‘’Örgütlüysek her şeyiz, değilsek hiçbir şeyiz!” başlığıyla çağrısı yapılan Birleşik İşçi Kurultayı, 8 Nisan 2018’de Su Gösteri Sanatları Sahnesi'nde gerçekleştirilecek.
İşçi Gazetesi tarafından düzenlenen ve tüm işçilerin katılımına açık olan Birleşik İşçi Kurultayı, 8 Nisan 2018- Pazar günü İstanbul Su Gösteri Sanatları Sahnesi'nde gerçekleştirilecek. İşçilerin ilgiyle karşıladığı kurultayın duyuru ve örgütlenmesine yönelik faaliyetler birçok merkezde devam ediyor.
Farklı işkolu ve işyerlerinden işçilerin katılımıyla gerçekleştirilecek kurultayda, işçilerin yapacakları sunumların yanısıra; KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinden Cemal Yıldırım, Birleşik Metal-İş Sendikası toplu iş sözleşmesi uzmanı İrfan Kaygısız, iş hukuku alanındaki çalışmalarıyla bilinen Dr. Murat Özveri, dünyada ve Türkiye’de özyönetim deneyimleri üzerine çalışmaları olan Yrd. Doç. Dr. Özgür Narin’de sunumlarıyla yer alacak.
Kurultayda, işçi-emekçilerin güncel durumları, sorunları ve talepleri tartışılacak, ortak çözüm önerileri değerlendirilecek.
İşçi Gazetesi, kurultay faaliyetleri kapsamında bir çağrı bildirgesi yayınladı. “Tüm işçi kardeşlerimizi; her iş yerinde, her sektörde ortak sorunları olan insanlar olarak, bir araya gelip çözüm yollarını birlikte tartışmak için Birleşik İşçi Kurultayı’na çağırıyoruz.” denilen bildirgenin tamamı şöyle:
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ, DEĞİLSEK HİÇBİR ŞEYİZ!
Kayıtlı-kayıtsız çalışanları, çocuk işçileri, işsiz ordusuyla; aileleri ve çocuklarıyla beraber nüfusun ezici çoğunluğu…
Yaşamı her gün yeniden üreten tek güç. Ama bunun farkında olmadığı için, örgütlü olmadığı için ‘hiç’ sayılan koca bir gövde…
İliğine kadar sömürülen, patron ve devlet katındaki yöneticiler tarafından her gün aşağılanan, esir muamelesi gören bir sınıf; işçi sınıfı…
İŞÇİ SINIFI ESİRDİR!
Bir işçi, borçlarından bunalmış. Fabrikanın kuytu bir yerinde asıyor kendini.
Bir işçi, işsizlikten bunalmış. Çocuklarına kıyıyor uykunun en tatlı yerinde.
Bir işçi, çaresiz bırakılmış, ‘geçinemiyorum’ isyanıyla meclis önünde, bir diğeri, belediye binası önünde yakıyor kendini.
Bir başkası, İŞKUR önünde soyunup isyan ediyor; “İşçiyim ben, aç işçi!”
Her gün ortalama 6 işçi ölüyor patronların kâr hırsı uğruna.
İşsizlik yüzde 20’lerde. Asgari ücret 1603 lira. Nüfusun yarıdan fazlası açlık sınırının altında bir gelirle yaşamaya çalışıyor.
Hak aramak suç, sendikaya üye olmak suç, grev yasak ama patronlara her türlü kanunsuzluk serbest.
Sendikalar işçilerin ancak büyük çoğunluğu ‘işçiye karşı işçi sendikası’ haline gelmiş…
İşte esaretimizin kısa, çıplak bir özeti…
BİZE GEREKLİ OLAN BİRLEŞİK, ÖRGÜTLÜ BİR MÜCADELE HATTIDIR
Susmuyoruz elbette. Bıçak kemiğe dayanmış, direnmek dışında yol kalmamış.
Metal işçileri, maden işçileri, cam işçileri, kimya işçileri, kargo işçileri, belediye işçileri, deri ve tekstil işçileri, gıda işçileri, market ve mağaza işçileri, otel-turizm işçileri, enerji işçileri, çağrı merkezi işçileri, kamu işçileri, taşeron işçileri ve ismini sayamadığımız birçok işkolunda işçi-emekçiler içine hapsedildikleri cendereden çıkmak için mücadele ediyor.
Bu mücadelenin temel sorunu, işçilerin bağımsız sınıf çıkarlarına dayalı birleşik bir mücadele hattına sahip olamamasıdır. Ortak, örgütlü ve güçlü bir yanıt veremediğimiz için saldırıların arkası kesilmiyor.
TEK BAŞINA BİR İŞÇİ HİÇTİR!
Tek başına bir işçi patron karşısında güçsüzdür, hiçbir şeydir.
Maaşını alamaz, derdini anlatmak ister, bir merci bulamaz. İşten atılır, ne yapması gerektiğini bilemez. Hakarete uğrar, sineye çeker; çünkü borcu vardır, evde çoluk çocuk ekmek bekler. Tek başına işçi çaresizdir. Çaresizliği döner kendini vurur.
ÖRGÜTLÜ İŞÇİ HER ŞEYDİR!
Ama işçiler bir kere bir araya geldi mi işin rengi değişir.
İşçi birlik ise, örgütlü bir güç olarak hareket eder ise patron çaresiz kalır. Grev yasakları işlemez hale gelir. Ayaklarına çelme takan patron-devlet yalakası sendikacılar etkisizleşir. Mücadele boyutlandıkça toplumu sarar ve bir mıknatıs gibi kendine çeker. Aşağılanan işçi, hiç bir şey olan işçi her şey olur.
İşçilerin birlik olması, örgütlenip haklarına sahip çıkması patronların, sermaye düzeninin en büyük korkusudur. O nedenle her yolla işçiyi bölüp birbirinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Her işçi eyleminde teyakkuza geçmeleri, kuşatıp saldırmaları bu korkularındandır.
ARTIK BİR YERDEN BAŞLAMAK GEREKİYOR!
Biz çaresiz zavallılar değiliz. Bize reva görülen bu rezil yaşama bir ömür boyu katlanmak her şeyden önce insana yakışır bir şey değil. Ve bizden başkası sıkıştırıldığımız bu cendereden bizi kurtarmayacak.
Hepimiz işçiyiz ve aynı kaderi paylaşıyoruz. Yanımızdaki sınıf kardeşimizden başka güvenecek kimsemiz var mı?
Öyleyse, kendi kaderimizi kendi ellerimize almak için artık bir karar vermeliyiz. Artık bir yerden başlamamız gerekiyor.
İŞÇİ KARDEŞLERİMİZİ ‘BİRLEŞİK İŞÇİ KURULTAYI’NA ÇAĞIRIYORUZ
İşçi Gazetesi, mümkün olan en kapsayıcı işçi katılımıyla İstanbul’da bir “Birleşik İşçi Kurultayı” düzenliyor.
Tüm işçi kardeşlerimizi; her iş yerinde, her sektörde ortak sorunları olan insanlar olarak, bir araya gelip çözüm yollarını birlikte tartışmak için Birleşik İşçi Kurultayı’na çağırıyoruz.
Kurultay’da, kendi gerçekliğimizi en çıplak haliyle ortaya koyup tartışalım ve birlikte ortak bir mücadele hattı belirleyelim.
Bu yolla, büyük oranda örgütsüz olan ve birbirinden kopuk sürdürülen mücadelemizi bir nebze olsun birbiriyle koordineli ve örgütlü hale getirebilmeyi başarmak hepimizin kazanımı olacaktır.
ESİR DEĞİL İŞÇİYİZ, YARININ SAHİBİYİZ!
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ, DEĞİLSEK HİÇBİR ŞEYİZ!”
İşçi Gazetesi / 01 Nisan 2018