Cumartesi Anneleri 688.Hafta “Adalet İstiyoruz!, Naif Umaz'a Adalet İstiyoruz diyerek Galatasaray Meydanın'da buluştu.
Fotoğraf: Ömür Eğribel
Oturma ayleminde "7 Haziran 1994 sabahı 54 yaşındaki Naif Umaz ‘ın Urfa Viranşehir Trazik köyündeki evine asker ve Bucak Aşireti’ne bağlı korucular tarafından baskın yapıldı. Giyinmesine izin verilmeyen Naif Umaz, elleri ve gözleri bağlanarak pijamasıyla Beyaz Toros’a bindirilip götürüldü.Gözaltına alındığı inkar edilen Naif Umazı’ı her yerde arayan ailesi 3 ay sonra onun cansız bedenine “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü kimsesizler mezarlığında ulaştı.Bugüne kadar Naif Umaz dosyasında işlenen suçun açığa çıkarılması, faillerin cezalandırılması ve Umaz Ailesi’nin adalete erişimini sağlayacak bir yargı süreci işletilmedi. Sizi de kırmızı bir karanfille Galatasaray’a; adalet çağrımızı çoğaltmaya çağırıyoruz" denildi.
Gözaltında Kayıplara Karşı İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından yapılan okunan basın açıklamasında şu görüşlere yer veridi:
Galatasaray’a gelmeyen adalet, Türkiye’ye de gelmeyecek!
Devletlerin, eylem ve işlemlerden dolayı sorumluluklarının olması çağdaş hukuk devleti kuramının bir gereği olduğu gibi, insan haklarının da temel prensibidir.
Kamu gücü yetkilerini kullanırken bir kişinin ya da bir birimin davranışı uluslararası hukuka göre bir Devlet fiili olarak kabul edilir ve ihlal içermesi halinde Devletin sorumluluğunu doğurur.
Devlet birey ile ilişkisini hakkaniyet ve dürüstlüğü gözeterek hukukun genel ilkeleri çerçevesinde yürütmekle ve bu esnada ortaya çıkan hak ihlallerini de gidermekle yükümlüdür.
Gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açığa çıkarılması, adil bir yargı sürecinin işletilerek kaybetme suçunun cezalandırılması; Devletin bu yükümlülüğü esas alarak politikalar geliştirmesi ile mümkündür.
Oysa Türkiye'de iktidara gelen tüm hükümetler, devletin bu temel sorumluluğunu yerine getirmesi için siyasi bir irade göstermedi. Aksine yaşanan ağır insan hakları ihlallerindeki devletin sorumluluğunu inkâr ederek, ihlallerin devamcısı oldu. Bu durum gözaltında kaybetmeler dahil insanlığa karşı işlenmiş suçlarda adaletin sağlanması çabalarının etkisiz kalmasına yol açtı.
Bu hafta da inkar edilerek, adil bir yargı süreci işletilmeyerek, 24 yıldır karanlıkta bırakılan Naif Umaz dosyasıyla Galatasaray’dayız.
688. buluşmamızda Umaz Ailesi’nin “ Hakikati açıklayın! Adaleti Sağlayın!” talebine sesimizi katıyoruz.
07 Haziran 1994 sabahı 54 yaşındaki Naif Umaz’ın Urfa Viranşehir Trojik köyündeki evine asker ve Bucak Aşireti’ne bağlı korucular tarafından baskın yapıldı. Köy muhtarı olan Naif Umaz, elleri ve gözleri bağlanarak pijamasıyla Beyaz Toros’a bindirilip götürüldü.
Naif Umaz’ı sormak için eşi ve oğlu karakola gitti. Karakoldakiler “Burada yok, Bucaklar almış olabilir” dedi. Bunun üzerine Sedat Bucak’ın evine gittiler. Emine Umaz burada ev baskınına katılan koruculardan birini gördü ve ona “Eşimi nereye götürdünüz?” diye sordu. Korucu “Eşini JİTEM götürdü, benimle ilgili değil” dedi.
Gözaltına alındığı inkar edilen Naif Umaz’ı her yerde arayan ailesi 3 ay sonra onun cansız bedenine “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü kimsesizler mezarlığında ulaştı. Mezar açılınca Umaz’ın elleri, ayakları ve gözleri bağlı şekilde gömüldüğü anlaşıldı.
Gözaltına alındıktan sonra öldürülen Naif Umaz’ın cansız bedeninin bir çuvala konularak Fırat Nehri’ne atıldığı, bir süre sonra kıyıya vuran çuvalı bulan çobanların Jandarmaya haber verdikleri ve resmi işlemler yapıldıktan sonra defin işleminin gerçekleştiği açığa çıktı. Ancak bugüne kadar Naif Umaz dosyasında işlenen suçun açığa çıkarılması, faillerin cezalandırılması ve Umaz Ailesi’nin adalete erişimini sağlayacak bir yargı süreci işletilmedi.
688. haftamızda bu topraklarda yaşayan herkese sesleniyoruz; Unutmayın; Galatasaray’a gelmeyen adalet, Türkiye’ye de gelmeyecek!
Türkiye’nin demokratikleşmesi, toplumsal barış ve huzurun sağlanması için adaleti tesis edecek planlı Devlet politikalarına ihtiyaç var. Bütün siyasilerin karşısına “Adalet İstiyoruz!” talebiyle çıkın.
Naif Umaz’ın gözaltında kaybedilmesinin 24. yılında, adli makamlara sonuçsuz bırakılarak savcılık raflarına terk edilen Umaz dosyasının yeniden açılarak adil, etkin ve bağımsız bir soruşturma ve kovuşturma yapılması çağrısında bulunuyoruz.
Adalet istiyoruz!,
Demokratik siyaset istiyoruz!
Demokratik bir hukuk devleti istiyoruz!
Bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı İHD İst./hapishane komisyonu
fotograflar: Ömür, Pembegül, Emre