Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri 65 haftadır engellenen Cumartesi Anneleri, İHD İstanbul Şubesi önünde gerçekleşen 764. hafta buluşmasında Mustafa Asım Hayrullahoğlu için adalet istedi.
İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemleri 65 haftadır engellenen Cumartesi Anneleri, 764. hafta buluşmasını İHD İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirdi. Anneler, 1982'de gözaltına alındıktan sonra öldürülen Mustafa Asım Hayrullahoğlu için adalet istedi. Cumartesi Anneleri, Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilişinin ve Ahmet Kaya'nın hayatını kaybedişinin 19. yıl dönümünü de unutmadı. Eylem sonrası "Beni Bul Anne" şarkısını çaldı.
"YURTTAŞLAR HAKKINI ELDE EDEBİLİYORSA DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEBİLİR"
Bu haftaki açıklamayı kayıp yakınlarından Maside Ocak okudu. "Bir ülkede yurttaşlar hakkını arayabiliyor ve elde edebiliyorsa, o ülkede demokrasiden söz edilebilir. Çünkü demokrasinin düzeyi, birey haklarının kullanılması ile ölçülür" diyen Ocak, demokrasinin temel özelliğinin kuvvetler ayrılığı ilkesi olduğunu ifade etti. Bu ilkenin varlığının ancak yargı yetkisinin tarafsız ve bağımsız kullanılması ile mümkün olduğunu hatırlatan Ocak "Yargı gücünün bağımsız olması, yürütme ve denetleme gücünün doğru kullanılmasının teminatıdır. Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemini kuracak siyasi bir irade geçmişte de günümüzde de olmadı" dedi.
"GALATASARAY MEYDANI'NDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Ocak, şöyle devam etti:
"Bu iradenin yokluğu Türkiye'de demokrasi ve hukuk devletinin tüm kural ve kurumlarıyla işlemesini imkânsızlaştırdı. Bireyin hakları yalnızca yasalarda yazılı kaldı. 1936'da Salih Bozışık'ın kaybedilmesinden bu yana yasalardaki haklarımızı kullanmamız engellendiği için, yargı hakkımızı teslim etmediği için, süreğen darbe koşullarında yaşatıldığımız için kayıplarımıza ve adalete ulaşamıyoruz. Mustafa Asım Hayrullahoğlu ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 65 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz."
"37 YILDIR AYNI HASRETLE BEKİYORUM"
Hayrullahoğlu'nun eşi Aynur Hayrullahoğlu, eşini öldürenlerin cezasız kalarak öldüklerini belirterek "Öfkem hala devam ediyor. Mustafa 14 Kasım'da evden çıktı. Bir daha evine dönemedi. 37 yıl oldu. 37 yıldır aynı özlem ve hasretle bekliyorum onu. Kabullenemedim, kabullenemeyeceğim. Çünkü katilleri serbest bırakıldı, çoğu yargılanmadan öldü gitti. Öfkem bitmedi. 37 yıl oldu. Ben eşimi, yaşam arkadaşımı, yoldaşımı kaybettim. 37 yıl geçti hâlâ yürekleri yanan eşler, anneler, çocuklar var. Bunca zaman bunca yıl aynı zihniyet devam ediyor. Acaba bu insanlar bu zihniyeti devam edenler bu canları yakanlar çocuklarının, torunlarının yüzüne nasıl bakıyor? Şu sokağa girdiğim zaman inanılmaz bir polis kontrolü var. Bizden korkmayın zulmeden sizsiniz biz değiliz. Yeter artık" dedi.
"KONUŞACAK HALDE DEĞİLDİ, NEFES ALMAKTA ZORLANIYORDU"
Hayrullaoğlu ile aynı hücrede kalan Namık Kemal Civaroğlu da gözaltında neler yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Onu sağ koluma bağladılar. Hava soğuk olduğu halde terliyordu. Konuşacak halde değildi, nefes almakta zorlanıyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bir süre sonra nöbetçi polisler onu hastaneye götürülmesi gerektiğini söyledi. Bütün vücudunu terlemesin diye sildim. Müthiş bir şekilde bana saldırdılar. Sabah yedi buçuk gibi Mustafa'nın vücudu soğumaya başlamıştı. Ölmüştü... Bana çok iyi davranmaya başladılar. Ailesiyle bağlantı kurmaya başladım. Mahkemede '84'te açılan davada da anlattım."
"NE KADAR UZUN YAZSAM O KADAR YETERSİZ KALACAK"
Ailenin avukatı Ergin Cinmen de annelerin eylemine bir mesaj göndererek açıklamalarda bulundu. Cinmen şunları kaydetti:
"Zaman kavramının ne derecede içinden çıkılmaz olduğunun bir kez daha farkına vardım. Ne kadar uzun yazsam o kadar yetersiz kalacağını hissettim. Mustafa Hayrullahoğlu zamanın TKP yöneticilerindendi. Gözaltına alındıktan bir buçuk gün sonra yoğun işkence nedeniyle öldü. Otopsi raporunda gırtlak kemiği kırılmıştı. Gırtlak kemiğinin kırılması boğazının uzun süre sıkılmasının açık kanıtıydı. 12 Eylül yargısının işkence hakkında verdiği az mahkumiyet kararından biri oldu. Askeri yargıçlar her türlü baskıya direnerek sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verdi. Ancak görevden alındılar. Hayrullahoğlu gibi nice insanımızın hayatı karartıldı. Bu kötülüklere karşı itirazlar da var. Cumartesi Anneleri sessizlerin sesi olmaya devam ediyor."
HAYRULLAHOĞLU NASIL KAYBEDİLDİ?
Sosyalist kimliğiyle bilinen 34 yaşındaki Hayrullahoğlu İstanbul'da yaşıyordu. 14 Kasım 1982 sabahı evinden çıktı. Siyasi Şube polisleri tarafından gözaltına alınan Hayrullahoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Gayrettep 1. Şube'ye götürüldü.
Ailesi her yerde onu ararken cansız bedeni gizlice Kasımpaşa Zindan arkası kimsesizler mezarlığına gömüldü. Çocuklarına ulaşmaya çalışan Hayrullahoğlu ailesi gözaltına alındığı inkar edilen evlatlarının başka bir isimle gömüldüğü mezarına 1983 Mart ayında ulaştı.
SANIKLARA CEZA VEREN HAKİMLER GÖREVDEN ALINDI
Anne Feyziye Hayrullahoğlu tarafından 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde açılan davada sorgu timindeki beş polisten üçüne Hayrullahoğlu'nu işkenceyle öldürmekten 10'ar yıl 8'er ay hapis cezası ve ömür boyu kamu hizmetlerinden men cezası verildi. Ancak kararı veren hakimler görevden alındı. Yargıtay, mahkumiyet kararını bozdu ve sanıklar beraat etti.