Güncel

“Çiçeklerle donatacağımız bir mezar için mücadele ediyoruz”

Cumartesi Anneleri’nin 765. Eyleminde Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Yarıcı tarafından yapılan konuşma, hem devlet yetkililerine hem de kamuoyuna önemli mesaj içeriyordu.

26 Kasım 2019 Saat: 22:37
“Çiçeklerle donatacağımız bir mezar için mücadele ediyoruz”
“Çiçeklerle donatacağımız bir mezar için mücadele ediyoruz”

Cumartesi Anneleri’nin 765. Eyleminde Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Yarıcı tarafından yapılan konuşma, kayıp yakınlarını, anneleri ve insan hakları savunucularını hüzünlendirirken,   aynı zamanda hem devlet yetkililerine hem de kamuoyuna önemli mesaj içeriyordu. Bu nedenle, kamuoyunun dikkatini çeken bir konuşma oldu. Çünkü, baba  Kemalettin Eren 32 yıl, anne Elmas Eren 39 yıl oğullarından öyle ya da böyle bir haber alabilmek için mücadele etmişlerdi. Şimdi bu görev,  bu mücadeleyi devam ettirmek evlatlarının üzerine düşmüştü. İlk defa Cumartesi anneleri anne Elmas Eren’siz Hayrettin Eren’in akıbetini sormak için biraraya gelmişti. Çünkü, Elmas Eren 19 ağustos 2019 yılında vefat etmişti.

İkbal Eren Yarıcı açıklamasına ve aynı zamanda anne ve babalara mektup mahiyetindeki konuşmasına şöyle başladı:

"Ağabeyim Hayrettin Eren 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından gözaltına alındı ve kaybedildi. Artık onun öyküsünü tüm kamuoyu biliyor. Ben size sadece annem ve babamla ilgili bir iki şey aktarmak istiyorum.vBabam Kemalettin Eren 32 yıl, annem Elmas Eren 39 yıl oğullarından öyle ya da böyle bir haber alabilmek için mücadele ettiler. Önceleri oğullarını bir cezaevinde bulabilmek için koşturdular. Bu umutları tükendikten sonra ÇİÇEKLERLE DONATACAKLARI BİR MEZAR için mücadele ettiler. Çok şey değildi istedikleri. Elbette bir de Hayrettin’in yaşam hakkını elinden alanların kendileriyle yüzleşmesini ve onların yargılandığını görmekti.”

"Ne yazık ki ikisi de gözleri açık ve devletten alacaklı olarak toprakla buluştular"

Hayrettin Eren için hukuk ve adaletin hiç işlemediğini, bunun nedeninin Türkiye’de hukuk  ve adaletin olmadığını  ifade eden İkbal Eren Yarıcı, konuşmasında  babasının yaşadığı sıkıntıları dile getirerek şöyle seslendi:

“Adalet talepleri vardı. Bu ülkede Adalet Bakanlığı var. Bir de Adalet Bakanı var. Ama adalet yok. Babamın Hayrettin Eren ile ilgili verdiği dava dilekçesinin hiç işleme konulmaması, üstelik savcı Enver Özdemir’in “Sen bu davadan vazgeç yoksa diğer çocuklarından da olursun” tehdidi adaletin nerede olduğunun kanıtıdır. Bu olay babamın içini çok acıtan olaylardan biridir. Tabii ki içi hep acıyordu. Işıklar içinde uyu babacığım.”

"Onların yarım kalan mücadelelerinin devamcısıyız"

Konuşmasının bir bölümünü gözaltında kaybedilen evlatlarını ararken onları bulmaya ömürleri yetmeden yaşamlarını yitiren anne ve babalara da  hitap seslenen Eren şöyle konuştu:

“Babalarımız, annelerimiz bu karanlığın içinde iğneyle kuyu kazımak misali adaleti ararken aramızdan ayrıldılar. Onların yarım kalan mücadelelerinin devamcısı olduğumuzu bir kez daha yüksek sesle haykırıyorum. Elmas anne, Kiraz Şahin, Berfo anne, Fincan anne,Şahsenem anne, Asiye anne, baba Ocak, baba Yedigöl, Baba Eren buradayız… Ne kadar engellensek de sevdiklerimizi, oğullarınızı bulma mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Sizin bıraktığınız yerden evrensel değerler ölçüsünde hukukun, adaletin inşaası için verdiğiniz mücadelenin devamcısıyız. Adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz”

"Annemin içini ençok acıtanlardan biriydi bu Paçoz söylemi"

Ülkemizde  içişleri bakanlığının var olduğunu ancak insanların can güvenliğinin olmadığını, sevdiklerinin  gözaltında kaybedilmesi ve  yargısız infazlar  yapılmasının bynun bir göstergesi olduğunu, İçişleri Bakanının insan haklarını yok sayarak, keyfi uygulamalarla asayişi sağladığını sandığını, yasaklarla insanların sesini keserek, kentin meydanlarını, sokaklarını kendilerine kapattığını  anlatan İkbal Eren Yarıcı, “Sadece, devletin aldığı evlatlarımızın, eşlerimizin, kardeşlerimizin, babalarımızın akıbetini sormak için 699 hafta oturduğumuz, kayıplarımızla buluşma mekanımız olan, derdimizi kamuoyuyla paylaştığımız Galatasaray Meydanı’nı kapatarak, üstelik de Cumartesi Anneleri’ne “paçozlar” yaftasını yapıştırarak asayişi sağladığını sanıyor. Ki annemin içini ençok acıtanlardan biriydi bu söylem. Tabii ki içi hep acıyordu ama bunu hazmedemedi. Ölünceye kadar “Bu paçozun anlamı nedir ben anlayamadım” diyerek sordu. Sindiremedi.”diyerek, bu durumun kendilerinin içini acıtmaya devam ettiğini vurguladı.

"Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz"

Eren konuşmasına şöyle devam etti: “Bizler kime taş attık, sopa attık, gaz attık. Kaç kişi biz orada oturduğumuz için hayatını kaybetti ya da kaç kişi kolunu, bacağını, gözünü kaybetti de bize Galatasaray Meydanı’nı yasakladınız, polisinizi üzerimize saldınız. Sizin bütün engellemelerinize rağmen; Galatasaray ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

"Annelerimize sözümüz söz"

Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi ikbal Eren Yarıcı  son sözlerini ise, Annelere sözleri olduğunu, kayıpları bulma ve adalet mücadesinden asla vazgeçmeyeceklerini, gözaltında kaybetmenin bir insanlık suçu olduğunu, bu suçu işleyen faillerin  kayıp aileleri ile yüzleşmesi ve yargılanması talebinden asla vazgeçmeyeceklerini,  yine gözaltında zorla kaybetmelere karşı uluslararası sözleşmelerin imzalanması talebinden asla vazgeçmeyeceklerini ifade ederek  tamamladı.

 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız