Meslek örgütleri, “özerklik” uyarısında bulundukları BİK’e “Eleştirel gazeteciliğe gözdağı anlamına gelen cezayı derhal kaldırın” çağrısında bulundu.
İSTANBUL
Basın İlan Kurumu’nun (BİK) Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun’un şikâyeti üzerine, vakıf arazisine kurulan çardak ve şöminenin yıkılmasını haberleştiren Cumhuriyet’e 35 gün resmi ilan kesme cezası vermesine basın meslek örgütleri sert tepki gösterdi.
‘SUSTURMAK İSTİYORLAR’
BASIN KONSEYİ BAŞKANI PINAR TÜRENÇ:
Cumhuriyet gazetesi, Altun’un, Boğaziçi İmar Yasası’na aykırı işlemini kamuoyuna duyurduğu için, devletin gücü kullanılarak ağır yaptırımlarla susturulmak istenmektedir. BİK, Cumhuriyet’e 35 gün süreyle ilan kesme cezası vererek özgür ve bağımsız basının üzerinde “iktidar sopası” olduğunu bir daha göstermiştir. Hatırlatmak isteriz ki, BİK’in etik kurallar, tarafsızlık ilkeleri gereği, ispatlanmış gerekçelerle hareket etmesi gerekir.
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI GENEL BAŞKANI GÖKHAN DURMUŞ:
İletişim Başkanı’nın yaptığı inşaatın belediye ekipleri tarafından yıkılması bir haberdir. Siyasi bir çekişmenin parçası değildir. Neyin haber olup olmadığını değerlendirmek BİK’in işi değildir. Cumhuriyet gazetesine verilen ceza özerk olması gereken kurumların özerkliğini nasıl yitirdiğini göstermektedir. BİK derhal bu cezayı ortadan kaldırmalı ve talimatlara göre değil yönetmeliklerine göre faaliyetini sürdürmelidir.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ GENEL BAŞKANI CAN GÜLERYÜZLÜ:
Cumhuriyet’i, hukuksuz davalar ya da açıktan tehditlerle susturmak isteyip de susturamadıklarını görenler, belli ki amaçlarına maddi baskılarla ulaşmak istemektedir. BİK ceza kesme yeri değildir, aksine basın organları ile gazetecileri maddi olarak desteklemekle yükümlü bir kamu kurumdur. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hiç kimse dokunulmaz değildir, Fahrettin Altun da dahil. Yetkilileri hukuksuz işlemlerine son vermeleri konusunda uyarıyoruz.
SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER ÖRGÜTÜ TÜRKİYE TEMSİLCİSİ EROL ÖNDEROĞLU:
Son yıllar bize gösterdi ki demokratik, özerk kurumsallaşmanın bozulup politik otoriter hiyerarşinin hizmetine sokulması adaletin değil kayırmacılığın yolunu açar. Sulh Ceza Hâkimliği’nin gazetecilik dersi vermeye yeltenerek kopyala yapıştır kolaycılığıyla sansür kararı aldığı bir haberle ilgili şimdi de BİK “etik otorite” olarak tüm imkânları seferber etmiş görünüyor! Bu ve buna benzer hukuka aykırı, dize getirme amaçlı müdahalelerin son bulmasını talep ediyoruz.
ULUSLARARASI BASIN ENSTİTÜSÜ TÜRKİYE PROGRAM KOORDİNATÖRÜ RENAN AKYAVAŞ:
Gerçeklere dayalı haberciliğin, Türkiye’de bazı yetkilileri rahatsız ettiği için cezalandırılmaya çalışılması tüm basın özgürlüğü ilkelerinin ihlali anlamına geliyor. İletişim Başkanlığı’na direkt olarak bağlı BİK’in haberin Basın Ahlak Esaslarını ihlal ettiğini açıklaması kurumun saygınlığına büyük darbe indiriyor.
TGC: ELEŞTİREL GAZETECİLİĞE GÖZDAĞI VERİYOR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Basın İlan Kurumu’nun gazetemize 35 gün resmi ilan kesme cezası, RTÜK’ün ise Halk TV’nin 5 programına 129 bin liralık para cezası vermesiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “Eleştirel yayın yapan medya kuruluşlarına giderek artan sayıda yayın durdurma, resmi ilan kesme ve para cezaları verilmesi rutin bir uygulamaya dönüşmüştür. Yayın durdurma, para ve resmi ilan kesme cezalarıyla eleştirel yayın yapan kuruluşların ekonomik olarak zayıflatılıp kapanmalarına neden olacak bir yaklaşım sürdürülmektedir. Eleştirel medyaya bedel ödetilmekte, iktidara yakın medyanın şiddeti öven ve destekleyen açıklamaları görmezden gelinmekte ve cezasızlık yaklaşımı uygulanmaktadır. Israrla bir kez daha diyoruz ki; gazetecilik suç değildir. RTÜK ve BİK’i bir kez daha kararlarında tarafsız davranmaya, anayasaya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygılı olmaya davet ediyoruz.”
BARO BAŞKANLARI: HUKUK DEVLETİYLE BAĞDAŞMIYOR
Basın İlan Kurumu’nun gazetemize verdiği 35 gün resmi ilan kesme cezasına hukukçular da tepki gösterdi. İstanbul, Ankara ve İzmir Barosu başkanları demokratik hukuk devletiyle bağdaşmayan cezanın Cumhuriyet’i susturmaya yönelik olduğuna dikkat çekti.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANI AVUKAT MEHMET DURAKOĞLU:
Halkın haber alma özgürlüğünün ifadesi olan basın hürriyeti herhangi bir kişi için, üstelik kamuya mal olmuş bir kişi için yurttaşlarına haber verirken, muhatabı da sadece gazete ve o kişidir. Böyle bir ilişki içerisinde gerçekten kanuna aykırı bir durum söz konusu ise kişinin tekzip hakkı kullanmasından, şikâyet hakkı kullanmasına kadar pek çok müeyyide basın kanunda yer alıyor. Bunun karşılığında bir devlet kurumunun devreye girmesi suretiyle kişisel olarak ortaya çıkan bir tartışmanın kamuya mal edilmesi ve cezaya dönüştürülmesi bir hukuk devletinde, demokratik devlette asla kabul edilemeyecek bir sonuçtur.
ANKARA BAROSU BAŞKANI ERİNÇ SAĞKAN:
Cumhuriyet bu şekilde ekonomik olarak yıpratılmaya, kapatma noktasına getirilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca bir şekilde ekonomik bir baskı yaratılarak kendi üzerinde bir otokontrol yaratılarak özgürce haber verme hürriyetinden yoksun bırakma gayreti olarak yorumluyorum. Bizim yasalarımızda gerçeği yansıtmadığı iddia edilen haberlere ilişkin yasal yöntemler ve tekzip müessesi zaten vardır. Niyetin gazeteye dönük olarak gazeteyi ekonomik bir kaosa sürükleyerek halkın haber alma hakkını kısıtlamak olduğunu açıkça görüyoruz.
‘ART NİYETİN GÖSTERGESİ’
İZMİR BAROSU BAŞKANI ÖZKAN YÜCEL:
Cumhuriyet gerçekleri kamuoyunun gündemine taşıyor. Kararı veren kurumun haberde ismi geçen şahısla ilişkisi açıkken, bu kadar yüksek bir ceza verilmesi aslında art niyetle hareket edildiğinin göstergesi.