Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda 635’inci kez bir araya geldi.
Kırmızı karanfillerle barışı simgeleyen beyaz tülbendin ve yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri’nin fotoğrafları her hafta açılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartının üzerine bırakıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemde 27 Mayıs 1995’teki ilk eylemlerine dikkat çekti. Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen ilk eyleme katılanlar arasında yer alan, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, 22 senedir Galatasaray Meydanı’nda çok şey gördüğünü söyledi ve faillerin hesap vermesini istedi. Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un Galatasaray Meydanı’nda büyüyen kızı Besna Tosun da “Bize mücadeleyi öğrettiler. Bu sadece mezar değil. Onlar da biliyorlar bu suçun ortağıdırlar, onlar da hesap verecekler. Bu nedenle korkuyorlar” dedi.
DELİLLLERE RAĞMEN ZAMAN AŞIMINA UĞRADI
Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin de kayıp dosyalarına dikkat çekti. Ağabeyi Kenan Bilgin’in zaman aşımına uğrayan dosyasına işaret eden Bilgin, “Onca delil olmasına rağmen zaman aşımına uğradı. Soruyorum gerçekten bu dosyalara baktılar mı? Devletin kendi kendini yargılamayacağını biliyoruz. Ama bir gün halk onları da yargılayacaktır”diyerek bu dosyaların kapanmasına izin vermeyeceklerini aktardı.
CEZASIZLIK SON BULSUN
Bu haftaki basın açıklamasını ise Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. Ocak, 22 yıldır dillendirdikleri taleplerini şöyle sıraladı: “Devlet insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü sağlama yükümlülüğünü yerine getirsin. Türkiye’de devletin her kademesinin iş birliğiyle yaratılmış olan cezasızlık geleneği son bulsun. Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Devlet bu suçtaki sorumluluğunu üstlensin. Kaybedilenlerin akıbetleri açıklansın. Kaybedenler yargılansın ve adalete uygun bir biçimde cezalandırılsın. Gözaltında kaybetme suçunun tekrarlanmaması için gerekli adli, idari, hukuki düzenlemeler yapılsın. Zorla kaybetme, Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlensin. Sorumluları koruyan tüm engeller ortadan kaldırılsın. Türkiye, yıllardır imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşmesi’ni imzalasın ve uygulasın.”
Ocak taleplerini şöyle özetledi:
22. yılımızda taleplerimizde ısrar ediyoruz.
· Devlet insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü sağlama yükümlülüğünü yerine getirsin.
· Türkiye’de devletin her kademesinin işbirliğiyle yaratılmış olan cezasızlık geleneği son bulsun.
· Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Devlet bu suçtaki sorumluluğunu üstlensin. Kaybedilenlerin akıbetleri açıklansın. Kaybedenler yargılansın ve adalete uygun bir biçimde cezalandırılsın.
· Gözaltında kaybetme suçunun tekrarlanmaması için gerekli adli, idari, hukuki düzenlemeler yapılsın.
· Zorla kaybetme, Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlensin. Sorumluları koruyan tüm engeller ortadan kaldırılsın.
· Türkiye, yıllardır imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletlerin Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’sini imzalasın ve uygulasın. (Fotolar Kerim Eren)