozuklukları, bütün olumsuzlukları görmeden edemeyiz. Üzerine gitmeden yapamayız. Destek vermeden olmaz. Yanında durmadan olmaz. Zaten böyle olmazsak bizim devrimciliğimiz sorgulanır. Açlık grevine siyaseten karşı olmakla birlikte bu yüzden ‘Nuriye ile birlikteyiz’, ‘Semih ile birlikteyiz’. Onlarla birlikte mağdur olan binlerce kişiyle birlikteyiz. Bu bizim devrimciliğimizin gereğidir. Bu insanların mesleği belli, bu insanlar başka bir iş yapamaz, herhangi bir alan kendilerine açık değil. Bunun örneği var. Akademisyen görevden alındı, aynı üniversiteye öğrenci olarak dönmek istedi, hızlı bir genelge ile ‘kamu görevinden çıkarılanların öğrenci olarak alınamayacağını’ duyurdular. Bir ülke İbiş’lerin yönettiği bir ülke durumuna dönerse durum bu hale gelir. Bu insanlar illegal bir örgüt üyesi değil. Haklarını savunmak için Yüksel’e çıktıklarını ilk günden beri herkes biliyor. Adı geçen kişiler terör örgütleriyle ilişkilendirilemez, tutuklanamaz. Ama gelin görün ki tutuklandılar işte. Bu insanlar hayatlarını kaybetmekle karşı karşıyalar. Bizim için her vatandaşın hayatı önemli ama mevcut iktidar için hayatların kıymeti yok demek ki. Bu yaşananlardan bunu anlıyorsunuz. Eğer insansak, insan yüreği taşıyorsak hele bir de sosyalist sıfatını taşıyorsak bu insanların yanında olmamız gerekli.
Acun Karadağ (KHK ile ihraç edilen ve ‘işimi istiyorum’ diyerek eylemlerini sürdüren eğitimcilerden)
Acun Karadağ (KHK ile ihraç edilen ve ‘işimi istiyorum’ diyerek eylemlerini sürdüren eğitimcilerden): 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle KHK’lar yayınlandı ve OHAL ilan edildi. Bununla beraber 140 bine yakın kamu emekçisi işinden atıldı. OHAL süresince ve KHK’ların tamamında hiçbir soruşturma açılmadan bir gecede işten atılan insanlara savunma hakkı tanınmadı. Kaldı ki dünya evrensel haklar bildirgesinde insanlar bir gecede işinden edilemez. Çalışma hakkı elinden alındığı gibi farklı işlerde çalışması da engelledi. Ve şöyle dediler, “ağaç kökü yesinler”, “bize ne”… Sonra, ‘bunların hepsi suçlu değil, tedbir amaçlı yaptık’ dediler. Komisyon kurup inceleyeceklerini söylediler. Yargıya dayanmayan hiçbir işlem yasal değildir. Böylelikle Nuriye, Ankara Yüksel Caddesinde; bense okulumun önünde eyleme başladık. Daha sonra Semih, Esra, Veli ve Mehmet katıldılar. Bu eylemin 120. gününde Nuriye ve Semih açlık grevi kararı aldı. Açlık grevinin 75. gününe gelmeden sesimiz sosyal medya başta olmak üzere Türkiye’de ve dünyada duyuldu, milyonlara ulaştık. Bundan rahatsızlık duyan hükümet Nuriye ve Semih’i tutukladı. Şimdi onlar orada eylemlerine devam ediyor. Biz ise eylemin şeklini değiştirip her gün basın açıklaması yapmaya çalıştık. Bunun peşinden ise Mehmet Dersu’ya, Nazan’a ve bana ev hapsi verdiler.