Yasalarımız işçilerin birden fazla sendikaya üye ola bileceğini söylese de bu durum gerçeği yansıtmıyor. Çünkü işçiler yasalardan doğan haklarını kullandığında kendilerini kapının önünde buluyor. VİP Tekstil fabrikasında çalışan işçilerde onlardan bazıları. Deri Dokuma ve Tekstil İşçileri Sendikasına (DERİTEKS) üye oldukları için işlerinden atılan iki emekçi kadın, kar, kış demeden fabrika önünde direniyor ve tüm emekçileri dayanışmaya davet ederek onlara şöyle sesleniyor ‘’ Çünkü biz birleşince çok güzeliz.’’
DERİTEKS’in bir süredir örgütlenme çalışması yürüttüğü Kocaeli’nde bulunan VİP Tekstil fabrikasında, patron sendikal çalışmayı öğrenince öncü işçileri işten atmıştı. Daha sonra işçilerin e-Devlet şifrelerini alıp sendikadan istifa ettirmiş, şifrelerini paylaşmayan işçileri ise işten çıkarmıştı. Toplam 20 işçi sendikalı oldukları için işten atılırken, kalan işçilere mobbing uygulanıp baskı kurulmaya başlandı. İki kadın işçi, patronun hukuksuz bir şekilde anayasal haklarını gasp etmesine karşı fabrikanın önünde direniş başlattı.
Direnen kadın işçiler Nimet Özkaya ve Kadriye Horlu anayasal haklarına sahip çıkmak ve işlerine sendikalı olarak dönmek için bu soğuk kış günlerinde fabrikanın önünde bekliyor. Bir sobanın başında ısınmaya çalışıyor ve emek dostlarının yolunu gözlüyor.
Telgrafhane adına bende gidiyorum yanlarına. Beni gülen yüzleri ve misafirperver sözleriyle karşılıyorlar. Sobanın başında kaynayan sıcacık çaydan bir bardak ikram edip, yaşadıkları tüm süreci anlatmaya başlıyorlar.
Tekstilde işçi olmanın zorlukları filmlere, öykülere bile konu oluyor. Senin iş yerinde sendikalı çalışmak istemendeki sebepler nelerdi Nimet?
Her sektörde olduğu gibi tekstil sektöründe de zorluklar vardır. Emekçi evine ekmek götürmenin telaşıyla bütün zorluklara göğüs gerecek kadar cesaretli ve yürekli ama bölüm şeflerinin, patronların egosu ve kibri, yaptıkları insan ayrımcılığı iş hayatını zorlaştırıyor. Mevzu sipariş yetiştirmek olunca biranda herkes patron, müdür, amir olabiliyorken konu maaş yada fazla mesai olunca her yer kapı duvar. Muhatap olacak kimse bulunmuyor. ‘’Ben yetkili değilim ilgilenmiyorum’’ deyip konuyu kapatmaya çalışırlar. Her zam ayında ‘’ülkede krizde var halinize şükredin’’ kelimesinden başka bir şey duymak mümkün değil… Yıllarca sendikasız çalıştık. Maaşımız dışında hiçbir söz hakkımız bile yoktu. Ustalar, patronlar toplanır herhangi bir konuda karar alır bizlerde bunu kabullenmek zorunda kalırdık. İtiraz etmeyi bırakın fikir söyleme hakkımız bile yoktu. Sendikalı olursak en azından bizi dinleyen, muhatap alan biri olacaktı karşımızda. Emeğimizin gücü görülebilecekti. Karşımdaki bana ‘’Nimet Hanım’’ diyecek, beni dinleyecekti.
Genellikle patronlar çalışanların sendikalı olduğunu öğrenince örgütlenme haklarına saygı duymak yerine yasadışı işlere başvuruyor. Sendikalı olduğunuz öğrenilince fabrikada neler yaşandı Kadriye?
Tabii patron duyar duymaz ustaları toplayıp toplantı yaptı ve bu zincirin halkalarını kırmak için hızlıca çalışmalar başladı. Bütün ustalar sendikaya üye olan işçileri bulmak için önce aramıza köstebek soktular. İsimler tespit edildi, listeler yapıldı. Bu listeye göre sorgu odası gibi odalara çekip sendikadan istifa etmemiz için konuşmalar yapıldı. Yetmedi daha fazla sendikalı tespiti için işçilerden zorla e-Devlet şifrelerini istediler. Vermediğin takdirde işten kovmakla tehdit ettiler. İşçi sendikalı ise tespit edilip kovuldu. e-Devlet şifrelerini vermeyen arkadaşlarımızı kovdular.
Nimet, 23 yıl çok uzun bir süre. Tam 23 yıldır bu şirkete kazandırıyorsun. Hasta olduğun zamanlarda bile tezgâh başındaydın. Siparişler yetişmedi mesailere kaldın. Yada kimi zaman izinsiz, tatilsiz çalıştın. Fakat sendika üyesi olduğun için, verdiğin emeklere bakılmaksızın işten atıldın. Bu nasıl bir duygu?
İçerde o kadar çok haksızlıkla karşılaştım ki yıllarca… Verdiğim emeğin karşılığı 23 sene sonra 2260 liraydı. Bugüne kadar alın terimin karşılığını vermiş olsalardı şuan dışarda olmazdım… Sendika üyesi olduğum için işime son verildi. Onlar karşılarında susup kabullenen insanları görmek isterler…. İnsanları yıllarca sömürdükleri için kimseye hakkını verme taraftarı olmazlardı. Emeğime yapılan haksızlığa üzüldüm ama yılmadım. Benim emek mücadelem hala devam ediyor.
Kadriye sendikalı olduğun için işten atılıp fabrika önünde direnişe başladın. Her sabah işin ve geleceğin için buradasın. Direnişin zorlukları neler?
Öncelikle kış ayında olduğumuz için yaşadığımız zorluk, polislerin yağmurdan korunmak için yasalara uygun olmasına rağmen korunak (Çadır) kurdurmaması.
Nimet, çetin bir kış ayı geçiriyoruz. Dışarısı soğuk, yağmurlu ve rüzgâr dinmiyor. Çadır kurmak, sendikalı olmak gibi yasal hakkınızken polisler çadır kurmanıza izin vermiyor. Şimdi sokakta yağmurun, karın altında şemsiye açarak ve bir sobanın etrafında yan yana durarak direniyor aynı zamanda hastalıklarla da mücadele ediyorsunuz. Bu zor koşullar altında seni direnişe bağlayan en büyük güç nedir?
Şundan emin olun ki içerde yaşadığım zorluklar ve haksızlıklarla karşılaştırdığım zaman dışarıda ki soğuk, yağmur hiç etkilemiyor bile… Ben dışarda yalnız değilim dışarıda bir sürü emekçi dostlarım var. Şu an dışarda, hakkımız olmasına rağmen çadıra izin vermeseler de baskılar kursalar da asla yıldıramazlar. 23 sene içerde olanlara katlandıysam gerekirse 23 senede dışarıda direnirim. Ben emekçiyim. Yılmam, yorulmam.
Kadriye, anayasal güvence altına alınmış olan sendikalaşma, başlangıcından itibaren onlarca hak ihlaliyle karşılaşmakta ve ne yazık ki büyük mücadelelerin sonunda elde edile bilinen bir kazanım olmakta. Sizin kazana bilmeniz için nelere ihtiyacınız var?
Bizim kazanabilmemiz için öncelikle içeride çalışan arkadaşlarımızın kesinlikle daha fazla inanması ve korkmadan içeride sendikalı sayısını arttırmaları lazım.
Nimet son olarak paylaşmak istediğin bir şey var mı?
Son olarak özellikle de emekçi kadınlar olmak üzere bütün emekçi dostları direnişimize, yardıma ve desteğe bekliyoruz. Çünkü biz birleşince çok güzeliz.
Kaynak: Telgrafhane