KESK Büro Emekçileri Sendikası (BES), yayınladığı raporda iktidarın 2019 bütçe programının geçmişte uygulanan IMF programını aratmayacak kadar emekçileri ve yoksul halkı hedef aldığını öne sürdü.

2019 yılı merkezi yönetim bütçesi plan ve bütçe komisyonunda görüşülmeye başlandığı, bütçelerin öz itibariyle siyasi iktidarın tercihlerini hangi sınıftan yana kullandıklarını gösteren politik bir belge olduğu ifade edilen raporda şu görüşlere yer verildi:

"Bütçe de ‘’Malidisiplin’’ vurgusuyla ‘’faiz dışı bütçe fazlası’’hedefi öne çıkarken 2019 bütçesi IMF’nın Türkiye gibi ülkelere dayattığı ‘’kemer sıkma’’ politikalarının ‘’IMF’siz’’ biçimde uygulanmasından başka bir anlam taşımamaktadır.2019 bütçesiyle günü kurtarmaya çalışan siyasi iktidar,bütçe imkanlarını milli savunma,içgüvenlik,diyanet vb. kalemlerde sınırsız kullanırken,iş emekçilerin taleplerine geldiğinde tasarruf fedakarlık söylemleriyle geçiştirmektedir.Hayat pahalılığı emekçilerin belini bükerken emareler göstermektedir ki gelen yıl giden yılı aratacaktır.

IMF programlarına devam…

AKP’li yılları diğer dönemlerden ayıran en önemli olgulardan birisi daha önceki yıllarda fikri altyapısı hazırlanan özelleştirmelerin AKP döneminde gerçekleştirilmesi oldu.

2008 yılında ortaya çıkan küresel kriz her ne kadar siyasi iktidar tarafından Türkiye’yi teğet geçti olarak nitelendirilse de tüm dünyada olduğu gibi Türkiye açısından da yıkıcı sonuçları yaratarak,emekçilerin hayatında başta işsizlik olmak üzere gelir kayıplarına neden oldu.24 haziran erken genel seçimleri sonrasında geçilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte ülkemizde hızlı bir değişim yaşanmaktadır.TBMM’nin yetkileri sınırlandırılırken,kamu kurumlarının yeniden yapılandırıldığı bütçe hazırlık süreçlerinden orta vadeli programa kadar devlet işleyişinde köklü değişimler yaşanmaya devam etmektedir.

Yeni ekonomik program bir IMF programıdır…

Hazine ve maliye bakanı Berat Albayrak tarafından 20 eylül 2018 tarihinde ‘’Yeni ekonomi programı’’adı altında açıklanan orta vadeli program da 2018 nisan ayında IMF tarafından yayınlanan Türkiye raporunda ki önerilerin hemen hepsi yer bulurken Türkiye adı konulmamış IMF programı ile karşı karşıya bırakıldı.Bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi ,özellikle kadınlar için kurgulanan esnek çalışma ve enflasyon farkı ödenmesi ile ilgili düzenlemeler IMF raporunda olduğu şekilde Yeni ekonomik programda yer aldı.

Türkiye’nin içine düştüğü durumun birinci derece sorumlusudurlar.

Enflasyonla değil,enflasyon farkıyla mücadele programı…

Hazine ve Maliye bakanı Berat Albayrak tarafından 9 ekim 2018 tarihinde kamuoyuna ‘’Enflasyonla topyekun mücadele programı’’adı altında açıklanan programınöncelikle dünya da eşine zor rastlanır bir program olduğunun altını çizmek gerekiyor.Programın içeriğine bakıldığında iki ay süreyle 50 üründe %10’luk faiz indirimi ve KDV iadelerin yapılması gibi önlemlerin yer aldığı program belli ki enflasyonla mücadele değil kamu emekçilerinin 15 ocak’taalacakları enflasyon farklarını düşürmeye yönelik bir programdır.

Döviz kurlarında son 9 ayda %40’ı aşan yükseliş ve %25’le son yılların en yüksek enflasyonuyla karşı karşıya olan bir ekonomide,marketlerde 10-12 bin arası ürünün satıldığından hareketle marketlerin kendilerinin belirleyeceği (muhtemelen enflasyon sepetinde yer alan)50 üründe %10 indirim yapması özellikle gıda ürünlerinde %70-80’leri bulan fiyat artışları göz önüne alındığında göz boyamadan başka bir şey olmadığı ortadadır.Son üç aydır elektrik ve doğalgaza düzenli olarak yapılan zamlar ortada iken,hükümet enflasyonla ilgili kendi sorumluluğundan kaçmaktadır.Yine bu programın iki ayla sınırlı olmasıda gerçek amacını ortaya koyan bir durumdur.Tüketici,konut ihtiyaç kredileri  ve kredi kartı kullanıcılarına fiilen %3’e dayanan faizlerin düşürülmesine yönelik önlem yokken ticari kredilerde %10’luk faiz indirimi yapılması,bu indirimlerin yükünü de bankaların tüketicilere yükleyeceğini göstermektedir."