Şili’nin solcu lideri Salvador Allende iktidarını hedef alan ve 17 yıl süren Augusto Pinochet diktatörlüğüne yol açan darbe sırasında, ünlü müzisyen ile birlikte binlerce Şilili devrimci, bugün Jara’nın adını taşıyan Santiag
Bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar. Victor Jara’nın ölü bedeni dört gün sonra bir sokakta bulundu.
Şili’nin solcu lideri Salvador Allende iktidarını hedef alan ve 17 yıl süren Augusto Pinochet diktatörlüğüne yol açan darbe sırasında, ünlü müzisyen ile birlikte binlerce Şilili devrimci, bugün Jara’nın adını taşıyan Santiago’daki stadyumda işkence görmüştü. İşkence gördükten sonra vurularak öldürülen Jara’nın cansız bedeni, stadyumun önünde bulunmuştu.
Sputniknews'de yer alan habere göre, Victor Jara’yı öldürmekle suçlanan ve ilk defa hakim karşısına çıkan eski asker Barrientos’un Şili’den kaçtıktan sonra 20 yıldır yaşadığı ABD’nin Orlando kentinde görülen davada, Santiago’daki stadyumda onlarca kişiyi katletmekle suçlanan 11 eski asker daha yargılanıyor.
‘MÜZİĞİNİ TEHLİKELİ BULDULAR’
Önceki gün düzenlenen duruşmada bir görgü tanığı, Barrientos’un Jara’yı komünist olduğu için öldürdüğünü, çünkü cuntacıların Şili’de komünistleri istemediklerini söyledi. Duruşmaya katılan Jara’nın eski eşi Joan ise, ünlü müzisyenin yaptığı müziğin tehlikeli bulunması nedeniyle katledildiğini ifade etti.
Davanın Pinochet döneminde işlenen suçların aydınlığa kavuşturulması açısından büyük öneme sahip olduğu düşünülüyor. Şili’de 11 Eylül 1973’te düzenlenen darbede ve cunta döneminde 10 bine yakın kişi hayatını kaybetti ya da kayboldu, çok sayıda kişi de ülkeyi terk ederek sürgünde yaşamak zorunda kaldı.
VİCTOR JARA KİMDİR?
Şarkıları ile Şili halkının sesi olan Victor Jara, Salvador Allende ve sol partilerini birleştiği bir hareket olan Unidad Popular yararına birçok konser verdi. 11 Eylül 1973’te faşist darbenin hemen ertesinde binlerce kişiyle birlikte gözaltına alındı ve Şili Santiago Stadyumu’nda işkenceyle öldürüldü.
Jara, Şili Üniversitesi’nde Tiyatro Okulu’na girmiş, başarı göstererek oyunlar yönetmeye başlamıştı. Bu arada Şili Üniversitesi korosuna katılmış ve ilk bestelerini burada yapmıştı. Jara, elinde gitarıyla her grevde, her öğrenci eyleminde direniş şarkılarını söylüyordu. Sesi çoktan Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaşmıştı.
Jara, Şili Santiago Stadyumu’na getirildiğinde, öldürüleceğini bildiği halde, oradaki binlere moral verebilmek için gitarının tellerine dokundu. Stadyumdaki binler için bir şarkı yazdı.
Beş bin kişiyiz burada
Bu ufacık yerinde kentin.
Beş bin kişiyiz.
Kim bilir kaç kişiyiz daha Kentlerde ve ülkede?
Burada yapayalnız On bin el, tohum eken
Ve fabrikaları çalıştıran...
Dünya, Jara’nın son anlarını, Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev’den öğrendi: “Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar”. Victor Jara’nın ölü bedeni dört gün sonra bir sokakta bulundu. Ağır işkencelerden geçirilmiş ve vücudu kurşunlarla delik deşik edilmişti. Jara 39 yaşındaydı.
Yarım Kalan Şarkı adlı kitabında eşi Joan Jara, hem aşkı hem de yoldaşı olan Victor’u tanışmalarından başlayıp, Salvador Allende önderliğindeki Halk Birliği içindeki mücadelelerine kadar büyük bir sevgi ve tutkuyla anlattı.
Victor Jara, hayatının son saatlerinde, öldürüleceğini artık kesinlikle bildiği sırada yanında bulunan birisine verdiği notta eşi Joan’ı dünyadaki her şeyden çok sevdiğini, cesur olmasını ve mücadelesine devam etmesini söylüyordu. Victor’un mesajı, elden ele dolaştı, Şili’den ayrılmadan bir gün önce eşine ve kızlarına ulaştırıldı.(Kaynak: Cumhuriyet)