Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van baroları ortak bir metin yayınlayarak ülkede gelişen olaylara ilişkin açıklama yaptı.
Bölge baroları son süreçte ülkede gelişen olaylara ilişkin ortak bir açıklama yaptı. 14 Baronun imzasının bulunduğu metinde, Kürt sorunundaki çözümsüzlük, çatışmalı süreç, Kürt yurttaşlara yönelik saldırılar, OHAL ve KHK’ler, kayyum atamaları ve TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun söylemlerine yönelik açıklamalarda bulunuldu.
”KÜRT MESELESİ MÜZAKERE VE DİYALOGLA ÇÖZÜLSÜN”
Demokrasisi oturmuş hukuk devletlerinde fikir ve düşünce özgürlüğünün en az yaşam hakkı kadar önemli ve değerli olduğu söylenen açıklamada, “Demokrasi tahammül rejimidir, en önemlisi de toplumun genelinin uygun görmediği, doğru bulmadığı fikir ve düşüncelerin de özgürce açıklanabildiği ve bu açıklamalar nedeniyle lince uğranılmadığı veya cezai takibata maruz kalınmadığı rejimin adıdır. Hukuk düzeni de toplumun genelinin hoş görmediği, doğru bulmadığı hatta lince uğrattığı fikir ve düşüncelerin özgürlüğünü de korumalıdır. Günümüz Türkiye’sinde bu yukarıda bahsedilen fikir ve düşünce özgürlüğü ortamından her geçen gün uzaklaşılması, fikir ve düşünce özgürlüğüne tahammülün hiç kalmaması ve bu duruma siyasi partilerin taraf şeklinde dahil olması ile konu daha vahim bir boyut almıştır” denildi.
Ülkenin en büyük sorununun Kürt sorunu özelinde demokrasi ve insan hakları sorunu olduğu belirtilen açıklamada, “Kendi iç meselelerini çözememiş, geçmişte tekrar tekrar denendiği ve bir neticeye varılamadığı halde Kürt sorununa yeniden güvenlikçi politikalarla ile çözüm aramış bir ülkenin, Suriye sorunu ile karşı karşıya kalması kaçınılmaz olmuştur. Kürt meselesinin güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceği açıktır. Bölge baroları olarak; güvenlikçi yöntemlerin en son seçenek dahi olsa ortadan kaldırılması, var olan sorunların müzakere ve diyalog yoluyla çözülmesi, evrensel insan hakları ışığında yaşam hakkının ve barış hakkının bölgemizde yaşayan insanlara da tanınması gerekliliğini ısrarla vurguluyoruz” ifadeleri yer aldı.
“MİLLİYETÇİ VE ŞOVEN SÖYLEMLER ARTIYOR”
Kanun hükmünde kararnamelerle yapılan ihraçların getirdiği mağduriyetler, memurluğa kabulde getirilen güvenlik soruşturmalarının hayal kırıklığı yarattığı söylenilen açıklamada, “Memur alımında güvenlik soruşturmaları nedeniyle yaşanılan hukuksuzluklar bölgemizin kanayan yarası haline gelmiş, gerçekliği her anlamda tartışmalı, sadece kendisi ile ilgili değil aile bireylerini de kapsayan, kimin tarafından ve ne amaçla tutulduğu belli olmayan, tamamen afaki istihbari bilgiler sebebiyle kişilerin devlet memuru olunması engellenmektedir” denildi. Toplum nezdinde her geçen gün artan milliyetçi-şovenist söylemler ve bu söylemlerin bir kısım siyasiler tarafından desteklenmesinin endişe verici olduğu vurgulanan açıklamada, bu söylemler yüzünden ülkenin çeşitli yerlerinde Kürt vatandaşlara saldırılar ve bu saldırılar dolayısıyla hayatını kaybeden Kürt vatandaşlar olduğu belirtilerek başta siyasiler olmak üzere tüm kesimlere bu konudaki söylem ve tutumlarından vazgeçme çağrısında bulunuldu.
“HALKIN SEÇME İRADESİ YOK SAYILMAKTADIR”
Son dönemlerde tedirginlik yaratan durumlardan birinin de belediyelere yapılan ve halen devam eden kayyum atamaları olduğu söylenilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: Anayasa’nın ve Belediye Kanunu’nun açık hükümleri gereğince belediye başkanları yönünden görevden uzaklaştırma tedbirine başvurabilmek için görevi gereği işlenen bir suç olması gerekir. Ancak görevden uzaklaştırmaya gerekçe olarak gösterilen, görevi sebebiyle işlendiği ileri sürülen sebeplere dayalı olarak, başkanlar hakkında cezai soruşturma dahi bulunmamaktadır. Kayyum atama kararından bugüne kadar toplumdaki tedirgin hal devam etmektedir. Toplum, sandıktan çıkan sonucun aksine yönelik her türlü eylemi veyahut kararı, halk iradesinin ortadan kaldırılması olarak değerlendirmektedir. Halk iradesinin üstünde hiçbir irade bulunmamakta, alınan kayyum kararları ile halkın seçme iradesi yok sayılmaktadır. Demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, kanunun amacının ve kamu yararının dikkate alınarak Belediye Başkanlarının görevlerine iadelerini ve bundan sonra kayyum uygulamasına son verilmesini talep etmekteyiz.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun son dönemlerde kamuoyunda değişik anlamlara gelebilecek söylem ve tavırlarına katılmadıklarını söyleyen barolar, TBB Başkanı’nın görev alanı içinde olmayan açıklamaları ile bazı baro ve baro başkanlarını hedef alan açıklamalarını kınadıklarını belirterek, Metin Feyzioğlu’nu temel hak ve özgürlükleri korumaya ve hukukun üstünlüğünü savunmaya davet ettiklerini söyledi.
AÇIKLAMADA İMZASI OLAN BAROLAR
Açıklamada imzası olan barolar şunlar: