Anayasa Mahkemesi, Birleşik Metal İşçileri Sendikası'nın grevini yasaklayan Bakanlar Kurulu'nun sendikaya 50 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Birleşik Metal-İş Sendikası ve MESS arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, 30 Ocak 2015 tarihinde ilan edilen grev kararı, hükümet tarafından bir gün sonra yasaklanmıştı. “Mili güvenlik” gerekçesi öne sürülerek yasaklanan greve ilişkin Birleşik Metal-İş Sendikası'nın başvurduğu Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını açıkladı.
Birleşik Metal-İş sendikası tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Anayasa Mahkemesi 29 Ocak 2015 tarihinde metal işkolunda MESS grup sözleşmelerinde grev hakkını kullanan DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grevinin Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesine ilişkin başvurusunu haklı bularak idarenin 50 bin TL. tazminat ödemesine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı Bakanlar Kurulu’nun grev erteleme yetkisini nasıl keyfi olarak aldığını ve bir hakkın tamamen ortadan kaldırılması yönünde kullandığını açıkça ortaya koymuştur.
Diğer yandan bu karar, binlerce metal işçisinin haklarını almaları yolunda yasal ve meşru mücadelesinin bu kadar keyfi ve hukuk dışı yaklaşımlarla gasp edilmesinin karşılığının manevi tazminat adı altında sadece 50 bin TL olarak belirlenmesi, üstelik bu kararın grevin ertelendiği tarihten üç yıl sonra verilmesi, Türkiye’de hukukun içine düştüğü durumu sergilemesi açısından da çok çarpıcıdır.
Zira bu grevin ertelenmesi kararı ile her şeyden önce işçilerin hak mücadelesindeki kayıpları görmezden gelinmiştir. Ayrıca bu ülkenin üreten, alınteri döken, vergi veren, askere giden, çocuk yetiştiren emekçi vatandaşlarının bu ülkenin yasalarına güvenerek başvurdukları grev haklarını kullanmalarının engellenmesi karşısında yaşadıkları hayal kırıklığı, haksızlığa uğrama ve ümitsizliğe kapılmalarının, yani uğradıkları manevi zararın karşılığı 50 bin TL olarak hükmedilmesi de kamu vicdanı açısından tatmin edici olmaktan çok uzaktır.
Ancak bütün bunlara karşın haklılığımıza üç yıl sonra da olsa Türkiye’deki en üst kurum olan Anayasa Mahkemesi tarafından hükmedilmesi memnuniyet vericidir. Ayrıca bu kararla sadece metal işçileri için değil farklı işkollarında mücadelelerini sürdüren sendikalara üye on binlerce işçi için grev hakkının kullanılmasının sermayenin istekleri doğrultusunda ve Bakanlar Kurulu tarafından kanuna aykırı olarak ertelenmesinin önünün de kesildiğini düşünüyoruz.
Grev hakkı Anayasa ve yasalar tarafından teminat altına alınmış, uluslararası sözleşmelerle de perçinlenmiş meşru ve kutsal bir haktır. İşçilerin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek adına çıktıkları en etkili ve aynı zamanda en zorlu mücadele araçlarından biridir. Böylesine önemli ve gerekli bir hakkın sudan ve uydurma gerekçelerle hiçe sayılması, yok edilmesi, kısacası gasp edilmesi birkaç kişinin keyfiyetine bağlı olmamalıdır.
Bu nedenle seçimlerden önce sendikamızın tüm siyasi partilerden ve liderlerinden beklentilerini içeren manifestomuzda da belirttiğimiz gibi “Grev hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır”. Türkiye’nin de imza attığı uluslararası sözleşmelere uyumlu bir yasal düzenleme derhal hayat geçirmelidir.
Türkiye’deki işçilerin grev hakkı başta yabancı sermayedarlar olmak üzere işverenlere peşkeş çekilemez. Grev hakkının üstünde sallanan bu “Bakanlar Kurulu’nun grev erteleme hakkı”na ilişkin düzenleme, birileri tarafından yabancı sermayeye dikensiz gül bahçesi vaadinin bir parçası olmaktan çıkarılmalıdır.
Biz bu taleplerimizi yıllardan beri bıkmadan, usanmadan dile getirmekteyiz. Bu hak gasplarına ve hukuk dışı uygulamalara rağmen grev hakkımızı kullanmaktan asla vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Nitekim gerek söz konusu 2014-2017 MESS grup sözleşmelerinde, gerekse 2016-2018 EMİS ve sonrasındaki 2017-2019 MESS grup sözleşmelerinde, grevlerimiz her defasında Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmiş ancak sendikamız bu kararından vazgeçmeden mücadelesini sürdürmüştür.
Bu fiili mücadeleyi verirken sendikamız hukuki sürecin de yakın takipçisi olmuş ve gerekli tüm girişimlerde bulunmuş, davaları açmıştır. Bu kararlı duruşumuz ve takibimiz sonucunda haklılığımızı Anayasa Mahkemesi nezdinde de ispatlamış bulunuyoruz.
Söz konusu grevle de ilgili olarak grev ertelenmesine ilişkin yürütmeyi durdurma talebimizin Yargıtay tarafından reddedilmesi sonrasında, 27.08.2015 tarihinde sendika tüzel kişiliğimiz adına Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuştur.
Aradan geçen bunca süre sonunda -ki bunun üzerine söz konusu işveren sendikasıyla yeni dönem 2017-2019 toplu iş sözleşmesi de imzalanmıştır- Anayasa Mahkemesi 09.05.2018 tarihli kararında iddialarımızı haklı bularak, Bakanlar Kurulu kararının kanuna aykırı olduğuna karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi “milli güvenlik” kavramının uygulayıcıların kişisel görüş ve anlayışlarına göre genişleyebilecek, öznel yorumlara elverişli, bu nedenle keyfiliğe varabilecek uygulamalara yol açabileceği, grevin uygulanacağı işyerlerinde üretimin bir süre durmasının milli güvenliği nasıl etkileyeceğinin ortaya konmadığını açıkça belirterek keyfilik iddialarımızı doğrulamıştır.
Ayrıca yine kararında Bakanlar Kurulu’nun erteleme kararındaki “ekonomik güvenliğin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu” şeklindeki kavramın açıklamaya muhtaç olduğunu belirtmiş, “ekonomik güvenlik” kavramının grev erteleme sebebi olarak yasada sayılmadığı, erteleme kararının sendika hakkına müdahale olduğunun altını özellikle çizmiştir.
Tüm bu gerekçelerle de, Anayasa’nın 51. Maddesi ile güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş ve idarenin 50.000,00 TL. manevi tazminat ödemesine karar verildiğini açıklamıştır.
Bu kararla Anayasa Mahkemesi Türkiye’de sendikal hakların ihlal edildiğini grev hakkının engellendiğini açıkça teyit etmiştir.
Bir hukuk devletinde, bu karardan sonra benzer durumlarda asla bir grevin ertelenmesi kararı verilemeyeceğini herkes bilir. Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise grev erteleme kararı ile karşılaşmayacağımıza inanmak istiyoruz.
Türkiye işçi sınıfına hayırlı olsun.
BİRLEŞİK METAL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu