Güncel

Cumartesi Anneleri 740.hafta: Babalarımızın cansız bedenlerini medyada görerek büyüdük”

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda oturmalarına 41 haftadır izin verilmiyor…

1 Haziran 2019 Saat: 21:58
Cumartesi Anneleri 740.hafta: Babalarımızın cansız bedenlerini medyada görerek büyüdük”
Cumartesi Anneleri 740.hafta: Babalarımızın cansız bedenlerini medyada görerek büyüdük”

Emre ORMAN

Kaybedilen Kürt işadamı Savaş Buldan’ın eşi Pervin Buldan, bu cinayetlerin devlet tarafından işlendiğini ve sistemin failleri koruma anlayışıyla yürütüldüğünü söyledi.

Cumartesi Anneleri 740. Hafta oturumunda kayıp yakınları 1994 yılında isimleri “Öldürülecek Kürt İş Adamları” listesinde bulunan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın akıbetlerini sormak ve faillerinin cezalandırılması talebiyle bir araya geldi.

Galatasaray Meydanı’ndaki eylem yasağı nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesi önünde yoğun polis ablukası altında bir araya gelen kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarını da taşıdı. Eyleme katılanlar arasında HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Sezai Temelli de yer aldı.

“Cinayetler devlet eliyle işlendi”

Gözaltında kaybedilen Savaş Buldan’ın eşi Pervin Buldan, 25 yıldır adalet aradıklarını belirterek “Başvurmadığımız merci, çalmadığımız hiçbir kapı kalmadı. Karşımıza sadece kalın duvarlar, sessiz, sağır, dilsiz, olayı görmeyen, duymayan ve araştırılmasını istemeyen bir sistem çıktı. 25 yıldır katillerin yargılanması için elimizden gel her şeyi yaptık” dedi. Aradan geçen zamana rağmen hiçbir şeyin değişmediğini kaydeden Buldan, gözaltında kayıpları, faili meçhul cinayetleri ve katillerin isimlerini defalarca Meclis gündemine taşıdıklarını, ancak bir gelişme olmadığını söyledi.

Sistematik kaybetme ve katletme politikasının bugüne kadar sürdüğünü ifade eden Buldan, “Faillerin kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu cinayetlerin devlet eliyle işlendiğini iyi biliyoruz. Çünkü, cinayetleri işleyenler hiç gizlemediler kendilerini ve bazı komisyonlarda anlattılar. Ancak devlet ve hükümet bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmadı. Sistem, failleri koruma anlayışıyla yürütüldü.” dedi.

“Yargı reformunda faili meçhuller de olmalı”

Erdoğan’ın açıkladığı yargı reformuna değinen Buldan, şöyle konuştu: 

“Faili meçhuller, gözaltında kayıplar, katliamlar, bunların faillerinin yargılanması yoksa bu yargı reformundan bir şey beklemiyoruz. Mutlaka o reform paketinde faili meçhuller, gözaltında kayıplar olmalı, toplum rahatlatılmalıdır. Biliyoruz ki, babası öldürüldüğü gün yeni doğan Helin’in, 40 günlük olan Zelal’in ve diğer çocukların ahı yere kalmayacak.” 

“Adalet arıyoruz” 

Babası Hacı Karay kaybedildiğinde henüz 1 yaşında olan Enes Karay, çeyrek asırdır sürdürdükleri adalet arayışının bugün hala sonuç alamadığını kaydetti. Ankara 1. ACM’deki mahkemenin hala devam ettiğini hatırlatan Karay, “Bu acımızdan hiçbir şey eksiltmediği gibi hukuk ve adalet arayışımızı ve buna olan inancımızı daha da arttırdı. Adalet arıyoruz” şeklinde konuştu. 

“Babalarımızın cansız bedenlerini medyada görerek büyüdük” 

Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım ise 3 Haziran 1994 yılında kendisi henüz 14 yaşındayken babasının ve arkadaşlarının İstanbul Yeşilköy'de bulunan Çınar Oteli’nden kendilerini polis olarak tanıtan, çelik yelekli, telsizli ve polis kimlikli bir grup tarafından kaçırıldığını dile getirdi. Komşuları olan Mehmet Ağar'a kadar bütün emniyete haber verdiklerini söyleyen Yıldırım, hiçbir cevap alamadıklarını aksine kendilerini her türlü yalanlarla oyaladıklarını belirtti.

“Ölümü yakıştıramadığımız kahraman babalarımız, annelerinin dokunmaya kıyamadığı canları, işkence görülerek öldürülmüşlerdi” diyerek Bolu’da işkence görmüş cansız bedenlere ulaştıklarını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

“Biz, çocukları yıllarca babalarımızın cansız bedenlerini medyada gazetelerde görerek büyüdük. Halen faillerini izleyerek, aynı havayı soluyarak yaşıyoruz. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, ve Çete başı dönemin İstanbul Emniyet müdürü Mehmet Ağar'ın yargılanmasını istiyoruz.”

“Davada tutuklu sanık kalmadı”

2014’te davanın bir numaralı sanığı Mehmet Ağar ile özel harekat polisleri hakkında faili meçhul davasının görülmeye başlandığını hatırlatan Yıldırım, "Cinayetler devletin bilgisi dahilin de işlenmiştir” diye itirafta bulunan Ayhan Çarkın'ın tahliyesiyle beraber tutuklu sanık kalmadığını kaydetti. 90larda Tansu Çiller’in bahsettiği Kürt İş Adamları listesinin dönemin Mit daire başkanı Mehmet Eymür tarafından mahkemeye sunulduğunu ve listede bulunan birçok ismin infaz edildiğini açıkladığını da hatırlatan Yıldırım, şunları söyledi:

“Biz hakkımız olan adaleti istiyoruz. Katillerin gerçek anlamda yargılanmalarını istiyoruz. Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki rahat yataklarında ölebilirler ama nesiller boyu katil olarak anılacaklar. Tarihe birçok masum insanın katilleri olarak geçecekler.”

“Erdoğan’ın çizdiği ‘Pembe Türkiye’ tablosunda yaşamıyoruz”

Basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Besna Tosun okudu. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, adil yargılanma hakkının temini ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve daha ileriye taşınması gibi birçok konuda önemli yenilikler getiriyoruz” diyerek Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıkladığını belirten Tosun, belgede özgürlükleri kısıtlayan tüm uygulamalara karşı devletin bütün kurumlarının duyarlı olmasını sağlayacaklarının vurguladığını da hatırlatarak “Biz Cumhurbaşkanı'nın çizdiği ‘Pembe Türkiye Tablosu’unda yaşamıyoruz” dedi.

Hakikate ve adalete erişemedikleri, taleplerini kamuoyuna aktaramadıkları bir hukuksuzluğun içinde yaşatıldıklarına dikkat çeken Tosun, Cumhurbaşkanı'na seslendi:

“Toplum olarak ihtiyacımız birbirinin tekrarı olan ve yalnızca sözde kalan yargı paketleri değil; gerçek adaletin, gerçek demokrasinin, gerçek insan haklarının hayata geçirildiği uygulamalardır. Sizi hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bizim anayasal taleplerimize ve toplumun demokratik taleplerine dayanan uygulamaları derhal başlatmaya çağırıyoruz. İlk adımı atın; Polisinizi, copunuzu, kalkanınızı, tomanızı üzerimizden çekin. Kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray'daki işgale son verin. Bunları yapmayacaksanız bize haktan hukuktan adaletten, reformdan hiç bahsetmeyin.”

Ne olmuştu?

3 Haziran 1994 günü sabah 4.30'da, Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy'de bulunan Çınar Oteli'nden çıktılar.

Dışarıda bekleyen 3 otomobilden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak aradı. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler "İfadelerinizi alıp bırakacağız” diyerek onları zorla otomobillere bindirdiler.

Olaydan yarım saat sonra haberi alan aileler, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı ve Yeşilköy Polis Karakolu ile irtibata geçerek yakınlarının kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıkları hususunda şikâyette bulundular. İstanbul Valisi ve Başbakanlıkla görüştüler. Ancak Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın gözaltına alındıkları reddedildi.

4 Haziran 1994 tarihinde akşam 20.15 civarında kaçırıldıkları yerden 270 km uzakta Bolu/ Yığlıca Karakaş yol güzergâhı, Taşlı Melen Mevkiinde işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri,  köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu.

1997 yılında Susurluk Komisyonu'na ifade veren Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkam Hanefi Avcı; dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın başını çektiği bir grubun mafyayla işbirliği yaparak yargısız infazlara giriştiğini detaylarıyla anlattı. Avcı; Savaş Buldan ve arkadaşlarının ölümünden Mehmet Ağar'ı sorumlu tuttu.

Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları son olarak 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni bir iddianameyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün mahkemeye sunduğu "Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi”nde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın da isimleri vardı. İlk duruşması 16 Mayıs 2014'te görülen davada şu an tutuklu sanık bulunmuyor.

Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın kimler tarafından kaçırıldıkları ve sorgulandıkları devletin Susurluk Raporu'nda, Ergenekon iddianamesinin 228 No'lu ek klasöründe yer alan el yazılı itiraflarda, savcılık ifadelerinde ve mahkeme tutanaklarında da yer alıyordu.

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız