İzmir Kadın Platformu, Maraş merkezli depremler sonrası kadınların yaşadığı sorunlara işaret etmek için Konak İş Bankası önünde basın açıklaması düzenledi.
İZMİR
ERKAN SOYLU
Deprem bölgesindeki kadınların sağlık hakkı başta olmak üzere temel ihtiyaçlarının sağlanması gerektiğinin altını çizen İzmir Kadın Platformu, yıkımın tüm sorumlularından hesap sormak için dayanışma ve mücadeleyi büyüteceğini vurguladı.
İzmir Kadın Platformu, Maraş merkezli depremler sonrası kadınların yaşadığı sorunlara işaret etmek için Konak İş Bankası önünde basın açıklaması düzenledi. "Siz öldürürsünüz biz yaşatırız! Deprem bölgesindeki kadınlar yalnız değildir" pankartı açılan eyleme çok sayıda kadın katıldı.
Basın açıklamasını okuyan Didar Gül, 6 Şubat günü bir ömür boyu unutamayacakları bir felakete gözlerini açtıklarını söyledi. 10 şehirde 40 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiğini belirten Gül, "Binlerce insan adeta katledildi! İmar afları ile sermaye-devlet işbirliğinin binlerce insanın katili olduğu ağır bir tablo ile karşı karşıyayız" dedi.
Depremin yaralarının binlerce gönüllünün, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin, kadın örgütlerinin dayanışmasıyla sarılmaya çalışıldığını ifade eden Gül, depremin açlık sınırında yaşamaya mahkum edilen kadınların durumunu katmerlendirdiğini kaydetti. Depremin Türkiye ve Suriye'deki tüm kadınları etkilediğini vurgulayan Gül, halkların üzerine binen ekonomik yükün en çok kadınların omzuna bindiğini ifade etti.
Yüz binlerce insanın enkaz altında günler boyu bekleyerek "Devlet nerede" diye sorduğunu dile getiren Gül, şöyle devam etti: "Devlet yok muydu? Devlet vardı. Devlet, insanları ölüme terk eden pratiğiyle vardı. Devlet, deprem bölgesinde OHAL ilan ederek vardı. Devlet, halkı 'haysiyetsiz, namussuz, şerefsiz' küfürleriyle azarlayarak vardı. Devlet, nasıl uygulanacağı belli olmayan bir kararla üniversiteleri kapatıp öğrencileri yurtlardan kovarak vardı. Mültecilere yönelik 'yağmacı' yalanları ile hedef gösterirken, katlederken devlet yine oradaydı! Depremzedelere gelen yardımları dağıtan Pazarcık Hasankoca Cemevi'ne kayyum atarken, toplanan yardımlara el koyarken vardı devlet. Dayanışma ile götürmeye çalıştığımız yardım kamyonlarının, hatta yurtdışından gelen tırların yolunu gözlerken ve AFAD pankartı asarak el koyarken vardı devlet. Devlet kayyum, şiddet, küfür, işkence ile oradaydı ve orada olmaya devam ediyor!"
Devlet eliyle kentlerin nasıl sermayeye peşkeş çekildiğini çok acı bir tablo ile bir kere daha gördüklerini dile getiren Gül, yıllardır herkesten topladıkları deprem vergilerine ne olduğunu bir kere daha sorduklarının altını çizdi.
Eğitim hakkı gasp edilen gençler, yurtlarından bir gece vakti kovulan kadın öğrenciler için endişeli olduklarını ifade eden Gül, depremzedelerin yaşam koşullarından, depremzede insanların sağlığından, deprem bölgesinde gerekli hijyen koşulları sağlanmadığı için çıkabilecek hastalıklardan da endişeli olduklarını vurguladı.
"Sığınma evlerinde kalan yüzlerce beki binlerce kadının akıbetinden endişeliyiz! Kadınlara yönelik her türlü fiziksel ve cinsel saldırı riski olan afet bölgesindeki kadınların güvenliğinden endişeliyiz" diyen Gül, bunun yanı sıra o binaları yapanlara, o binaların yapılmasına izin verenlere, insanları ölüme terk eden devlete de öfkeli olduklarını kaydetti.
Alelacele enkaz kaldırma çalışmalarına başlanmasına tepki gösteren Gül, enkazdan hala sağ çıkarılan depremzedeler olduğuna dikkat çekti. Öte yandan erken enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle cenazelerin vücut bütünlüğünün bozulduğuna, ölümlerin kayıt altına alınamadığına işaret eden Gül, ölüye saygı hakkının ihlal edildiğini belirtti.
Enkazın altında kalan insanları göçmen ve yerli diye ayırmanın da suç olduğunu belirten Gül, "Depremde evini, yakınını kaybetmiş, yurtlarından bir gece vakti kovulmuş ve eğitim hakkı gasp edilmiş, enkaz başında yakınlarının kurtarılmasını beklerken ya da henüz daha yasını yaşarken patronlar tarafından işbaşı yapmaya çağrılmış kadınlara sesleniyoruz; Biz kadınlar buradayız! Ve bu enkazı dayanışmamız kaldıracak" dedi.
OHAL'in kaldırılması ve seferberlik ilanı, depremzedelere sağlık hakkı ve temel ihtiyaçların sağlanması, halk dayanışmasının engellenmemesi, deprem bölgesindeki kadınların güvenliğinin sağlanması, bu felaketten sorumlu olan tüm yetkililerden hesap sorulması için mücadele ve dayanışmayı büyüteceklerinin altını çizen Gül, şöyle devam etti: "İzmir Kadın Platformu olarak hem bölgedeki hem de bölgeden göç etmek zorunda bırakılan binlerce kadının ihtiyaçlarını karşılamak için bir dayanışma kampanyası başlattık. Bu kampanyayı büyütmek için tüm kadınlara sesleniyoruz; gelin kadın dayanışmamızın en güçlü örneklerden birini birlikte yaratalım! Bu enkazın altından dayanışma ile çıkma mücadelemizi birlikte büyütelim!"
Eylem sloganlarla son buldu.