Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un işkence izleri taşıyan bedenine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Ailesi her yerde Rıdvan'ı ararken, onun cansız bedeni ailesine haber verilmeden “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldü.
AÇIKLAMA İÇİN TIKLAYINIZ
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara karşı Komisyon tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
Hukukun ana görevi toplumsal yaşamı haklı ve adil bir düzene kavuşturmaktır. Türkiye’de hukuk düzenini kurması ve sürdürmesi gereken gücün hukuku tanımaması sonucunda bir hukuk ve demokrasi krizi yaşanıyor. Haksızlığa uğrayan yurttaş, adalete ulaşmak için sığınacak bir mekanizma bulamadan yaşadığı haksızlıkla baş başa kalıyor. Devletin ciddi insan hakkı ihlallerine dair hakikatleri soruşturmayı, hakkıyla cezalandırmayı sürekli olarak reddetmesi insanların adalete erişim hakkını engelliyor.
Yargı makamlarından sonuç alamayan bizler de, 829 haftadır barışçıl yöntemlerle sesimizi duyurmaya, kamuoyu oluşturarak hukuki bir sonuç yaratmaya çalışıyoruz.
Topluma; “Hukuku tanımayan yönetimlerin hepimize yaşattığı hukuksuzluğa demokratik yollarla itiraz etmek toplumsal bir görevdir” hatırlatmasında bulunuyoruz.
829. haftamızda 26 yıldır hukuk işletilmeyerek bize “yaşadığınız adaletsizlikle baş başasınız!” mesajı verilen Rıdvan Karakoç dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.
34 yaşındaki Rıdvan Karakoç İstanbul’da yaşıyordu. Kürt siyasi partileri ile sanat ve kültür kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltındaki bir kişinin verdiği ifade doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Rıdvan Karakoç’u arayan polisler ailesinin evini gözetim altında tutuyordu. Zaman zaman da eve baskınlar düzenliyor,“Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz” diye aileyi tehdit ediyordu.
Eve gelemeyen Rıdvan, ailesi ve avukatı ile düzenli bir biçimde haberleşiyordu. Gözaltına alınması halinde kullanılmak üzere Avukat Eren Keskin'e posta ile vekâlet gönderdi.
Rıdvan'ın ailesi ve avukatı ile haberleşmesi, 15 Şubat 1995 tarihine kadar devam etti. Bu tarihten sonra Rıdvan'la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.
Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları “Bizde yok” cevabı verdi. 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından Rıdvan Karakoç’un işkence izleri taşıyan bedenine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Ailesi her yerde Rıdvan'ı ararken, onun cansız bedeni savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçmiş, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda bekletilmiş ve ailesine haber verilmeden “kimliği meçhul kişi” olarak gömülmüştü.
Gerçek bu kadar açıkken Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın takip ettiği Rıdvan Karakoç dosyasında (1995/805 esas sayılı) 26 yıldır süratli, etkili ve adil bir soruşturma yürütülmedi. Soruşturma makamları, olayı aydınlatma ve sorumluları tespit etmekte gerekli adımları atmadı. Suçun failleri delilleriyle birlikte mahkemeler önüne çıkarılmadı. Soruşturma hiçbir işlem yürütülmeden sürüncemede bırakıldı.
829. haftamızda bir kez daha Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’na sesleniyoruz: Soruşturmanın etkin bir biçimde yürütülmesi, soruşturma organlarının temel görevidir.
Bu görevinizi yerine getirin. Rıdvan Karakoç dosyasında soruşturmayı, olayın tam olarak nasıl meydana geldiğini belirleyecek, sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte yürütün ve adil bir biçimde sonuçlanmasını sağlayın
Kaç yıl geçerse geçsin Rıdvan Karakoç için tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 130 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.