Devrimci Gençlik Dernekleri tarafından çok yakında memleketin dört bir yanında Devrim Okulları çalışması başlatılıyor.
Devrimci Gençlik Dernekleri tarafından çok yakında memleketin dört bir yanında Devrim Okulları çalışması başlatılıyor. Derneğin eğitim çalışmaları kapsamında hazırlanan çalışma, devrim ve sosyalizm konularında temel sorulara cevap vermek için başlatılıyor.
Dünya nereye?
8 insanın servetinin 3,5 milyar insanın gelirine eşit olduğu bir akıldışılık çağında yaşıyoruz. Ekonomik kriz içinden çıkılmaz bir hal almış durumda. Emperyalist devletlerin yönettiği ve kimi zaman direkt içinde olduğu bir paylaşım savaşından geçiyoruz. Savaşlar, işgaller, müdahaleler vb. bütün kötülükler bu sürecin ürünü.
İşsizlik, tam zamanlı olmayan işler, güvencesizlik çalışma hayatının temel gerçekleri artık. Yarının ne getireceğini kimse bilmiyor, çaresizlik ve korku içinde saklandıkları yerde salgın hastalıkların geçmesini bekleyen ortaçağ insanlarının durumuna benziyor halimiz.
Dünyamızın bütün kaynakları ve zenginliği küçük bir azınlığın doymak bilmez kar ihtirasının pençesi altında talan ediliyor. Onların zenginliği bizlerin yoksulluğu, onların rahatlığı bizlerin rahatsızlığı, onların geleceği bizlerin felaketi demek.
Korku imparatorluğu Türkiye
Türkiye tam bir korku imparatorluğu gibi. Herkesin kaderi bir insanın iki dudağı arasında neredeyse. Kadınların kaç çocuk doğuracağına, ne düşüneceğimize, ne okuyacağımıza, ne seyredeğimize o karar verecek. Futbol stadlarının isminin ne olacağına bile karar veren bir dikta rejimi altında yaşıyoruz.
Devrimci, demokrat, yurtsever insanlar işlerinden atılıyor, hapishanelere tıkılıyor. En temel hak ve özgürlükler gaspedilmiş durumda. Hak arama yönlü çabalar hemen polis zoruyla karşılaşıyor. Adeta bir polis devletinde yaşıyoruz.
Öte yandan gericiliğin, faşist zihniyetin önü ardına kadar açılmış durumda. Eğitime hurafeler, bilimdışılık hakim. İtaat eden, robotlaştırılmış, bu düzene kul, köle ve koruyucu olacak teslim alınmış bir gençlik isteniyor. Bunun için bütün olanaklar seferber edilmiş durumda. Ensar gibi taciz ve tecavüzle anılan gerici kurumlara okullarda rahat çalışma imkanı veriliyor. Devletin ve belediyelerin olanakları onlara sunuluyor.
Sonuç olarak sömürünün, adaletsizliğin, zulmün, zorbalığın, gericiliğin dört bir yanımızı kuşatmaya çalıştığı bir dönemin içinden geçiyoruz.
Ama yağma yok. Bu düzen değişecek. Değişmeli. Bize hayat, bize rahat, bize huzur yok bu düzende. Ya insan gibi yaşayacağız ya da korku ve kaygı içinde bize sunulan kırıntılarla yetineceğiz.
Korku, kaygı değil cüret, cesaret
İnsana hele genç insana yakışan eşitlik, özgürlük, kardeşlik için mücadele etmektir. Dürüstlük, doğruluk, cesaret insanım diyebilmenin en ayırdedici özelliğidir. Korku insani bir duygudur. Ancak korkunun esiri olmak değil. İnsanlık korkularının kaygılarının esiri olmadığı için gelişti. Mağaralarda, ağaçlarda yaşayan atalarımız vahşi hayvanlardan korktukları için hayatlarını oralarda sürdürmeye devam etseydi uygarlık olmazdı. İnsanlık tarihi korkuya, kaygıya teslim olmamış tersine onun üzerine cesaretle yürümüş cesur yüreklerin öncülük ettiği mücadelelerin tarihidir de. Spartaküslerin, Thomas Münzer’lerin, Pir Sultanların, Che Guaveraların, Denizlerin, İbrahimlerin, Mahirlerin ve daha nicesinin.
“Dünya’nın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu bir devrimcinin en güzel niteliğidir.” Çağımızın modern Spartaküs’ü Che Guevera çocuklarına bıraktığı mektupta böyle yazıyordu.
Evet, ya bir devrimci olmanın sağladığı bütün güzelliklere sahip olarak onurlu, başı dik yaşayacağız ya da anılmaya bile değmeyecek kişiliksiz bir hayat süreceğiz. Kişiliksiz ve suçlu bir hayat. Bu düzenle barışık yaşamak bütün bu suçlara bir şekilde ortak olmak demektir çünkü.
Yaram olmasın, başım derde girmesin yeter, gerisi umurumda değil diyerek yaşayanların payına boşuna harcanmış bir hayat ve koskaca bir utanç düşecek sonunda. Ölmeden önce hayatları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğinde nasıl yazık ettiklerini anlayacaklar belki. İş işten geçtikten sonra yani. “Ah ne yazık ne yazık ki onlara” diyecek tarih.
Neden Devrim Okulları?
Dünyayı değiştirmek istiyorsak onu anlamak zorundayız. Ne oluyor, niye oluyor, kim ne istiyor sorularına doğru cevaplar verebilmek teorik bir kavrayışı gerektiriyor. Devrimci teori bize bu dünyayı değiştirmek için ihtiyaç duyduğumuz rehberliği sağlayacak. Birlikte okuyacak, tartışacak ve anlayacağız. Ki değiştirelim.
Devrim okullarına katıl, kuşatmayı yaralım birlikte. Genç insana yakışan bilgiyle yoğrulmuş, güzelliklere dolu onurlu bir hayata adım at.