Cumartesi Anneleri/İnsanları 600. Haftalarında yine Galatasaray Meydanı’ndaydı. Binlerce kişinin seslerine ses kattığı buluşmada kayıp yakınları “Biz bu ülkenin vicdanı ve hafızasıyız” dedi.
Mayıs 1995’ten beri faili meçhullerin akıbetini ve hesabını sormak için Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri’nin sesine bugün (24 Eylül) binlerce kişi ses kattı. İlk kayıplar Hasan Ocak, Fehmi Tosun, Cemil Kırbayır’dan faili meçhul Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye kadar yüzlerce kişinin fotoğraflarının taşındığı eylemde, tüm kayıplar için adalet istendi.
Plaza del Mayo’dan mesaj
600. haftaya özel Kars’tan Edirne’ye, Hakkari’den İzmir’e Türkiye’nin pek çok ilinde ve Fransa’dan Japonya’ya dünyanın pek çok ülkesinin birçok bölgesinde kayıp yakınlarının sessiz talepleri yükseltildi. Bir selam da ses kaydıyla mesaj gönderen Plaza Del Mayo annelerindendi.
“Erdoğan söz vereli kaç haziran geçti”
Eylemde ilk konuşmayı 1980’de kaybedilen Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren yaptı. Eren, Erdoğan’ın daha başbakanken kendileri ile görüştüğünü ve “Haziran geçsin, çocuklarınızın kemiklerini bulacağım” dediğini aktardı ve “Kaç haziran geçti, gözyaşlarım kurudu. Bir anne olarak 36 sene ne demek biliyor musunuz? Gücüm kalmadı, demiyorum yıkılmadım ayaktayım” dedi.
21 yıldır alanı terk etmeyen, Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak “Oğlumu alıp gittiler suçum ne söylesinler” diye konuşurken, 1995’te İzmir’de tek çocuğu Murat’ı kendi elleriyle götürdüğü karakoldan geri alamayan Hanife Yıldız da “Bu adaletsizlik devam ederse 600 hafta daha burada oluruz” dedi. Kiraz Şahin ve Berfo Ana’ya seslenen Yıldız, “Selam olsun biz buradayız” dedi. Yıldız, “Roboski’de Gezi’de gördük. ‘Kim verdi emri’ diyorlar göğsünü gere gere ‘ben verdim’ diyor. Bu hükümetin öncekilerden eksiği yok, fazlası var” diye devam etti.
İkinci kuşak: Korkmaya hakkımız yok
İkinci kuşağı temsilen, Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun da bir konuşma yaparak “Hepimiz suçluyuz. Yüz binler olup 90’larda Cumartesi Anneleri ile sokağa çıksaydık bir daha gözaltında kaybolan olmazdı. Bizim korkmaya hakkımız yok. Çünkü saçlarından çekilip bu meydandan götürülen annelerin çocuklarıyız. Korkması gerekenler işkencecilerdir, Taybet Ana’ya işkence uygulayanlardır. Bu karanlık günlerde burada olmanız bana iyi hissettirdi” dedi.
“Dedelerimizin, nenelerimizin kemikleri bulunana kadar burada olacağız”
Meydanın torunlarından Berivan Yurtsever de “Benim dedemin Kürt olmak dışında ne suçu vardı? Biz Galatasaray torunları olarak dedelerimizin nenelerimizin kemikleri bulunana kadar burada olacağız” diye konuştu.
“Taleplerimiz, yurttaşlık hakkımız; karşılamak göreviniz”
Haftanın açıklamasını Hüseyin Taşkayanın kızı Serpil Taşkaya yaptı. Devletin tüm kurumlarının yurttaşın değil iktidarın hizmetinde olmasının adaletsizliği yarattığını belirten Taşkaya, taleplerini şöyle sıraladı:
“Devletin kaybettiği evlatlarımızın akıbeti açıklansın!
Fail devlet görevlilieri üzerindeki cezasızlığa son verilsin. Evrensel hukuka gore yargılansın.
Kaybedilenlerin akıbetini araştıracak özel yasayla yetkilendirilmiş bağımsız bir araştırma komisyonu kurulsun.
Türkiye, Birleşmiş Milletler’in Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’sini imzalasın.
Hakikat ve adalet hakkımız yasal güvence altına alınsın. “
Taşkaya, “Taleplerimiz bizim yurttaşlık hakkımızdır, bu talepleri yerine getirmek sizing hukuki yükümlülüğünüzdür” dediği açıklamasına “Güvensizlik ve korku üreten politikalar karşısında susmayacağız” diyerek son verdi.