Diyarbakır’da yüzbinlerce vatandaşın katıldığı Nevroz’un açılış konuşmasını Tertip Komitesi adına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eş Başkanı Hafize İpek yaptı.
“1 hafta’da barışı sağlarız”
Diyarbakır’da yüzbinlerce vatandaşın katıldığı Nevroz’un açılış konuşmasını Tertip Komitesi adına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eş Başkanı Hafize İpek yaptı.
UMUDUMUZ BÜYÜKTÜR
İpek'in ardından kürsüye Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak geldi. Kışanak, şöyle konuştu: “Nevruz, zulüm ve karanlığın en katı olduğu dönemlerde zulme karşı yakılmış ateştir. Arkanızda bıraktığınız onlarca canınız var, yitirdikleriniz var. Onların her birini saygıyla selamlıyorum. Bu alana gelen bütün analarımızın ellerinden öpüyorum. Umudumuz büyüktür, umudumuz özgürlüktür. Bunu mutlaka gelecekte kuracağız. Bize zulme boyun eğmek yakışmaz.”
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de Diyarbakır'daki Nevruz alanında konuştu:” Evladının yolunu gözleyen Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Ermeni bütün annelere burada taahhüt ediyorum ki çağrımıza cevap verilirse 1 hafta içerisinde barışı sağlarız. 8. gün olursa beni Diyarbakır Meydanı'ndan çarmıha gerin” Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu eleştiren Önder, “Kürt evine giremiyor, Türk evinden çıkamıyor. Al sana kamu düzeni” dedi.
Sırrı Süreyya Önder Diyarbakır Nevruz alanında yaptığı konuşmada, gerekli ciddiyetle yaklaşılırsa çatışmasızlığın sağlanmasının bir haftada mümkün olacağını söyledi.
'MÜZAKERELER NEREDEN KALMIŞSA DEVAM EDELİM'
Önder, hükümete seslenerek, "Her türlü hukuki, cezai, yasal, insani ne tür vebali varsa biz üzerimize almaya hazırız. Bunun için size son derece önemli bir çağrı yapıyoruz. Evladının yolunu gözleyen Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Ermeni bütün annelere burada taahhüt ediyorum ki çağrımıza cevap verilirse 1 hafta içerisinde barışı sağlarız. 8. gün olursa beni Diyarbakır Meydanı’ndan çarmıha gerin. Yeryüzünü savaşla, ölümle, zulümle daha fazla kirletmeyelim. Tarihi çağrımızı tekrar yapıyoruz. Zulme boyun eğmeyen 7’den yetmişe köle olmayı, biat etmeyi reddeden bu ülkenin her bucağındaki bütün kardeşlerime barış sözü veriyoruz. Biji aşiti, an serkeftin, Newroz piroz be."
Türkiye’yi bir barış adası haline getirirsek etrafımızdaki savaşlara karşı bir barış önderliği yapma şansımız olur. Bu kadar büyük fırsatlar önümüzde dururken nefret ve kinle Kürt düşmanlığıyla Kürtler hak kazanmasın diye devlet politikasını bunun üzerine oturtanlar kendileri de kaybediyor, halklarımız da kaybediyor.
'SÖZÜN BİTTİĞİ YERE GELMEYELİM'
Devlet aklı, ortak akıl ferasetsiz kalmışsa kendi halkını felakete sürükler. Doğru olan şey ortak akılla hareket etmektir. Israrla HDP üzerinden akıl almaz bir saldırı politikası yürütmek kimseye kazandırmaz. Kürdün tarihini inkar etmeden, Türkü inkar etmeden halklarımızın bir arada eşitçe yaşaması için kurulmuş bir partidir HDP. Bu partiyi yok etmek ortak yaşamı da yok etmek demektir. Bugün HDP dışında hiçbir parti barış sözcüğünü ağzına almıyor. Daha fazla savaş, kıyım, katliam diyenlerden hayır gelmez. Siyaseten önümüzü kesmeye çalışıyorlar, bizden koparacakları 3-5 oyun kendilerine yarayacağını düşünenler kendi bindikleri gemiyi yakıyorlar.
Halkları, tarihlerini, kültürlerini inkar etmeden nasıl bir arada yaşayabileceğimiz üzerine politika yürütmeliyiz. Tek adam yerine yerinden öz yönetim anlayışıyla, tek kimliğin tek milletin egemenliğine karşı çoğulcu demokrasi anlayışı için HDP’yi büyütmek çözümü büyütmektir.
Gün gelecek söz bitecek. Sözün bittiği yere gelmek istemiyoruz. Bize oy vermiş, desteklemiş, duası gönlü bizimle olmuş her kardeşimizin bize emaneti çözümün yolunu açmaktır. Bu emanet bizde oldukça cesaretli davranarak, halkın ölümüne izin vermeyeceğiz. Bütün yoldaşlarım arkadaşlarımla birlikte siyasi çözüm için uğraşacağız.
Diyarbakır’dan gönderilen bu mesajı Ankara ve dünya iyi okumalı. Son üç Amed Newroz’unda bütün halklarımızı sıcacık kavrayan o duyguyu unutmadan o günlere dönmenin adil bir barışın şartlarını hepimiz oluşturalım. Eğer bu politikada ısrar edilirse görecekler ki bu sözlerin kıymetini anlayacaklar. Asıl olan güzel konuşmak değil güzel eylemektir.
SAVAŞ, ÇATIŞMA, ÖLÜM ALIŞMAMIZ GEREKEN NORMAL BİR DURUM DEĞİL
Diyarbakır'da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır. Yenmek ve yenilmek, öfke ve kin üzerine müzakere masası kurulamaz" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuşmasında, "Dolmabahçe’de dile getirdiğiniz çözüm yoluna bağlıyız. Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır. Yenmek ve yenilmek, öfke ve kin üzerine müzakere masası kurulamaz" dedi.
Demirtaş, "Kürt halkı kendi topraklarında sadece onurlu halklar gibi korkmadan ve eşitçe yaşamak istiyor. Başkasına ait olanı, başkasının cebinde olanı değil, kendisinden çalınanı, gasp edileni geri istiyor" diye konuştu. Demirtaş, "Barış dediğimiz şey adalet ve eşitlikten yoksun olamaz. Bugün kan çanağına dönmüş bölgenin gerçeğinin içinde barışı konuşmak, barışı istemek kolay iş değil. Böylesi dönemlerde ilkeli, ahlaklı, vicdanlı bir barış tutumu içinde olmak doğru olandır" dedi.
Selahattin Demirtaş'ın konuşması özetle şöyle:
Eğer ki savaşla, şiddetle ezerek bir sonuç elde etmek isterlerse bu sadece ülkemize kaos getiriyor. Biz birlik olalım derken, temel ilkelerde buluşmamız gerektiğini anlatıyoruz. Hiçbir parti etrafında birleşemeyiz. Hiçbir kişi etrafında birleşemeyiz. Antidemokratik, hukuk dışı yöntemlerde bir araya gelemeyiz. Bizi birleştirecek şey, demokrasi hukuk ilkeleridir. Tarihi bir süreç yaşanıyor. Bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen çok sayıda uluslararası güç var. Binlerce yıldır yaşadığımız öz be öz yurdumuzda, bizim kaderimizi kendi ellerine almak isteyen çok sayıda güç var. Farkındayız. Ama Ankara’da bu ülkeyi yönetenler, tehditleri art arda sayarken bu halkın iradesini de tehdit olarak tanımladığı sürece birlik olmak imkansızdır. Halklarımızın ortak geleceğini birlikte sağlamak, güvence altına almak istiyorsak o zaman demokratik ilkelerde buluşmaya çağırmalıyız herkesi.”