CHP'li Tezcan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Rıza Sarraf hakkında 18 Nisan 2013 tarihli MİT raporuna işaret etti.

Hükümeti, dosyaları sumen altı etmekle suçlayan Tezcan, “Bunlar dosyaları sumen altı yapma ustaları. Rıza Sarraf ile dosyayı sumen altı ettiler. Daha önce de FETÖ ile ilgili bir MGK raporu vardı, onu da sumen altı ettiler. FETÖ’ye de casus diyorlar, doğru öyle, Rıza Sarraf’a da casus diyorlar, o zaman ne kadar casus varsa bunların dosyalarını siz sumen altı etiniz. MİT’in bu raporunun niye zamanında işlemini yapmadınız? Şimdi kalkıp ‘bu casus’ demekle olmuyor. Bu hükümet casus mıknatısıdır. Ne kadar casus varsa çekip topluyorlar ondan sonra da sine-i devlete yerleştiriyorlar. FETÖ casus, Rıza Sarraf casus, kim korudu, kim devlete yerleştirdi? Şimdi bu faaliyet hükümet eliyle casusluk faaliyeti değil mi? Hükümet eliyle casusluğa yardım ve yataklık, casusluğa iştirak değil mi? Siz hesap vermeyecek misiniz? Casusu devlete yerleştirmenin adı ne, vatana ihanet değil mi? Sağa sola ‘hıyanet-i vataniye’ diye laf atacağına, ‘ana muhalefet değil ana hıyanet’ diyeceğine, sen hükümetin merkezinde nasıl vatana ihanet fiili işledin bunun hesabını ver. Asıl vatana ihanet burada, başka yerde değil. Kendi ihanetlerinizin hesabını vereceksiniz, yok öyle yağma” dedi.

“ELİN MAHKEMESİNE MUHTAÇ ETMEYİN, EVİN MAHKEMESİNİ ÇALIŞTIRALIM”

Hükümete çağrılarını yineleyen Tezcan, “Gelin, Türkiye’de bu dosyayı yenilen açalım, Rıza Sarraf ve şürekası, suç ortakları yeniden Türkiye’de yargılansın. Elin mahkemesine muhtaç etmeyin, evin mahkemesini çalıştıralım. TBMM bu dosyaları yeniden ele alsın, bakanlarla ilgili bu soruşturma dosyalarını yeniden açalım. Kimseye söyleyecek söz bırakmayalım, bu işin çıkış yolu budur, bu çıkış yolunda buluşmaya hazırız” diye konuştu.

Man Adası belgeleriyle ilgili de Tezcan, “Her şeyi söylediler ama bir şeyi açıklayamadılar. Açıklanmayan bir ticaret var ortada” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şu soruları sordu:

“Akrabalarının 15 milyon dolara sattığı bu şirketin adı ne? Nerede, ne zaman kurulmuş, ne kadar gelir elde etmiş, ortakları kimler, sermayesi ne kadar bu şirketin, bilançosu ne? Bugüne kadar kaç lira vergi ödemiş? Devir senetleri nerede, devir bedelleri kaç lira görünüyor? Kamuoyu bunları bir dinlesin. Devralan, 15 milyon doları ödeyen şirket Bellway’in 5 lira sermayesi var. Bu şu demek, bin 400 lira asgari ücretle çalışan bir işçi kardeşimiz 280 tane böyle şirket alır. Peki bu şirket 60 milyon doları kurulur kurulmaz nasıl ödemiş?”

“UTANILACAK BİR TABLO”

Bu soruların cevabını hala alamadıklarını söyleyen Tezcan, “Bu sorulara cevap yok ama iftira çok. Bütün hükümet çevresi, çıkmışlar, ortak bir küfür ve hakaret şürekası kurulmuş. Ağızlarını açtıklarında kir, pas ve küfür akıyor. Bütün bu gerçekleri küfür ve hakaretle örtme çabasındalar ama örtemeyecekler” dedi.

Tezcan, “Önce Bekir Bozdağ çıktı, küfürlerle, hakaretlerle Sayın Genel Başkanımıza, şimdi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başladı, hem küfür hem hakaret hem tehditle. Sadece şunu söyleyeceğiz, kalıbının ve makamının adamı olmayanların hakaretleri ekranları karartacak düzeye geldi. Utanılacak bir tablo. Ağızlarının kirini zemzem suyuyla yıkasanız yine de temizlenmez. Neyine laf yetiştireceksin, o düzeye nasıl ineceğiz, inmeyeceğiz” diye konuştu.

Söz konusu açıklamalara ilişkin hukuk yoluna gideceklerini ifade eden Tezcan, “Bugüne kadar Sayın Genel Başkanımız, biz, siyaseti adliye kapısında değil, milletin huzurunda yapmayı tercih ettik. O yüzden bugüne kadar ki hakaretlerde dava açmamıştık ama bu noktadan sonra, artık bu hakaretlerle ilgili talimatı verdik. Adliye’de, hukukun önünde hesaplaşacağız. Avukat arkadaşlarımız derhal dava açacaklar ve gerekli hukuki yollara başvuracaklar” dedi.

KILIÇDAROĞLU'NA AÇILAN SORUŞTURMAYLA İLGİLİ AÇIKLAMA

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma başlatılması ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın, Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik sözlerinin anımsatılması üzerine şöyle dedi:

“Buyursunlar, Meclis’te çoğunlukları var, hodri meydan. Siyaseti Genel Başkanımız onların inayeti ve icazetiyle yapmıyor. Hakaret arıyorlarsa bir küfür ve hakaret şürekâsı oluşturmuşlar, her yere hakaret ediyorlar. Ana muhalefet partisine, iş adamlarına... Oysa bu ülkede ihanetin adı bunların yönetim dönemidir. Kimseye kaptırmazlar vatana ihanet meselesini ama başkalarına iftiraya gelince önlerine geçilmez. Buyursunlar, hodri meydan, parlamento orada. Biz milleti arkamıza alarak siyaset yapıyoruz. Onlar yargıyla, şununla bununla korkutacaklarını sanıyorlar. Bu tehditlere pabuç bırakmadık bırakmayacağız.”(Kaynak: BirGün)