Cumartesi Anneleri'nin gerçeği açığa çıkarma ve faillerin yargılanması için yürüttükleri mücadelesi 846. haftasında. Kayıp yakınları Türkiye'de devlet eliyle işlendiği ispatlanan ilk cinayet olan Murat Aslan'ın dosyasını paylaştı.
Türkiye'de devlet eliyle işlendiği ispatlanan ilk cinayet olan Murat Aslan dosyasını ele alan Cumartesi Anneleri 846. hafta açıklamasında, tüm delillere rağmen dosyada cezasızlık politikası etkin uygulandığı için faillerin yargılanmadığını kaydetti. Kayıp yakınları, "Bize bu acıları yaşatanlardan adil bir yargı önünde hesap sorulduğunu görmek istiyoruz" diyen Aslan ailesinin sesine ses kattı.
Cumartesi Anneleri'nin hakikati açığa çıkarma ve faillerin yargılanması için yürüttükleri mücadelesi 846. haftasında. Kayıp yakınları bu hafta, Türkiye'de devlet eliyle işlendiği ispatlanan ilk cinayet vakası olan Murat Aslan'ın dosyasını kamuoyuyla paylaştı.
Covid-19 salgınından kaynaklı online düzenlenen basın toplantısında ilk olarak Murat Aslan'ın kardeşi Fatma Aslan söz aldı. '94 yılında kaybedilen ağabeyinin akıbetinin 2004 yılında JİTEM'in cinayetlerini ayrıntılı şekilde açıklayan itirafçı Abdulkadir Aygan'ın demeçlerinden sonra ortaya çıktığını söyleyen Aslan, ağabeyinin mezarının bulunduğunu ve DNA testi sonrasında da kesinleştiğini belirtti.
ASLAN: BİZ HAYATTAYKEN BU ACIYI ÇEKTİRENLER ADİL YARGILANSIN
Devlet eliyle işlenen ve ispatlanan ilk cinayet olmasına rağmen Murat Aslan davasının AİHM tarafından gerekçesiz reddedildiğini hatırlatan Fatma Aslan, "Aslan ailesi olarak hukuksal mücadelemizin sonuna kadar arkasındayız. Biz hayattayken bize bu acıyı çektirenlerin adil yargılanmasını istiyoruz. Umarım dünya üzerindeki hiçbir anne evladının acısını yaşamak ve kaybettirilen evladını aramak zorunda kalmaz" dedi.
'AVUKATIMIZ SELAHATTİN DEMİRTAŞ NEDEN TUTUKLU?'
Murat Aslan davasını, o dönem İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı olan Selahattin Demirtaş üstlenmişti. 4 yılı aşkın bir süredir hukuksuz şekilde tutuklu olan Demirtaş, bu nedenle davaya ilişkin bilgi veremedi. Kayıp yakınları, "Avukatımız Selahattin Demirtaş neden tutuklu?" sorusunu yöneltti.
TANRIKULU: BÜTÜN SUÇLULARI YARGI ÖNÜNE ÇIKARACAĞIZ
Demirtaş ile birlikte dönemin Diyarbakır Baro Başkanı olan CHP Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu da Aslan dosyasının takibini yapıyordu. Tanrıkulu, "Bu cinayeti, JİTEM, karanlık devlet itirafçılarla birlikte işledi. Murat Aslan'ın bitmeyen yası sona erdi. Onun bir mezar yeri vardı. Bütün dostlarımız ve yurttaşlarımız, insanlığa karşı olan bu suçlar cezasız kalmayacak. Sorumlular yargılanmadı. Bir gün mutlaka ama mutlaka ki çok uzun bir zaman değil, bütün suçluları yargı önüne çıkaracağız ve adil bir şekilde hesap soracağız" ifadelerini kullandı.
ERTEN: CEZASIZLIK POLİTİKALARI SONA ERSİN
Cumartesi Anneleri 846 haftanın açıklamasını Eren Erten okudu. Erten, 846 haftadır herkes bilsin, duysun diye kamuoyuna seslendiklerini; halklara yönelik işlenen suçları cezasız bırakan, her koşulda suçluyu koruyan devlet pratiği yüzünden tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını dile getirdi. Hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargının, adalete erişimi engellediğini söyleyen Erten, "Kayıplarımızın fail ve sorumlularını yargılamak ve cezalandırmakla yükümlü olan devlet, onları cezasızlık zırhıyla koruyor. Bu yüzden ne kayıplarımıza ne de adalete ulaşmamız mümkün olmuyor" dedi.
Murat Aslan dosyasında da 27 yıldır cezasızlık politikasının etkin olduğunun altını çizen Erten, şöyle devam etti: "Kaç yıl geçerse geçsin Murat Aslan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 147 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz."
NE OLMUŞTU?
25 yaşındaki Murat Aslan ailesi ile birlikte Diyarbakır'da yaşıyordu.
10 Haziran 1994 tarihinde elektrik faturası yatırmak üzere evden ayrıldı. İki arkadaşı ile birlikte Yenişehir semti, Ali Amiri 1. Sokak'ta yürürken zorla Beyaz Toros'a bindirilerek kaçırıldı.
Ev telefonunu arayan bir kişiden oğlunun kaçırıldığı bilgisini alan baba İzzettin Aslan, hemen olay yerine gitti. Esnaf ve orada bulunanlarla görüştü. Oğlunun ellerinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan dört kişi tarafından zorla beyaz bir Toros'a bindirilerek götürüldüğünü öğrendi. Olaya tanıklık edenler korktukları için müdahale edemediklerini söyledi. İzzettin Aslan ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak oğlu ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadı.
Ailesi Murat'ın izine olaydan 10 yıl sonra JİTEM mensubu Abdülkadir Aygan'ın Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan itiraflarında rastladı. Aygan, gazetede yayımlanan itiraflarının bir bölümünde "Murat Aslan isimli şahıs, Yenişehir Semti'nde, yani Diyarbakır Belediyesi civarından alınarak, zorla sivil Toros arabaya bindirildi ve JİTEM'e getirildi. Daha sonra Silopi JİTEM İstihbarat Tim Komutanlığı'na götürüldü. Burada işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri'nin kenarındaki bir dereye götürüldü. Derede öldürülerek üzerine benzin döküldü ve yakıldı. Bu dere Körtük Köyü'nün karşısına düşen bir dere idi." dedi. Ayrıca Aslan'ın kaçırılma anında JİTEM Diyarbakır Bölge Komutanı Abdülkerim Kırca'nın bizzat orada olduğunu söyledi.
Bu itiraflardan yola çıkan İzzettin Aslan ve İnsan Hakları Derneği Aygan'ın tarif ettiği bölgede araştırma yaptı. Görüştükleri köylüler Aygan'ın anlattıklarıyla örtüşen bir olayın yaşandığını doğruladılar. İnfaz edildikten sonra yakılan kişinin gömülü olduğu yeri gösterdiler.
İzzettin Aslan avukatları ile birlikte Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak Körtük Köyü'ndeki söz konusu mezarın açılmasını talep etti. 19 Nisan 2004 günü mezar açıldı. Toprağın yaklaşık 15 cm. altında yanık izlerini taşıyan kemiklere ulaşıldı.
Kemik örnekleri kimliklendirme çalışması için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. 9 Eylül 2004 tarihli Biyoloji İhtisas Dairesi'nin düzenlediği raporla kemiklerin Murat Aslan'a ait olduğu kesinleşti.
Aile, dönemin OHAL ve jandarma yetkilileri dahil 30 kişi için suç duyurusunda bulundu. Suçun nasıl ve kimler tarafından işlendiği nesnel kanıtlar ve tanıklıklarla desteklendi. Murat Aslan'ı kaçıran, işkence ile sorgulayan, infaz eden, bedenini yakarak kaybedenler açığa çıktı ancak tüm bunlar hukuki bir sonuç doğurmadı.