Güncel

ÇHD İstanbul Şube Başkanı Akbulut: Hukuksuzluklara karşı direnmeliyiz

ÇHD İstanbul Şube Başkanı Akbulut; Avukatlık Yasası'nda yapılan değişiklikle avukatlık mesleğine, avukatlık haklarına ve avukatlara yönelik ciddi bir saldırı olduğunun altını çizdi.

15 Nisan 2021 Saat: 21:07
ÇHD İstanbul Şube Başkanı Akbulut: Hukuksuzluklara karşı direnmeliyiz
ÇHD İstanbul Şube Başkanı Akbulut: Hukuksuzluklara karşı direnmeliyiz

Baro seçimlerinin ertelenmesinin Metin Feyzioğlu'nun görev süresini uzatmak ve TBB seçimlerinde "çoklu baro"larla gövde gösterisi yapmak amaçlı olduğunu kaydeden ÇHD İstanbul Şube Başkanı Akbulut; Avukatlık Yasası'nda yapılan değişiklikle avukatlık mesleğine, avukatlık haklarına ve avukatlara yönelik ciddi bir saldırı olduğunun altını çizdi. Akbulut, başta İstanbul Baro yönetimi olmak üzere tüm meslektaşlarına bu saldırıya karşı mücadele çağrısı yaptı.

Avukatlık Yasası'nda yapılan değişiklikle, tüm avukatlık mesleğine, avukatlar ve avukatların haklarına yönelik tehdit sürüyor. Yasaya göre her çift sayılı yılların sonunda yapılması planlanan baro seçimleri ise salgını fırsata çeviren iktidarın pandemi bahanesiyle ertelendi.

Seçimlerin ertelenmesinin arkasındaki asıl nedeni, avukatlık mesleğine yönelik saldırıları, avukatların yaşadığı sorunlara ilişkin sorularımızı yanıtlayan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Çiğdem Akbulut, çoklu baro sisteminin mesleki hakları, avukatlık mesleğine, hak savunuculuğuna ve yükselen toplumsal muhalefeti durdurmayı amaçladığına işaret etti.

Avukatların itirazlarına rağmen "çoklu baro" düzenlemesinin ilk iki maddesi Meclis'te kabul edildi. Çoklu baro düzenlemesinin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hukuk örgütleri ile birlikte baroların hem meslektaşların haklarına, hem mesleğin kendisine, hem de avukatlık mesleğini savunmak kadar insan hakları savunuculuğu misyonuna sahip olması gerekir. Toplumun her kesimine yönelik hak savunucusu olması lazım. Mevcut barolar toplumsal muhalefetin yükseldiği anlarda belki yeterince, olması gerektiği kadar yüksek sesli itirazlar göstermedi, ama yapmaya çalıştıklarını biliyoruz. Gözlemledik ve birlikte mücadele ettiğimiz zamanlar da oldu. Çoklu baro tam da bu zamanda muhalif sesi durdurmaya yönelik bir girişimdi. Daha fazla tepki çekmeliydi. Daha fazla karşı koyuş olmalıydı. Geçirilmeye çalışıldığı süreç içinde mevcut baro başkanlarının yürüttükleri direnişi daha kurumsallaştırmaya, kolektif hale getirmeye, avukat kimliklerimizle katılarak daha da yükseltmeye çalıştık, ama ne yazık ki karşılığı olmadı. Daha fazla yapmalarını istediğimiz mücadeleyi yapmamaları sebebiyle geçti.

Yansımasını henüz fiili olarak çok hissetmiyoruz. Aslında mevzu bahis baro seçimlerinin yapılamaması, genel kurulların yapılamaması nedeniyle hissetmedik. O zaman çoklu baro sisteminin geçmesini yeterli dirençle engellemeyenler, bugün avukatlara yönelik, barolara yönelik saldırıların giderek artmasına da izin vermiş oldu. Yeterince direnilseydi, daha yüksek bir yerden itiraz edilseydi şu anda yaşadığımız sorunlarla karşı karşıya kalmayacaktık, en azından bir kısmıyla. İleri ki zamanlarda sonuçlarını göreceğimizi biliyoruz.

Baro seçimlerinin ertelenmesinin, bugüne bırakılmasının nedeni ne?
Çoklu baro ile çok paralel. Çünkü, çoklu baro sistemini her ne kadar geçirdilerse de baro seçimlerinin yapılacağı Ekim 2020 tarihindeki seçimlerde yaratmak istedikleri 2. ve 3. barolar kurulamadı. Bu kapsamda kısıtlamalar ve pandeminin ellerinde çok büyük bir koz olmasına rağmen ikinci baroların kurulması için ertelediler. Devam eden süreçte Ankara ve İstanbul'da ikinci barolar kuruldu, ancak henüz gövde gösterilerini yapacakları bir varoluş söz konusu değil. Özellikle devlet ve resmi kurum avukatlığını yapan meslektaşların bu barolara üye olmasına zorlandıklarını duyduk. Yine de yeterli sayıya ulaşılamadılar. İktidarın amaçladığı kadar büyük bir gövde gösterisini yapacak sayıda olmaları için erteleniyor. Onlara zaman kazandırmak için.

Bir diğer yanı ne yazık ki uzun yıllardır iktidarın kuklası haline gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun da görev süresi uzatılıyor. Bunun etkisi var. Hukukun esamesi okunmuyor. En basit en temel hak ve özgürlükler talebini dile getiren herkes muhalif, siyasi görüşü muhalif olmasa bile hak savunduğu için muhalif hatta olanlar ‘terörist' ilan ediliyor. Bu noktada kurumsal kimliğimiz yok edilmeye çalışılıyor. AKP kongreleri her türlü tedbirsizlik içinde gerçekleştiriliyor, pandemi gibi bir bahaneyle baro seçimlerinin ertelenmesine gerekçe gösteriliyor.

Kadın, işçi ve genç avukatların maruz kaldığı sorunlar neler?
Mesleğe yönelik çok ciddi bir saldırı var. Sanılmasın ki sadece toplumsal muhalefetin avukatlığının yapılmasından ötürü, ceza işiyle uğraşan, muhalefet avukatlığı yapan meslektaşlarımıza karşı yapılıyor bu saldırılar. Meslektaşımız Ersin Arslan, icra ya da hacze çıktığında borçlu tarafından öldürüldü. Buna giden yol adliyeden açılıyor. İcra memurları, katip müdürler tarafından çok sıkça bir hor görülme söz konusu. Hangi dosya olursa olsun; boşanma, ticaret davası, duruşma sırasında hakim tarafından bir hor görülme söz konusu.

Genç meslektaşlarımız buna daha çok maruz kalıyor. Yaşları sebebiyle tecrübesiz oldukları gerekçesiyle hakimler ve adliye personeli, bir güç uygulama aracı olarak görüyor genç meslektaşlarımızı. Bunun tabi ki tecrübeyle alakası yok. Hiçbir noktada bir avukata bu şekilde davranılamaz. Sokakta borçlu sıfatıyla meslektaşımızı katleden kişiye, o güç adliyeden ve hakimden personele aslında iktidardan geliyor. Savundukları müvekkilleriyle özleştirip düşmanlaştırılması, halka yabancılaştırılması, kötüleştirilmesi bunun bir parça etkileri.

TV'de izlediğimiz dizilerde dahi avukatın bir emir eri gibi muamele görmesi, yansıtılması bunların tamamı topluma yansıtılan birikim. Ne yazık ki en çok genç meslektaşlarımız maruz kalıyor. Bunu biz de ÇHD olarak asla toplumsal muhalefet avukatlığı, ceza avukatlığı üzerinde görmüyoruz çalışma yürüttüğümüz her alanda her noktada karşı karşıyayız. Birlikte olmaya çalışıyoruz. Sesimizi birlikte yükseltmeye çalışıyoruz.

Kadın meslektaşlarım ve toplumun her alanında kadınların karşı karşıya kaldığı ve baş etmek zorunda kaldığı erkek baskısı var. Kimi zaman meslek erbaplığı, üstatlık gibi belki yumuşatılmış başlıklar altında, çoğu zaman açıkça patronluk kisvesiyle genç ve meslekte yeni olmaları bir de kadın olmalarına yönelik şiddet ve baskıyla, mobbingle karşı karşıya kalıyorlar. Dile getiriyoruz ve getirmeye devam edeceğiz. Birlikte mücadele etmekten, sözümüzü söylemekten ve şikayetlerini dile getirmekten, teşhir etmekten geri durmayacağız.

Önümüzdeki baro seçimlerine ilişkin son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Baro seçimlerinin ertelenmesi üzerinden ÇHD, bir seçim grubu olarak hareket etmiyor. Şu her zaman önceliğimiz; mücadele edecek, insan hakları ve özgürlüklerden yana sözü olan tüm meslektaşlarımızla bunu savunacak, hem meslek için hem meslek hakları için hem de insan hakları için mücadele edecek bir barodan yanayız. Bu doğrultuda mücadele etmemiz gerekiyor. Daha çok ses çıkarmalıyız.

Mevcut baro yönetimi, seçimlerin ertelenmesine yönelik hukuksuz olduğunu dile getirdiği bir açıklama yaptı. Başka bir şey yapmadı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu kadar hukuka aykırı, yasaklama kararına, kısıtlamaya karşı mücadele eden kadınlar, öğrenciler, işçiler gözümüzün önünde, onlardan örnek almalı İstanbul Barosu yönetimi. Bu doğrultuda hukuksuzluğu teşhir ve ifadeden ziyade direnmeye çağırıyoruz.

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız