“Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyumluğa karşı devam eden protestolar sanat ile büyümekte. Okuldaki kültür, sanat baskı altında. Yine de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak üretmeye ve sanatımızı, ruhumuzu beslemeye devam ediyoruz."
Boğaziçi Üniversitesi Sanatçıları tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Boğaziçi Üniversitesi'nde kayyumluğa karşı devam eden protestolar sanat ile büyümekte. Okuldaki kültür, sanat baskı altında. Yine de Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak üretmeye ve sanatımızı, ruhumuzu beslemeye devam ediyoruz. Uygulanan baskıya rağmen sürdürdüğümüz sanatımızın ülkemizi, dünyamızı güzelleştirebilmesini, özgürleştirebilmesini istiyoruz. Fakat, kampüsümüzde sergilemek için bıraktığımız eserlere sivil polis ya da kayyum emriyle güvenlik tarafından el konuluyor. Özgürlük anlayışımızı, fikirlerimizi ifade edebilmemiz ve sanatımızı yayabilmemiz için, hakkımızı arayabilmek için sesimizi duyurmamıza yardımcı olabilirseniz çok seviniriz.”
Boğaziçi öğrencileri açıklamalarında şu görüşlere yer verdiler:
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak bir buçuk asrı aşkın süredir burada var olan özgür ortamı ve demokrasi kültürünü devam ettiriyoruz. Fakat, güncel siyasi ortamda da görülebildiği üzere siyasi iktidar zorbalaştıkça çok sesliliğin sağlanabildiği özgürlük ortamlarını atamalarıyla, hukuksuz uygulamalarıyla, kolluk kuvvetleriyle, polis ablukalarıyla baskılamaya ve kısıtlamaya çalışıyor, bunlar yetmezmiş gibi, kampüsümüzde kendimizi ifade edebilmek, kampüsümüzü güzelleştirmek için kampüste sergilediğimiz sanat eserlerine el konuluyor. Baskıya, zulme ve zorbalığa rağmen özgürlüklerimizden ödün vermeyeceğiz. Günlerin getirdiğini dönüştürmek bizim elimizde. Tüm özgürlüğümüzle haykırarak, hayat tarzımıza uygulanmak istenen kısıtlamaları kabul etmeyerek ve dayatmak istedikleri kalıplara sığmayarak kendimizi ifade ediyoruz. Biliyoruz ki hiçbir zorba bizi üretimimizden ayıramaz, özgürlüğümüzden, oluşturduğumuz ve devam ettirdiğimiz kültürden ve dayanışmadan uzaklaştıramaz.
Okulumuza 1 Ocak gecesi yapılan hukuksuz ve demokrasi karşıtı atamadan beri eylemlerimizle, performanslarımızla kültürümüzü büyütmeye devam ediyoruz ve 22 Ocak Cuma günü Boğaziçi Üniversitesinde düzenlediğimiz Bounsergi’de yaptığımız gibi özgürlüğümüz ve irademiz ile çevremizi şekillendirmeye, güzelleştirmeye devam ediyoruz. Sanatımızla birilerine dokunmuş olmalıyız ki hukuksuz bir şekilde kampüsümüzde sergilediğimiz eserlerimize el koyuldu. Hiçbir hukuksuz el koyma bizi yıldıramaz. Müziğimizle, dansımızla, resmimizle; sanatımızla özgürlüğe kucak açıyoruz. Herhangi bir zorbanın kontrolüne ihtiyacımız yok. Biliyoruz ki sanat her yerde filizlenmeye, dallarını göğe uzatmaya ve baskılandığı yerde de sesini daha gür çıkarmaya devam edecek. Nasıl ki Leningrad faşist Almanya tarafından işgal edilirken Dmitri Shostakovich’in yedinci senfonisinin ilk icrası gerçekleşmiş; sanat direnişle faşizmi nasıl yenmişse, biz de mücadelemizde zorbalığa ve zulme sanatımızla karşı çıkıyor ve özgürlük için üretmeye, birleşmeye devam ediyoruz. İstiyoruz ki, her yerde özgürlük büyüsün, serpilsin ve herkes kendini baskı altında kalmadan ifade edebilsin. Bunun için tüm sanatçıları birleşmeye davet ediyoruz. Birlikte, baskılara inat, onlara aldırmadan ruhumuzu beslemeye ve çevremizi dönüştürmeye devam edelim. Sanatımız engellenemez, kısıtlanamaz, baskılara boyun eğmez. Tüm sanatçıları üretmeye, çevrelerini dönüştürmeye ve birleşmeye davet ediyoruz. Dünya hepimizin emeğiyle güzelleşecek. Hepimizin boynuna vurulan zincirden, kelepçeden kurtulmak için birleşmekten başka şansımız yok.
Boğaziçi Üniversitesi Sanatçıları"