Yargı paketi düzenlemelerinde sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurulması gerektiğini belirten ÇHD İkinci Başkanı Avukat Ümit Büyükdağ, dikkate alınması gerekenin insan yaşamı olduğunu söyledi.
İnfaz indirimiyle ilgili düzenlemeleri içeren 3’üncü Yargı Paketi ile birlikte 100 bin kişiye tahliye yolu açılırken, siyasi tutuklular kapsam dışı bırakılacak. Düzenlemeye göre, 1 Mart 2020’den önceki suçlarda infaz kurumunda geçirmesi gereken süreden yarı oranın indirim yapılacak ve denetimli serbestlik de bir defaya mahsus olmak üzere 3 yıl uygulanacak. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İkinci Başkanı Avukat Ümit Büyükdağ, 3’üncü Yargı Paketi'ne dair değerlendirmelerde bulundu.
'ÇÖZÜM DEĞİL ÇÖZÜMSÜZLÜK'
Metopotamya Ajans'ın haberine göre, Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla infaz yasası değişikliğinin yeniden gündeme geldiğini belirten Büyükdağ, “İnfaz yasası değişikliği tek başına Covid-19 nedeniyle cezaevlerinde çıkabilecek sorunların çözümü olamaz. Bunun bir çözümmüş gibi ortaya konulması aldatmacadan ve hatta fırsatçılıktan başka bir şey değildir. Ceza yasalarında ve yargılamalarında görülen adaletsiz sistemin yansıması doğal olarak infaz yasasında da mevcut. Getirilmeye çalışılan düzenleme bu adaletsizliği ortadan kaldırmadığı gibi içinden geçtiğimiz şu zor günlerde tam aksine adaletsizliği ve eşitsizliği daha da arttıran bir düzenlemedir” dedi.
BU DÜZENLEME ADİL DEĞİL
Büyükdağ, düzenlenmenin şu şekilde planlandığını belirtti: “1 Mart 2020’den önce işlenen suçlarda koşullu salıverme süresinin yarı oranında, denetimli serbestlik süresinin ise 3 yıl uygulanması.1 Mart 2020 sonrası suçlarda koşullu salıverme süresinin yarı oranında, denetimli serbestlik süresinin ise kalanın 5’te 1 oranında uygulanması. Örgüt lideri olmamak kaydıyla 60 yaşını doldurmuş veya hasta mahpusların cezalarının infazına evde devam edilmesi. Denetimli serbestlik süresinin ise 4 yıl uygulanması. 65 yaş için 1 yıl, 70 yaş için 2 yıl, 75 yaş üstü ve hamileler için 4 yıla kadar kalan cezanın evde infazı. İnfazın geriye bırakılma süresinin 6 aydan bir yıla çıkarılması, söz konusu. Düzenlemenin silahlı örgüt, mükerrer suçlar, cinsel istismar, uyuşturucu (bir kısmı), kasten öldürme ve organize suçlar gibi suçları kapsamayacağı öngörülüyor. Böyle bir düzenlemenin adil olduğundan bahsetmek mümkün değil.”
EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Siyasi tutukluların kapsam dışına bırakılmasının anayasal eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Büyükdağ, “Bağımsız olmadıkları açık mahkemeler tarafından siyasi muhalifler, hak savunucusu avukatlar, insan hakları aktivistleri, gazeteciler hakkında adil yargılama ilkesine aykırı, infaz nitelikli siyasi yargılamaların haksız sonuçlarını ortadan kaldırmayan her düzenleme asıl sorunu çözmeyen, çözmeye dahi yanaşmayan görünüşte düzenlemedir. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında uygulanan düşman ceza hukuku anlayışı bu konuda da ne yazık ki hâkimiyetini sürdürmeye devam etmektedir. Devlet gözetimi altında bulunan her bireyin sağlık ve yaşam hakkını güvence altına almak zorundadır. Bu nedenle düzenleme; alıkonulma nedenleri ne olursa olsun tüm tutuklu ve hükümlülerin devletin gözetimi ve denetimi altında olduğunu, devletin tüm hükümlü ve tutukluların haklarını koruma pozitif ödevinin bulunduğunu dikkate alarak kaleme alınmalıdır” diye belirtti.
Koronavirüsü nedeniyle yapılacak infaz düzenlemesinin herhangi bir suç türünü kapsam dışına bırakmaması gerektiğini aktaran Büyükdağ, bu düzenlemenin tüm demokratik kitle örgütleri ile birlikte kapsamlı olarak yapılması gerektiğini vurguladı. Büyükdağ, şunları söyledi: “Sözünü ettiğimiz insan yaşamıdır, alelacele bir düzenleme ile baştan savılarak yapılacak bir düzenleme daha büyük ve yıkıcı sorunlarla karşılaşmamıza neden olacaktır.”