Güncel

Cumartesi Anneleri iktidarı yargılayınca mahkeme başkanı salonu terk etti

Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta eylemine yönelik polis saldırısında işkenceyle gözaltına alınan aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görüldü.

13 Temmuz 2021 Saat: 08:06
Cumartesi Anneleri iktidarı yargılayınca mahkeme başkanı salonu terk etti
Cumartesi Anneleri iktidarı yargılayınca mahkeme başkanı salonu terk etti

Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta eylemine yönelik polis saldırısında işkenceyle gözaltına alınan, aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişinin yargılandığı davanın 2. duruşmasında mahkeme başkanı kayıp yakınları ve avukatların sözünü sık sık kesti. CHP milletvekilini salon dışına çıkarma kararı alan mahkeme başkanı, avukatların reddi hakim talebini reddederek, duruşma sona erdirdi, salonu terk etti. Bir sonraki duruşma, 24 Kasım günü görülecek.

Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta eylemine yönelik polis saldırısında işkenceyle gözaltına alınan aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görüldü.

"Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" iddiasıyla İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada 46 kişi hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istendi.

Kayıp yakınlarının duruşmasına, Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları, Gezi şehidi Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Musa Piroğlu; CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Turan Aydoğan, Uluslararası Af Örgütü, Diyarbakır, Van, İstanbul Barosu ve çok sayıda kişi katıldı.

Sabah saatlerinde başlaması beklenen duruşma heyetin geç gelmesi nedeniyle öğlen saatlerinde başladı.

Kayıp yakınları duruşmaya, kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerle katıldı.

YILDIZ: SANIK DEĞİLİZ BİZ SİZİ YARGILIYORUZ
Kimlik tespiti yapıldığı esnada, "sanıkların ismi nedir" sorusuna oğlu kayıp yakını Hanife Yıldız, "Siz kime suçlu diyorsunuz. Sanık değiliz, biz yargılıyoruz. Siz hesap vereceksiniz" sözleriyle tepki gösterdi. 

TÜRKDOĞAN: DERHAL BERAAT KARARI VERİLMELİ 
İHD Eş Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, davanın derhal beraatla sonuçlanması gerektiğini vurguladı. 699 haftadır hiçbir sorun olmadığı halde 700. hafta eylemine polisin saldırdığını ve kişilerin işkenceyle gözaltına alındığını hatırlattı. Türkdoğan, "200 hafta süren oturma eylemine 10 yıl ara verildi. 2009'da yeniden başladı. Arkadaşlarımız güvenliği kendileri alıyordu" dedi.

15 Temmuz'un ertesinde ve iki yıllık OHAL sürecinde de bu eylem sürerken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun o gün yasaklama kararı aldığını, öncesinde tebliğ edilmesi gereken kararın çok sonra İHD'ye iletildiğini belirtti. Türkdoğan, suç unsurları oluşmadığının altını çizdi ve beraat istemini yineledi. 

Mahkeme başkanının kısa tutmasını isteyerek konuşmasına müdahale etmesine tepki gösteren Türkdoğan, Galatasaray Meydanı'nın annelere kapatılamayacağının altını çizdi.

Mahkeme başkanı, Türkdoğan'ın derhal beraat talebini reddetti.

Kayıp yakını Jiyan Tosun'un avukatı Tuğçe Duygu da, İstanbul Barosu'na gözlemcilik statüsü verilmesini istedi. 

'DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE İŞKENCE GÖRDÜK'
Savunma yapan kayıp yakını Besna Tosun, 19 Ekim 1995 tarihinde evinin önünden gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı olduğunu söyledi. 699 hafta boyunca eylemin barışçıl şekilde gerçekleştiğini hatırlatan Tosun, Galatasaray Meydanı'na ilk kez 26 yıl önce, babası kaybedildikten birkaç hafta sonra gittiğini ve 699 hafta boyunca 'Failler belli, kayıplarımız nerede' diye sorduklarını anlattı.

25 Ağustos 2018 tarihinde 700. hafta buluşması öncesi Galatasaray Meydanı'na gittiklerinde polis saldırısıyla karşılaştıklarını söyleyen Tosun, işkence gördüklerini kaydetti. Tosun, darp raporları ve olay anına ait görüntülere rağmen polisler hakkındaki suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığı belirtti, "Bugün ise burada hakları ihlal edilen ve polis şiddetine maruz kalan bizler yargılanıyoruz. Bugün burada yargılanan, babamın kaybedilmesinden sorumlu olan yani insanlığa karşı suç işleyen kişiler olmalıydı, ama babamızı aradığımız için, adalet istediğimiz için, kardeşimle birlikte bizler yargılanıyoruz. Sevdiklerimizi hatırladığımız ve topluma hatırlattığımız, ellerimizde sevdiklerimizin mezarlarına koyamadığımız karanfillerimizle gittiğimiz yerdir Galatasaray. 700. haftamızdan sonra Galatasaray Meydanı'nı suç mahalli, sevdiklerini arayan bizleri de suçlu ilan ettiler. Galatasaray Meydanı'nı sadece kayıp yakınlarına değil tüm topluma yasakladılar. Bu yasak kararını verenler kayıp yakınlarının değil, faillerin gözünden bakıyor. Dolayısıyla bizleri de yakınlarımız gibi susturulması ve gerekirse ortadan kaldırılması gereken kişiler olarak görüyorlar" dedi.

151 haftadır Galatasaray Meydanı'nın bariyerle kapatıldığını vurgulayan Tosun, Galatasaray'dan ve kaybedilenlerin akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğinin altını çizdi. Tosun, devletin kaybetme politikasının önüne geçmek ve kaybedenlerden hesap sormak için mücadele ettiklerini söyledi.

İŞKENCE YAPAN POLİSLER DARP EDİLMİŞ
Gözaltına alınan kayıp yakınlarına yapılan işkenceyi görmeyen mahkeme başkanı, polislerin darp edildiğini iddia edince Besna Tosun, "Kendi kendilerini yaralamışlardır. Bir kişiye 7 polis geldi, mümkün mü söylediğiniz" diye tepki gösterdi.

AV. ERİN: BU DAVA UTANÇTIR
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Erin, gözaltında kaybedilen babasını aradığı, yas tutmak istediği için Besna Tosun'un yargılanıyor oluşunu "utanç" olarak nitelendirdi. Davanın hukuki açıdan kabul edilemeyeceğini vurgulayan Erin, derhal beraat istedi.

ELVAN: TALEPLERİ KARŞILANANA KADAR DESTEK VERECEĞİM  
Duruşma, Gezi şehidi Berkin Elvan'ın ablası Gamze Elvan'ın savunmasıyla devam etti. Beş yıldır Cumartesi Anneleri Komisyonu’nda gönüllü çalıştığını söyleyen Elvan, Gezi direnişi sırasında kardeşi Berkin’inin polis tarafından öldürüldüğünü anlattı, "O günden beri adalet arayan birisi olarak adalet arayan herkesin yanında olmaya çalışıyorum" dedi.
700. haftada yaşadığı polis şiddetini anlatan Elvan, "Bu sadece 700. haftada değil, sonraki haftalarda da böyle devam etti. Cumartesi Anneleri’nin ve onlara destek olanların kayıplarla buluşma mekanı olan Galatasaray yasaklandı. Sevdiklerimizi bizden alanlar bu mahkeme salonlarında yargılanmalı, bizler değil. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesine nefes aldığım sürece destek vermeye devam edeceğim. Onların talepleri karşılanana kadar onların yanında olacağım" ifadelerini kullandı.

Gezi şehidi Berkin Elvan'ın kardeşi Özge Elvan da savunmasında 700. hafta eyleminde Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları ve hak savunucularının maruz kaldıkları polis şiddetine tanık olduğunu söyledi, "Cumartesi Anneleri’nin bu haklı mücadelesine elimden geldiğince destek olmaya çalıştım yanlarında olmaya çalıştım ve olacağım da" diye konuştu
'TERS KELEPÇELİ HALDE ARAÇTA DARP EDİLDİM' 
Sinan Arslan, 700. hafta eyleminde gözaltına alındığında ters kelepçe takıldığını, polis aracında küfür edildiğini, işkenceye maruz kaldığını anlattı.

Avukat Çiğdem Akbulut, dosyada beraat kararı dışında bir karar verilemeyeceğinin altını çizdi. Delil olarak gösterilen fotoğraflarda müvekkillerinin uğradığı işkencenin görüldüğünü söyleyen Akbulut, toplanacak bir delil olmadığını kaydetti ve beraat istemini yineledi.
YILDIZEL: SURUÇ İÇİN ADALET MÜCADELESİ YÜRÜTÜYORUM
Suruç katliamı tanıklarından Kenan Yıldızel de, 2015 yılından bu yana Suruç için adalet mücadelesi yürüttüğünü söyledi, mahkeme başkanına "Benim anayasal hakkımı savunmanız gerekirken anayasal hakkımı kullanırken, darp edildim ve siz beni suçlu çıkarabilmek için siyasi erkin yönlendirmesiyle hareket ediyorsunuz" sözleriyle tepki gösterdi.

Mahkeme Başkanı, "savunma dışına çıkıyorsun" diyerek Yıldızel'in konuşmasını kesti. Avukatların tepki göstermesi üzerine Yıldızel, savunmasına devam etti. Yıldızel, "Oradaydım, mücadeleye devam edeceğim. Gösterdiğiniz fotoğraflarla beni suçlu çıkaramazsınız. Madem hukuk kurallarında hareket ediyorsunuz, o zaman benim anayasal hakkımı savunun. Devlet şiddetine maruz kalan bir adalet arayışçısıyım" diye konuştu.
Avukat Levent Pişkin, delil olarak gösterilen fotoğrafların hukuksuz alındığını söyledi, fotoğrafların gösterilmemesini istedi. Mahkeme başkanı talebi reddetti.  

MAHKEME BAŞKANI MİLLETVEKİLİNİ DIŞARI ÇIKARDI
Yıldızel, "Yerlerde sürüklenen annelerin fotoğrafını neden göstermiyorsunuz" diye tepki gösterirken, CHP Milletvekili Mahmut Tanal, lehe olan her şeyin reddedildiğini, kişilerin konuşmasının engellendiğini söyledi. Hukuksuz yargılamaya gösterilen tepkilerin ardından mahkeme başkanı milletvekili Tanal’ın salondan çıkarılmasını istedi. Milletvekilinin salona alınmaması yönünde karar çıkarılması protesto edilerek herkes salonu terk etti.

REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ 
Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren, mahkeme başkanının Milletvekili Mahmut Tanal'ın salondan çıkarılmasına ilişkin kararına tepki göstererek, "Duruşma iki buçuk saat geç başladı bir şey demedik. Müvekkilimizin savunmasını kestiniz. Tavrınız ve üslubunuz da yanlış. Milletvekili buna haklı olarak tepki gösterdi. Siz bu davada duygusal davranmaya başladınız. CMK 30 kapsamında dosyadan çekilmenizi istiyoruz" dedi. 

Avukat Eren'in sözünü sık sık kesen mahkeme başkanı reddi hakim talebini, yargılamayı uzatacağını iddia ederek reddetti.

Karara itiraz eden avukatlar, mahkeme başkanını susturdu. Mahkeme Başkanı, sanık ve avukatların salonu terk ettiği yönünde tutanak tutmak istedi. Avukatlar bu durumu engelledi, "Yargılama yapamazsınız bu usule aykırıdır" dedi.

Mahkeme Başkanı, "Beş dakika içinde savunma yapmazsanız, davayı bitireceğim" diyerek salonu terk etti ve gerekçe sunmadan duruşmayı bitirdi. Bir sonraki duruşma 24 Kasım günü saat 10.30'da görülecek.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA

Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapıldı. Söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, yaşanan hukuksuzlukları hatırlattı. Reddi hakim talebine rağmen mahkeme başkanının duruşmayı yürütmekte ısrarcı olduğunu kaydeden Eren, "Duruşmanın bu şekilde ilerleyemeyeceğini belirttik ve salondan çıktık. Kendisinin kısa bir aradan sonra duruşmayı ertelediğini öğrendik. Bizler müdafiler olarak hakimin reddi sebeplerimizden dolayı, reddedilen talebimiz için üst mahkemeye itirazda bulunacağız" dedi. 

Avukat Meriç Eyüboğlu da Cumartesi Anneleri'nin bu toprakların yüz akı olduğunu, bugün yargılanması gerekenlerin onlar olmadığının altını çizdi. Hakimin benzeri tutumları bu tarz davalarda sergilediğine dikkat çeken Eyüboğlu, geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin duruşmasında da aynı tavrı sergilediği için reddedildiğini kaydetti. 

EYÜBOĞLU: GÖZÜMÜZLE ADALET GÖRMEDİK
Eyüboğlu, "Karşısında kendisinde farklı  düşünceler olduğu zaman 'sen' diye hitap etmeyi, azarlamayı,  söz kesmeyi hak olarak görüyor belli ki. Türkiye'de yargının ne durumda olduğunu, ne kadar subjektif davranıldığını, bu davaların politik olduğunu biliyoruz. Buna rağmen mevcut yasalar davayı yöneten hakime bu yetkiyi vermiyor. İlk baştan baro başkanlarının, avukatların sözlerini kesen, bütün ifadelerin içeriğine müdahale eden, 'sınırı geçtiniz' diyen bir hakim objektif davranamaz. 'Şu an kalbim kırıldı' deyip sık sık kürsüyü terk eden bir hakim" diye konuştu. 

Bu tarz davranışların aslında, 'karşınızdaki kürsüde duran kişinin adaletine güveneceksiniz' mesajı olduğunu kaydeden Eyüboğlu, "Kadın eylemlerinde diyoruz ya 'söz de değil gözde adalet'.  Biz gözümüzle bir adalet göremedik, gözle adaletin sağlanmadığı bir durumda, adaletin de sağlanmayacağını biliyoruz. Umuyoruz itirazımız kağıt üzerinde kalmaz" ifadelerini kullandı. 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız