704. hafta buluşmasında polis saldırısına uğrayan Cumartesi Anneleri, İHD'de basın toplantısı yaptı.
700. haftadan bu yana Galatasaray Lisesi önünde kayıplarının akıbetini sormaları polis tarafından engellenen ve 704’üncü kez Galatasaray Lisesi önünde olmak için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde toplanan Cumartesi Anneleri polis saldırısının ardından İHD İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda ilk olarak söz alan Sebla Arcan, kaymakamlığın yasak kararının uluslararası sözleşmelerine aykırı olduğunu belirterek, OHAL kalkmasına rağmen İHD’lilere OHAL’in de ötesinde bir baskı yapıldığını söyledi. Arcan, yaralılar olmasına rağmen polisin çok dert saldırdığını da ifade etti ve daha önce Cumartesi Anneleri’ni TBMM’de seslendiren yetkililere seslendiklerini belirterek, “Bize bu baskıların nedenini açıklamak zorundalar. Bundan birkaç yıl önce anneleri TBMM’de seslendirenler bugün ne oldu da bu baskı aşamasına geçtiler. Biz Galatasaray Lisesi’nden vazgeçmeyeceğiz. Hakikatin peşinde olacağız” dedi.
Arcan’ın ardından söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de, “Devlet annelere çocuklarına ne olduğunu anlatmak zorunda. Bunu devlet yapmak zorunda. Devletin adaleti sağlaması gerek. Kendisi tarafından işlenmiş suçları aydınlatması gerek. Bizim talebimiz bu. Bugüne kadar bizim talebimiz bu oldu. Devlet bunu gerçekleştirmedi. Kayıplar açıklanana kadar, failler cezalandırılana kadar bu mücadele devam edecek. İnsan hakları savunucuları olarak biz bu mücadelenin parçasıyız. Bu talepler kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Tekrar canımızı mı almak istiyorlar
Daha sonra Hanım Tosun söz aldı. Tosun, “Biz bugün iki anne karar verdik. Oraya gitmek istedik. Yanımızda iki vekil de vardı. Yanımızda milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Sezgin Tanrıkulu vardı. Biz çiçek bırakmak istedik. ‘Eyleme kapalı’ dediler. Biz orada direndik. Oradan geçmek ve karanfil atmak istedik. İzin verilmedi. Vekiller Vali ve kaymakamlığa ulaşmak istedi ancak kimse telefona çıkmadı. Biz geçerken karanfillerimizi bariyerlerin ötesine attık. Hemen karanfillerimizi aldılar. Maalesef biz oradan gelirken sokağın başında öyle kötü bir manzara ile karşılaştık. Kapıdaki herkesi İHD’ye sokmaya çalışıyorlar. Bu analara İHD kapısı önünde işkence yaptılar. Bu analardan neden korkuyorlar. Biz bu devletten kayıplarımızı istiyoruz onlar bizden ne istiyor? Tekrar canımızı mı almak istiyorlar. Biz yetkililere ‘siz nerdesiniz, neden bunu bize yaşatıyorsunuz’ diye soruyoruz. Biz Galatasaray’dan asla ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Bize verilecek cevapları yok
Daha sonra söz alan Hanife Yıldız, “Biz sadece karanfilleri bırakıp İHD’ye gelecektik. Siz bu yasağı kime koyuyorsunuz? Ben çocuğumu size verdim onu aramak da benim hakkım. Onun hakkını aramak da benim hakkım. Bu iktidar diyor ki, ‘Biz mazlumun yanındayız’… Biz sessizce eylem yapıyorduk. Bizden ne istiyorlar? ‘Sadece size değil herkese kapalı’ diyorlar. ‘Biz 23 yıldır buradaydık’ dedim. Bize verilecek cevapları yok. Biz orada çocuklarımızı büyüttük, toprağa verdiklerimiz oldu, askere gidenlerimiz oldu, cezaevlerine konulan gençlerimiz oldu. O alanı bize açana kadar oradan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
1980 yılında gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi, İlkbal Eren, “Bize izin verilmedi. Zor koşullar altında okuduk basın açıklamamızı. Arkadaşlarımız yaralandı. Besna Tosun ‘bana babamı verin’ diyor. Bu ses kulaklarımızdan gitmedi. Besna, ‘Kayıplarımızın akıbetini soruyoruz. Biz okul etkinliği yapmıyoruz orada’ dedi. Biz her hafta kayıplarımızı andığımızda mezar yeri ziyaret etmiş gibi oluyoruz. Her koşul altında yapmamız gerekeni her hafta yapacağız. En son kaybımız bulunana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
’23 yıldır sürdürdüğümüz mücadelemizi sürdüreceğiz’
1995 yılında gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın kardeşi Ali Ocak söz aldı, “Devlet saldırma ve susturma politikası yürütüyor. Biz ısrarla inatla bu vahşi politikalar karşısında dik durmaya çalışıyoruz. 23 yıldır sürdürdüğümüz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu kirli politikaların merkezinde oturanlar da bunu böyle bilsin” diye konuştu.
Son olarak konuşan Besna Tosun ise dünyanın en barışçıl eylemlerinden birini gerçekleştirdiklerini söyledi. Tosun, “Devlet barışçıl eylemimizi savaş alanına çeviriyor. 12 yaşında ben o meydandaydım annemi saçından sürüklediler, bugün de beni saçımdan sürüklediler. Bütün olanları dünya görüyor. İHD önünde hepimiz işkenceye uğradık. Bugün arkadaşımız darp edildi. Geçen sefer bir arkadaşımız kalp krizi geçirmişti. Bugün bütün bedeninde morluklar var. Bunun da hesabını soracağız. Bizi bu derneğe sokmak istiyorlar. Biz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz. Bu mücadele bizim direncimizi yazacak, onların annelerin uğradığı şiddet yüzünden utancını yazacak. Tarih bizi direncimizle yazacak” dedi.