Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda oturmalarına 27 haftadır izin verilmiyor...
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yoğun polis ablukası altında bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kayıpları temsilen birer kırmızı karanfil de taşıdı.
'ER YA DA GEÇ GALATASARAY'DA YENİDEN OTURACAĞIZ'
Eylem öncesinde Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, polis ablukası altındaki Galatasaray Meydanı'na gelerek kırmızı karanfiller attı. Yıldız, kendisini engellemeye çalışan polislere "Bakın, sizin elinizde silah var benim elimde karanfil. Bu meydan bizim. Er ya da geç bu meydanda yeniden oturacağız" dedi.
726. hafta oturumunda ölüm yıldönümü vesilesiyle Cumartesi Anneleri'nin simgelerinden biri olan, Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Kırbayır da anıldı.
HANİFE YILDIZ OĞLUNU KENDİ ELLERİYLE TESLİM ETMİŞTİ
Basın metnini okuyan Sebla Arcan, gözaltında kaybetmenin bir suç olduğunu vurguladı, kayıpların hukuki süreçlerinin cezasızlıkla sonuçlandığını kaydetti. Bu hafta 24 yıl önce bugün 23 Şubat 1995 tarihinde İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne teslim olan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Murat Yıldız buluştuklarını ifade eden Arcan, “19 yaşındaki Murat Yıldız İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi. Bunun üzerine 23 Şubat 1995 tarihinde Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte, İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim oldu” diye konuştu.
'OĞLUM TESLİM OLMUŞTU, NEDEN KAÇSIN?'
Aradan 3 gün geçtiği halde Yıldız’ın eve dönmemesi üzerine anne Yıldız’ın, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne gittiğini aktaran Arcan, şunları da söyledi:
“Ancak sorularına net yanıtlar alamadı. Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce emniyet yetkilileri, Murat’ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal’da sakladığını söylediği için onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul’a gönderdiklerini ama Murat’ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler. Anne Hanife Yıldız’ın ‘Oğlum kendi isteğiyle teslim oldu. Hapis cezasını bile gerektirmeyen bir suç isnadı karşısında neden kaçsın?’ itirazı boşlukta kaldı. Hanife Yıldız’ın tek çocuğu Murat’tan bir daha haber alınamadı.”
SANIK POLİSLERE GÖREVİ İHMALDEN 1,18 KURUŞ PARA CEZASI
Anne Yıldız'ın, Bornova ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurduğu bilgisini veren Arcan, “Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beş yıl süren yargılama sonucunda Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve polislere yalnızca 'görevi ihmal'den günümüz parasıyla 1,18 kuruş para cezası verdi. Aynı mahkeme 2007 yılında da polislerin görevi ihmalden aldığı ceza ile ilgili davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdi” diye belirtti. Anne Yıldız’ın tüm yasal yolları kullandığını kaydeden Arcan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
”Hanife Yıldız her yerde oğlunu aradı ancak bugüne kadar Murat Yıldız’ın akıbetini açıklayacak faillerini yargılayacak etkinlikte bir soruşturma ve ceza adaletini sağlayacak bir yargılama yapılmadı. 24 yıllık talebimizi bir kez daha tekrarlıyoruz: Murat Yıldız Dosyası’nda hakikat açığa çıkarılsın ve ceza adaleti sağlansın!”
'GÖZALTINDA KAYBEDİLEN MURAT'IN DOSYASI DA KAYBEDİLMEYE ÇALIŞILMIŞ'
Yıldız Ailesi’nin avukatı Gülseren Yoleri, Yıldız’ın hukuki sürecinin diğer kayıp dosyalarındaki süreçlerden çok farklı olmadığını söyledi. Yoleri, şunları kaydetti:
“2015 yılında soruşturma dosyasının ne aşamada olduğunu görmek için baktığımızda Murat’ın kaybedildiği günden beri dosyasının da kaybedilmeye çalışılmış. Annesine ‘feribottan atladı kaçtı’ denildiği halde dosyada intihar edildi yazılarak, dosya kaybedildiği gün kapatılmış. Sadece görevi ihmalden refakatinde bulunan polisler için dava açıldı ve komik ceza verildi. Dosyanın yeniden açılması konusunda bir talep bulduğumuzda da oyalandık. Ama daha önce bize 'listede yok' dedikleri dosyalar birden bire imha edilen dosyalara girdi. Sonrasında verdiğimiz dilekçe ile yeniden bir yargılama dosyası açıldı ama dosya yine sürüncemede kaldı. Bizler 20 yıl önce konuşamayan polislerin konuşmasını istedik ama savcı herhangi bir etkin soruşturma yürütmedi. Savcı Murat’ın öldüğüne dair başvuru yapması için aileye, bize baskı yaptı. Başvuru yapmamızı istedi, bu suça gizlemekti ama savcı yetkisi olmadığı halde bu başvuruyu yaptı ve tüm çabalarımıza rağmen dosyaya takipsizlik kararı verildi. Şu an dosya AİHM’de. Cezasızlığın bir kez daha karşımıza çıkmasından söz ediyoruz, buna karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”
'24 YILDIR EVLERİMİZDE GÖZYAŞI BİTMİYOR'
Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise şunları söyledi:
“Burada bir halkın basını var, bir de polis muhabirleri var. En çok polis muhabirleri beni dinlesin, çünkü; ben o zaman adalete çok güvenmiştim. Çocuğumun çok suçu olmadığını bildiğim için hapis yatsa bile çıkınca askere gönderecektim ama ne yazık ki oğlumun yaşam hakkı elinden alındı, annelik hakkım elimden alındı, birçok hakkım alındı. O dönem Hasan Ocak’ın babasını İzmir'de televizyonda gördüm. Baba Ocak Galatasaray’da ‘Biz Hasan’ı bulduk, siz de gelin burada sesini duyurun’ dedi. Biz şuan orada sesimizi duyuramıyoruz. 24 yıldır sokakta kayıplarımızın akıbetini arıyoruz, bizim cenazemizi toprağa bile veremedik. Ne yazık ki 24 yıldır bizim evlerimizde gözyaşı bitmiyor. Bu gece sabah öyle zor oldu ki, ben aslında kendi yaptığım yanlışın isyanındayım ama ne yazık ki insanlığını kaybedenler ağlasam ‘duygu sömürüsü yapıyor’ diyorlar.”
'ONLAR HIRSIZLARI, TACİZCİLERİ KORUYORLAR. BİZE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR SUÇ SAYILMIYOR'
Annelere seslenen Anne Yıldız şunları söyledi:
“Siz de annesiniz, vicdanınızın sesini dinleyin. Ramazan Kaya benim oğlumu aldı, sanki beni oğlumla dolandırdı. Dedi ki ‘devletin kolu daha uzun gel oğlunu teslim et’ dedi. Ben de yaptım devletin bu yüzünü bilmiyordum. Denize bile atlamış olsaydı, devlet bulması gerekirdi. Tek dayanağım oğlum için adalet aramak ama adaletin artık kırıntısı yok. Bize karşı işlenen suçlar suç sayılmıyor. Onlar tacizciyi, hırsızı koruyor. Herkes için adalet istiyoruz. Berfo Ana’dan sonra hak arama peşindeyiz.”
Eylemde Hanife Yıldız’ın oğlu için yazdığı şiir de okundu.
'BİZE SÖZ VERMİŞTİN. NEREDESİN? KARDEŞİM NEREDE?'
Eylem biterken Anne Yıldız polise dönerek, “Susmayacağım. Soruyorum, oğlumun kaybedenleri bulacak bir savcı yok mu?” dedi.
Anne Yıldız’ın ardından söz alan Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır Cumhurbaşkanı’na seslenerek şöyle konuştu:
“Kardeşimi öldürenleri bulmak için söz verdin. Nerdesin, benim kardeşim nerede? Bana da ‘seni de içeri alalım’ diyorlar. Emri verenlere sesleniyorum: ‘Para veriyorsunuz karşımıza dikiyorsunuz.’ Anneme söz verdim, aş istemiyorum, ekmek istemiyorum. Hanife Anne’nin ağıtları var, annemin mezarına gidemiyorum. Ben kardeşimle gurur duyuyorum. Azcık vicdanınız varsa kayıplarımızı bulun, meydanımızı bile çok gördüler. Yeter analar ağlamasın.”