12 Eylül Cuntasının işbaşına işbaşına gelmesinin hemen ardından 13 Eylül’de gözaltına alınan Cemil Kırbayır, cuntanın ilk katlettiği ve kaybettiği kişilerin başında geliyor.
Berfo ana ile birlikte kardeşinin akıbeti için mücadele sürdüren ağabey Cemil Kırbayır, Cemil’i kardeşi için yazdığı şiir ve duygularını sosyal medya üzerinden şöyle paylaştı:
Bu gün bana kimse "Günaydın" demesin…
Sabahın alaca karanlığında Cemil’im gidiyor
Bu gün 13 Eylül!
Sabahın alaca karanlığında
Cemil’im gidiyor Polis- asker kolunda,
Çok mendil ıslattım
Göz yaşlarımda,
Bekledim yolunu Gelmedin gardaş....
Bu gün bana kimse "Günaydın" demesin.
Mikail Kırbayır, kardeşinin işkence ile öldürülüp kaybedilmesini ise şu sözlerle anlattı:
“1972’den beri sol düşünceyle tanışmıştı. Okuyan, sorgulayan, haksızlıkların üzerine giden biriydi. Yörenin geçim kaynağı tarımdaki sömürgecileğe karşı durup kooperatifler oluşturan, yaygın olan başlık parası için devrimci arkadaşları ile mücadele eden, karaborsayla mücadele eden biriydi.Öne çıkan insanlardan olduğu için devlet ezberine aldı. 13 Eylül’de gözaltına alındı, 7 Ekim’e dek irtibattaydık, 8 Ekim’de kendisinin de zamanında eğitim gördüğü okulda yaşamına son verildi.”
CEMİL KIRBAYIR KİMDİR?
12 Eylül 1980 askeri darbesi gerçekleştiğinde Kırbayır ailesi Ardahan’ın Göle ilçesindeki Okçu köyünde yaşıyordu. 13 Eylül’de darbenin ertesi günü Kırbayır ailesinin evine baskın düzenlendi ve Cemil Kırabyır gözaltına alındı. Kırbayır, önce Göle’de bulunan 247. Piyale Alay Komutanlığı’na oradan da 9. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı Kars gözetim evine getirildi.
Kars Emniyeti tarafından üç kişiyle buradan alınarak işkencehaneye dönüştürülen Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’ne getirildi. Burada işkence ile sorgulandı, sorgusuna MİT, emniyet ve askeri personel katıldı. Öğrencisi olduğu bu okulda 8 Ekim 1980’de gördüğü ağır işkence sonucu öldürüldü.
Kendisinden haber almak için bekleyen ailesine ‘Cemil Kırbayır gözaltında firar etti, onu bir daha sormayın bize’ denildi. Kırbayır ailesinin 34 yıllık arayış mücadelesi başladı. 105 yıllık ömrünün üçte birini oğlunu aramakla geçiren Berfo Kırbayır’ı kamuoyu ‘Cumartesi Anneleri’nin arkasında başka güçler var’ diyen başbakan Erdoğan’a ‘bizim arkamızda acılarımız ve zulme baş eğmeyişimiz var’ cevabıyla tanıdı.”
5 Şubat 2011’de Başbakan Erdoğan ile kayıp annelerinin arasında o da vardı. Başbakan’a ’31 yıldır arıyorum, bana oğlumu bul’ dedi. Başbakanın talimatıyla 9 Şubat 2011’de Cemil Kırbayır’ın akıbetinin araştırılması için Meclis’te araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon, ‘Cemil Kırbayır firar etti’ iddiasının gerçeği yansıtmadığını, onun gözaltında öldürüldüğünü ve bilinmeyen şekilde yok edildiğine karar verdi.
Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Meclis Komisyonu elindeki tüm belge, bilgi ve beyanları ulaştırmasına rağmen Kars Cumhuriyet Başsavcılığı sorumlular hakkında dava açmadı. Berfo Kırbayır, oğlunun kemiklerini bulamadan hayatını kaybetti.Berfo ananın oğulları ve kızları arayışını sürdürmeye devam etti.
Oysa, Kırbayır’ı işkenceyle sorgulayan timin, firar ettiği şeklinde sahte tutanak tutan polislerin, bu suçtan sorumlu dönemin emniyet, askeri ve MİT yetkililerinin açık kimlik ve adres beyanlarının Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen Meclis raporunda bulunuyordu.
……………………………………………………….
O GÜNDEN BUGÜNE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK: MÜCADELEYE DEVAM
Zaman aşımının insanlık suçlarında geçerli olmadığını ifade eden Mikail Kırbayır,”Cemil'in kaybedildiği bu davanın peşini bırakmayacağız."dedi.
12 Eylül 1980 Cuntasının işbaşına gelmesinden sonra gözaltında kaybedilenlerin ailelerinin başlattığı direnişin simgesi haline gelen Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Ana'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtığı davaya, Adalet Bakanlığı savunma gönderdi. Bakanlık savunmada, “Berfo Ana öldü, dava düşsün” dedi. Bu savunmaya Cemil Kırbayır’ın kardeşleri Fatma Gülmez ve Cemil Kırbayır tepki göstererek, “Biz davamızın peşindeyiz, bizim ömrümüz yetmez ise torunlarımız davacı olacak”dediler.
BERFO ANANIN VASİYETİ VAR
Cemil Kırbayır’ın 12 Eylül’den sonra işkencede öldürülmesi nedeniyle, ‘Berfo Ana’ adıyla tanınan annesi Berfo Kırbayır’ın 2011’de ‘yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlali’ gerekçesiyle AİHM’de açtığı davada Adalet Bakanlığı şubat ayında savunma yaptı. Savunmada Berfo Kırbayır’ın 26 Ekim 2011’de başvuru yaptıktan sonra 21 Şubat 2013’te öldüğü hatırlatılarak, “Varislerinin davayı onun ölümünden sonra sürdürme niyeti olduğunu gösteren bir bilgi ya da belge yoktur” denildi. Yine savunmada, AİHM’nin yargılamayı dava listesinden çıkarması istenirken, bu olayın Türkiye’nin AİHM’yi tanımasından yedi yıl önce olduğu, ‘insanlığa karşı suç’ maddesinin TCK’ya 2005’te konulduğu, geriye dönük yargılama yapılamayacağı, bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” denildi.
ANNEMİZE SÖZ VERİLMİŞTİ
Bakanlığın bu savunmasını kabul etmediklerini ifade eden kardeş Cemil Kırbayır, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül davasında bu sanıklara atfedilen eylemlerden birinin de Kırbayır’ın öldürülmesi olduğuna dikkat çekerek, bu yüzden annesi Berfo Kırbayır’ın davanın müdahilleri arasına alındığını söyledi. Berfo Kırbayır’ın 2010’da, başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buluştuğu Cumartesi Annelerinin arasında olduğunu da ifade eden Kırbayır, annesine konuyla ilgileneceğinin söylediğini de dile getirdi.
PARA VE GİYSİ GÖTÜRDÜM
Cemil Kırbayır’ın Ardahan’ın Göle İlçesi’nde 13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonra 247 Piyade Alayında bir hafta bekletildiğini, sonra 17 kişi ile beraber 9. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığı Kars gözetimevine götürüldüğünü, 7 Ekim 1980’de kendinin ziyarete gittiğini anlatan Cemil Kırbayır, “İçeriye 1200 lira para ve çamaşırlarını verdim. Kardeşim, içerden gönderdiklerimi aldığına dair not gönderdi. Yanındakilerin anlatımına göre, 8 Ekim’de burada sorgulamaya alınıyor, 9 Ekim’de ise, firar ettiğini yaydılar. Tekrar gittiğimizde öyle biri bizde yok dediler. İşin peşine düştüğüm için 14 Ekim 1980'de beni bölgeden uzaklaştırmak için Karaman’a zorunlu ikamete gönderdiler. Hiç vazgeçmedik, o günden bu yana Cemil Kırbayır’ı arıyoruz. Dirisini yok ettikleri gibi ölüsünü de gizlediler ”dedi.
MECLİS KOMİSYONU RAPORU SUÇLULARI BELİRLEDİ
Savunmayı kabul etmediklerini, AİHM’de bunu kabul etmeyeceklerini umduklarını, çünkü dosyanın ellerinde olduğunu söyledi. Zaman aşımının insanlık suçlarında geçerli olmadığını ifade eden Kırbayır,”Cemil'in kaybedildiği bu davanın peşindeyiz. 2011 yılında Ak Parti Milletvekili Anayasa Profesörü Zafer Üskül başkanlığında, üç milletvekili ile adalet ve işleri bakanlığını temsilen başmüfettişlerden oluşturulaan İnsan Kakları İnceleme ve Araştırma Komisyonu tarafından Cemil Kırbayır hakkında bir rapor hazırlandı. Raporda Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde sorgulama sırasında öldürüldüğü, cesedinin ise kaybedildiği açıkça belirtildi. Yine, sorgulamayı yapanlar isim isim raporda yer aldı. Rapor TBMM Genel Kurul’unda da kabul edildikten sonra, Adalet Bakanlığı kanalıyla Kars Başsavcılığına gönderildi. Ancak hala dava açılmış değil. Biz de aynı şekilde şikayetçi olduk. Bir çok kez gidip davamızın akıbetini sorduk ama hala sonuç yok. Biz kardeşimizi öldürenlerin cezalandırılmasını ve kemiklerinin bize verilmesini istiyoruz”dedi.
BİZ KARDEŞİMİZİN DAVASININ TAKİPÇİSİYİZ
Uzun yılardır ailecek Galatasaray meydanında her hafta oturarak kardeşinin sorumlularının cezalandırılmasını ve kemiklerinin kendilerine verilmesini istediklerini söyleyen Mikail Kırbayır, İki yıl önce dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüştüklerini ve ilgilenecekleri sözü aldıklarını, Yine bu yaz dönemin Adalet bakanı (Bozdağ) ile görüşmek istediklerini ancak görüşemeyince taleplerini içeren dilekçeyi kapı önüne astıklarını anlatan Kırbayır, “Biz davamızın takipçiyiz. Vazgeçmemiz mümkün değildir. Failler ortada. Hükümetten, savcılardan beklediğimiz gereğini yapmalarıdır. Ellerimiz Kenan Evren ve cuntacı arkadaşlarının yakasındadır. Adalet istemeye, Cemil'imizi istemeye devam edeceğiz. Yılardır çektiğimiz sıkıntılara ve acılara rağmen kardeşimizi öldürenlerin ve sorumlularının peşini bırakmayacağız” diye konuştu.
27 Ağustos 2017’de, ajansımıza bu açıklamalarda bulunmuştu ağabey Mikail Kırbayır ama o günden bugüne bir değişiklik olmadı. Tıpkı 13 Eylül 1980’den o güne kadar olmadığı gibi…