kadınlar günü panelinde moderatör dahil tek bir kadının olmaması haberi başlı başına ilginç. resmen haber değeri taşıyor bence, ama konuya getirdiğim öneri de bence haber değeri taşıyor!

orada vuku bulmuş olsa da bu sadece çanakkale'ye özgü bir şey değil aslında. yaşamın pek çok alanında bu şekilde yaşanıyor. şiir olmak akdın yapısna uygun bir şey olduğu halde tanınmış şairler genelde erkek meselâ... tanınmış düşünürler genelde erkek, meclistekiler genelde erkek. kadınlarsa yaşamın her alanında karşı duran konumunda hep. sözün özü; kadınların hareket etme biçimini değiştirmesi gerek artık.

diyorum ki; haydi kadınlar yakınmaya son verelim. adım atma sırası sizde... doğanızdan gelen gücünüzü fark etme sırası:

panele gelince belki güzel ve doğru şeyler söyleyecekler de vardır içlerinde, onlar konuşmadan bunu bilemeyiz. ve kadın sorunlarını konuşacaklarsa erkeklerin kadınların durumuna dair farkındalığı olması iyi bir şey olarak da okunabilir ama 8 mart için düzenlenen bir panelde tek bir kadının dahi olmaması ilginç ve acı bir durumu işaret ediyor elbette. durum bu ise çanakkale'deki kadın grupları veya bağımsız olarak gidebilecek kadınlar illâ bir yapıya bağlı olmak bile gerekmez getireceğim öneri için. yani tekil bile olsa, bence renkli bir kadın oraya gitse ne süper olur; öyle şerh koymaya filan değil üstelik, akışı değiştirmek için, renkleri ile kadın enerjisini oraya taşımak için... kızarak bir şey değişmeyecek, ilahi adamlar demek için gülerek belki ama alay ederek değil...

"iyi kötü çirkin" filminden bir sahne geldi aklıma: adamımız clint eastwood o sahnede. ve clint küvette yıkanıyor; aniden kapıdan girip işte diyor elinde silahla gelen hınçlı adam. seni kıstırdım işte. haydi bakalım şimdi ne diyeceksin, filan gibi cümleler kurarak öldürme öncesi mastürbasyon safhasında işin. clint tabancayı doğrultuyor ateş ediyor ve sonrasında diyor ki "konuşma, yap"

demem o ki önerim elbette vurmak gibi şiddet içeren bir şey değil. vurmayı sembol olarak almalı bu cümlede... sözcük anlamıyla "eylemek" fiili olarak yani... kadınların gücü yaşamı dönüştürmekse ( hayattaki eylemi yani ) oraya gidip orayı tatlılıkla dönüştürmek lazım. yani yapımızda var olanı yapmak. ama belki de bunu öğrendik hep karşı çıkıyoruz bileğimizi gösetrmeye çalışıyoruz. sonra diyorlar ki kadın sinirli cins. sinir ettik demiyorlar.))) o yüzden sinir olmayı bırakıp bu iş böyle olur'u pratikte yaşatmak lazım. belki çiçeklerle gidip oraya çiçek bırakmak; bilemedim; ama uzaktan kızmakla olmuyor işte... o yüzden dedim ne yapılabilire dönüp bakmalı diye. afişi gördüğümde ilk içsel tepkim benim de kızmak oldu. ama sonra düşündüm bu işler kızarak olmaz böyle... aynı tas aynı hamam devam etmesini önlemek de bizim elimizde.

.........................

Mehtap Çetin:

Mantıklı bu teklif gerçekten. Şaşırmalı oradaki konuşmacı ve dinleyiciler.. Ve kadının o muhteşem enerjisi orada ortaya çıkarak herkesi büyülemeli. Sanırım o zaman bu durum akıllarda kalıcı olur hem.

........................

Aslıhan Kuru: 
Şunu söylemek istiyorum beraber tartışalım ve evet bu sefer karşıda erkekler de olsun anlamak üzerinden.

.....................

Aynur Uluç:
anlamak işin bile olsa neden karşıda olsunlar erkekler. işin tüm düşünme mantalitesini değiştirmek gerek. dili değiştirmek gerek şiddet içeren sözcüklerden arındırmak öncelikle kendi dilimizi. tartışmak çağrışım olarak bakıldığında kavga demek. kavgada ise erkekler iyidir her zaman, çünkü yapılarının özünde dövüşmek var; neden onların araçları ile çıkalım ki meydana. kadının en büyük gücü gülümsemesi orayı gerçekten bir çekim alanına çevirebilir bu. tebessüm içeren bir yaklaşım anlamında söylüyorum. kadınlar rengarenk giyinip türküleri ile salona dans ederek girdiklerini hayal ettim meselâ şimdi. ya da finalde bir türküye girdiklerini. ama illâ ki rengarenk giyinmiş olacaklar ve ne bu yaa demeyecekler. neşeleri ile orada olacaklar öfkeleri ile değil... öfke acizliktir aslında... güçlü asıl kabul edip karşısında çırpınmaktır. kadınlar gününde aslolan kadınsa, kadını sadece yaşamak ve yaşatmak gerek... 

......................

Mehtap Çetin:
Evet evet soluklanmak gerek. Önce derin derin bir nefes alarak sakinleşip Aynur Uluç'un bu sözlerini iyi okumak gerek. Kavgada kaybederiz çok doğru. Rengarenk giyinmiş türküleri ile orada olan kadınlar güne damga vuracaktır. Ya da tek renk giyinip yine şiirler ya da şarkılarla da orada olunabilir. Bu kararı kadınlar birlikte verebilir beyin fırtınası ile. Bana göre sevgi sunmak verilecek en güzel cevaptır sanki...

..........................

Cemile Vergün:
Kesinlikle. Niye kavga olsun ki. Sevgi tüm olumsuzluklara iyi gelir. 

.....................

Ayla Bilindi:

Hangi kadın dinlemeye gidecek. Protesto edilsin. Kendi kendilerini dinlesinler. Güzel şeyler söylemek önemli değil. Önemli olan yeterli bir tane kadın konuşmacı bulma zahmetine girilmemiş olunmasıdır. Ayrıca neden kadının yerine erkek konuşuyor.

..................

Aynur Uluç:
güzel şeyler söylerlerse bu, neden önemli olmasın ki. sevgili kadınlar; artık olanlara kızma kolaycıIığından çıkma zamanı gelmedi mi, biz ne yapabiliriz diye düşünme zamanı.

....................

Mehtap Çetin:
Öfkelenmek sinirlenmek ya da kızmakta haklı olabiliriz, ancak çözüm noktasında tam da beklenmeyen yerden çıkmak gerek karşılarına. Bu panele gitseniz de gitmeseniz de o panel yapılacak ve bir şekilde kitle olacak orada. Aynur Uluç'a bu konuda katılıyorum. Orada farklı bir şemsiye açmak gerek. Rengarenk şemsiyelerle oraya gitmek gibi :):) Ve bir farklılık yaratarak o negatif enerjiyi pozitif bir harekete dönüştürmek en güzel şey bence de. Ve eminim ki yapılacak bu pozitif eylemlilik oradaki erkek katılımcılar için de unutulmaz bir gün olacağı gibi orada onlara da farklı bir pencere açacaktır.

.........................

Cemile Vergün:
Çok güzel... Gitmek isteyenlerin bu öneriyi dikkate almaları gerekir diye düşünüyorum.

Fotoğraf: Leman Erdemir Kayalı